Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Bilişim ve Teknoloji
  4. »
  5. Dijital Dinin Yeni Görünümleri

Dijital Dinin Yeni Görünümleri

Kullanıcılar dinî bilgiyi yaymak, sevap kazanmak, ibadete motive etmek, internet ortamında dinî gruplar oluşturmak ve geleneksel dinî yaşamı dijital kültüre adapte etmek gibi amaçlarla YouTube ve Facebook’u kullanıyorlardı. Sanal gerçeklikte buluşan ve sanal evrene yerleşen topluluklar, dijital gelecekte din ve dindarlar açısından önemli bir rol oynayacaklar. Fakat dijitalleşme-din ilişkisinin, dinî topluluklar ve dinin kendisi için iyi bir karşılaşma olup olmayacağı konusunda bazı çekinceler var.

Dinî gruplar önce internet sitelerinde ve YouTube’da buluştular. Etkileşimli internetle birlikte sosyal medya platformlarda, daha çok da Facebook’ta bir araya geldiler. Şimdi de Metaverse’te buluşmanın yollarını arıyorlar. Facebook’un adının Meta olarak değiştirilmesi ve Metaverse Projesi’nin kullanıcılarla paylaşılmasının ardından dinî topluluklar, çeşitli motivasyonlarla metaverse yapılar inşa etmeye başladılar.

Manevi motivasyonu yüksek kullanıcıların internet, sosyal medya ve Metaverse’ü nasıl kullandıkları, internet tabanlı teknolojilerin dinî pratikler için başka hangi biçimlerde kullanılabileceği de araştırılmaya devam ediliyor. Birçok uzman, dijital din başlığı altında, bir yandan teknolojikleşme, dijitalleşme, sanallaşma gibi gelişmelerin dini nasıl etkilediğini araştırırken diğer yandan iman, inanç, ibadet, maneviyat gibi dinî olgular için dijital potansiyelin nasıl kullanılabileceğini araştırıyor.

Meta yetkilileri, 2021 yılında, dinî topluluklarla yürüttükleri çalışmalar hakkında bir rapor yayımladılar. Rapor; inanç topluluklarının müntesip toplamak, irşat ve tebliğ yapmak, yardımlaşmak ve dayanışmak için Facebook potansiyelinden nasıl yararlandığını anlamamıza katkı sunuyor. Metaverse ve sosyal platofmların dinî içerikler ve dindar kullanıcılarla karşılaşması elbette sürpriz değil. Rapora göre Meta’nın “dinî cemaatler için sanal bir ev olmayı” ve “camilerin, kiliselerin, sinagogların ve diğer dinî yaşam biçimlerinin Metaverse’e yerleşmelerini” memnuniyetle karşıladığı anlaşılıyor.

Metaverse’te bir cami inşa etmeden, namaz kılmadan hatta hac yapmadan önce bireysel kullanıcılar, dinî gruplar ve cemaatler, online Kur’an okuma, online tefsir dersleri, online dua halkası, online hutbe ve canlı vaaz gibi etkinlikeri internet üzerinden yapmaya başlamışlardı zaten. Dinî içerikli paylaşımlarda bulunan sosyal medya platformlarının takipçileri, dinî sitelerin ziyaretçi sayıları, her geçen gün zaten artıyordu. Metaverse mabetler, bu ilgiyi arttırdı.

Metaverse’teki dinî topluluklar

Metaverse’teki sanal dinî topluluklar, minimalist inanç beyanlarına sahipler. Müslümanlık, Hristiyanlık, Yahudilik ya da Budizm gibi sayfalar dolusu yazılı ya da yazısız amentüleri yok. İnançları, rehberlik ilkeleri sayıca çok az, birkaç tane. Az sayıdaki amentü, kullanıcıları daha az sınırlıyor, mezheplerin özel yorumlara dayanan akidelerinin aksine, girişi kolaylaştırıyor.

