Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Bilişim ve Teknoloji
  4. »
  5. Duygusal Robotlar Artık Ütopik Değil

Duygusal Robotlar Artık Ütopik Değil

Bir araba size yağın düşük olduğunu veya motorun aşırı ısındığını söylediğinde bu doğrudan kendini koruma davranışıdır. Bu insan beyninin çalışma şekline benzer ancak insanların çoğu beyinlerinin ve bedenlerinin temelde makineler olduğu fikrinden hoşlanmazlar.

İnsanlar ve diğer canlılar mutluluk, üzüntü, korku, öfke gibi duygulara sahiptir. Peki, robotların bu tür duyguları var mıdır veya duygusal robot teori gelecekte mümkün olabilecek midir? Robotlar gittikçe daha akıllı hale gelen varlıklar ve insanlarla etkileşimlerinde büyük bir yol kat ettiler. Ancak bir robotu duygusal