Dinî çoğulculuk, hiçbir zaman gerçek anlamıyla toplumlara egemen olmadı ancak sanal dünyanın genel karakteri, tüm inançların aynı ekranın arkasındaki sanal dünyada bir arada, hepsi de kullanıcıya eşit mesafede, tam olarak bir tık uzakta, bir Metaverse Evreni’nde konumlandırmayı mümkün kılmış durumda. Sanal dinî topluluklara giriş; gerçek dinî gruplara gizli, uzun süreli ve bazı durumlarda deneme-test aşaması ve bir çeşit ritüel içeren girişlerinden farklı. Aslında sanal cemaate giriş, hiçbir yasal veya etik yükümlülük getirmeyen kısa bir metni onaylamakla, çoğu zaman da sadece takip et veya katıl butonunu tıklayarak ve herhangi bir kimlik belgesi beyan etmeksizin gerçekleşiyor.

Tarikat ve cemaatlerdeki gizli ritüeller ve hiyerarşik örgütlenme, aday müntesiplerde veya cemaat dışı toplumda merak, şüphe, endişe, bilinmezlik, gizem, korku veya belirsizlik duygusunu tetikleyebiliyor. Sanal dinî topluluklarda ise verileştirme, dijital gözetim, büyük veri çalışmaları gibi bir dizi dijital ekosistem özelliği yüzünden her şey açık seçik, göz önünde, aleni, şeffaf, bir tür dijital dürütslük, dijital açıklık içinde gerçekleşiyor.

Sanal ve gelenseksel dinî gruplara giriş

Metaverse, sanal dünya ile fiziksel dünyayı etkileşime sokan bir gelecek teknolojisi. Bunu, sanal uzayda, gerçek dünyadaki deneyimleri aynı biçimde deneyimleme vadinde görüyoruz. Mini örnekleri yapıldı, bunun mümkün olduğu gösterildi. Fiziksel dünyada, kullanıcının bedeni üzerinde yerleştirdiği, duyu organlarını harekete geçiren giyilebilir teknolojiler üreterek, sanal dünyada ise kullanıcının bir arayüzle giriş yaptığı sanal mekân tasarımlarıyla yapıyor. Sanal gerçeklik gözlükleri, artırılmış ses kulaklıkları, kasklar, bedene ve başa yerleştirilen uyarıcı veya algılayıcı elektrotların hepsi birer giyilebilir teknoloji. Kullanıcılar, bu giyilebilir teknolojilere, sanal evrende tasarlanmış mekâna bir avatarla girdiğinde yaptığı sanal hareketleri gerçekmiş gibi hissedebilmek için ihtiyaç duyuyorlar. Avatar, elini suya soktuğunda eldeki teknolojik eldiven, eldeki sinirlere ıslaklık duyumu oluşturmak için elektriksel uyarıcılar gönderir. İnsan fiziki evrene, beş duyu organıyla ve doğarken girer ve tüm yaşamı boyunca burada kalır, istese de çıkamaz. Bu fiziki evrenin içinde, bir bilgisayar ekranının ardındaki çipte inşa edilen ve saklanan fiziki evrenin dijital kopyası olan Metaverse’e ise biyolojik bedenin üzerine giydiği VR teknolojileriyle girer, istediği zaman elbiselerini çıkarıp bu sanal evrenden çıkabilir. Sanal evren; metafizik, mistik veya manevi teknikler kullanarak girilen bir yer değildir. Fiziki evrenin sanal ikizidir. Sanal gerçeklik teknolojileri giyilerek girilebilen bir evren.

Metaverse, kurumsal dinler için bir avantaj mı?

Meta gibi şirketler, çeşitli nedenlerle, öncelikle de para kazanma amacıyla dinî topluluklarla ilgileniyorlar. VR Church’ün papazı Soto’ya göre Meta, VR kiliseleri, gerçek fiziksel kilise topluluklarından daha fazla destekliyor. Öte yandan bazılarına göre Metaverse’ün özgün, tekil ve yenilikçi dinî oluşumlar için mümbit bir alan olacağına dair öngörüler gerçekçi bulunmayabilir. Şöyle ki gerçek dünyadaki güç ve iktidarın, sanal evrene yayılımın yol açtığı tekelleşme yüzünden, büyük teknoloji şirketleri muhtemelen küçük ve özgün dinî topluluklardan ziyade daha büyük kâr elde edebilmek için “ana akım dinî topluluklara” odaklanabilir. Bu tekelleşme, kurumsallaşmış dinler için kendilerini yeniden üretecekleri bir üçüncü dünya anlamına gelir. Bireysel kullanıcılar için dijitalleşmenin efsunlu ümidi, maneviyat ve ruhun gelişimi için denetimsiz, özgür, özgün ve benzersiz bir imkâna kavuşmaktır. Kurumsal dinler, geleneksel yapılarının ve işlevlerinin bir kısmını gerçek dünyada bırakarak yüklerinden soyunarak dönüştükleri dijital din olarak Metaverse’te de egemen olacaklarsa bu ümit oldukça zayıf kalacaktır.

Terim içi çelişki ama gerçek: Maneviyat teknolojileri

Metaverse evreni genişleyip çeşitlendikçe birçok manevi ve dinî topluluk da orada gezinmeye başlayacaktır. Din ve maneviyat talep eden bu kullanıcılar, teknoloji şirketlerinden sürükleyici ve kuşatıcı teknolojiler geliştirmelerini bekleyeceklerdir. Küresel dijital teknoloji şirketleri; katılım, abonelik ve reklamlar yoluyla kârları ve canlılığı ön planda tutarlar. Kâr amacı gütmeden bu tür teknolojilerin geliştirilmesi için dinî toplulukların, cemaatlerin veya diğer yatırımcıların harekete geçmeleri gerekecektir. İkisini bir arada kullanmak, mevcut müktesebat göz önüne alındığında zor olsa da geliştirilecek maneviyat teknolojileri, kullanıcıların ruhsal gelişimlerini sürdürebilecekleri birer teknolojik sığınak anlamına gelebilir. Dindar kullanıcıların internet tinselliğine duydukları acil ihtiyaç ve sanallığın emperyal yayılımı, güçlü dinî kurumları ve aktörleri, teknoloji-din işbirliğine zorlamaktadır. Bir dinin veya inancın müntesiplerinin sanal evrende buluşması ve sanal evrende kendini yeniden üreterek geliştirmesi için teknolojik alt yapıya ve vizyona sahip olmaları gerekir.

İlk sanal mabetler

Metaverse’teki sanal dinî topluluklar, kısa zaman önce kuruldular ve Covid-19 pandemisi boyunca istikrarlı biçimde büyüdüler, popülariteleri hızla arttı. Meta’nın Metaverse’ü duyurmasının ardından teknoloji siteleri, televizyonlar ve diğer medya organları, özellikle ticaret, iletişim, yaşam tarzı ve dinî pratikler açısından konuyu aşırı ilgiyle gündeme taşıdılar, gündemde tuttular. İlk Metaverse uygulamalarını hızla haberleştirdiler, tartıştılar.

Metaverse’te inşa edilen ilk kiliselerle ilgili bilgiler çok hızlı yayıldı. Örneğin sanal kilise VR Church, haftalık 200 dijital müntesibin katıldığı haftalık toplantılara ev sahipliği yapıyor, evlerinden çıkamayan Hristiyan aileler için vaftiz etme ve günah çıkarma ritüellerini gerçekleştiriyor. VR Church; engellilik, yaşlılık veya kronik hastalıklar nedeniyle kiliseye gidemeyen insanların evine dört başı mamur bir sanal kilise getirmeyi, dinî duygular ve din hizmeti sunma olarak kabul ediyor. Burada kilise sanal fakat avatarlarıyla kiliseye giren, dua eden Hristiyan kullanıcılar gerçektir. Kilise sanal fakat avatarıyla veya kendi seçtiği bir karakterle kilisede dua yapan, ayin yöneten, günah çıkaran, vaftiz eden papaz gerçektir. Bu gerçeklik, ekranın ardında olsa da bir gölgenin üzerinde gerçek bir fiziksel nesnenin bulunma zorunluluğu kadar ikna edicidir.

Metaverse’teki VR mabetler, Hristiyanlık veya Müslümanlıkla sınırlı değildir; diğer din ve inançlardan kullanıcılar da kendi mabetlerini inşa etmeye başladılar. Meta’nın geçen yıl yayınladığı rapora göre, Metaverse’ün sanal evreninde kurulan ve kendisini “kullanıcılara sosyal meditasyon sunan manevi bir topluluk” olarak tanıtan EvolVR’ın etkinliklerine çok kısa bir süre içinde 42 bin kullanıcı katıldı. Chicago’daki Am Shalom Sinagogu, müntesiplerine VR kulaklıkları hediye etmeye, Metaverse’te arazi satın almak ve sanal bir sinagog inşa etmek için 10 bin dolarlık kripto para satın almaya karar verdi. Meta ayrıca yakın zamanda ramazan ayında Müslüman içerik oluşturucularla ortaklık kurdu ve onlara ramazan ayı boyunca gündelik yaşamlarını, ibadet ve ritüellerini kaydedebilecekleri Ray-Ban Stories akıllı gözlükler verdi. Görüntüler, siyahi Müslüman deneyimi hakkında sürükleyici bir belgesel oluşturmak için kullanıldı.

Metaverse mabetler için olası riskler nelerdir?

Gerçek cemaat ve dinî kurumların, Metaverse’e daha yüklü yatırımlar yaparak sanal dinî özgürlüğü manipüle etmeleri, zaman içinde sanal kurumsallaşma ile ana ilginin ibadet ve hizmetlerden para kazanma amacına doğru evrilmeleri, kişisel din ve kişisel maneviyat için sanal evreni bir fırsat olarak görenler için bir risktir.

Sanal topluluklar, resmî denetimin dışında kalırlar. Fiziki topraklar üzerinde kurulan devletler, online toplulukların etkinliklerini denetlemekte zorlanıyorlar hatta şimdilik bu konuda tümüyle yeteneksizler. Çünkü sanal oluşumları, Metaverse’ün küresel ülkesindeki devlet dışı örgütlemelerdir.

Sanal dinî topluluklar, hiçbir yere hesap verme sorumluluğu taşımazlar, geleneksel mezhepleri tanımak zorunda hissetmezler, mezhepten bağımsız inanç grupları gibi görünürler. Özellikle resmî dinî kurumlar, gerçek bir cemaat veya takikattan ziyade, kolektif olarak faaliyet gösteren kayıtdışı internet örgütlenmeleri gibi görmek gerekir. Sanal dinî toplulukların liderinin gerçek kişiler hatta yetişkin kişiler olması gerekmez. Ekran arayüzünün arkasında gerçekten kimlerin olduğunu bilmeye gerek de duyulmaz. Bu, gerçeklikle bağını korumak isteyen kullanıcılar için şüpheli bir durum yaratır.

Metaverse’ün din politikası belirleyici olabilir

Metaverse yatırımcılarının Metaverse’teki dinî ve maneviyatçı topluluklarda kaçınılmaz bir artış gördükleri açıktır. Örneğin EvolVR’ın kurucusu Nickel’a göre sorun, sanal mabetlerin albenisinde değil, Metaverse altyapısına sahip şirketler tarafından bu topluluklara nasıl davranılacağıdır. Metaverse’ün bu konuda bir seçeneği yok. İnsanlar dinî ve maneviyatçı topluluklar inşa etmeye devam ediyorlar. Göreceğimiz şey Metaverse’ün dinle barışan bir tutum mu yoksa dinî toplulukların varlığını ve gelişmesini zorlaştıran bir tutum mu sergileyeceğidir.

Sonuç olarak şu söylenmelidir: Dijitalleşme ve Metaverse, dinin genel görünümünü değiştirmektedir. Bu değişime karşı direnç, kurumsal dinlerden, cemaatlerden, gruplardan ve Meta’nın kendisinden gelecektir.

 

Doç. Dr. Şevki IŞIKLI

Kaynak

Bu yazı, “Diyanet Dergisi | Kasım 2022 I 38-41″den alınmıştır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir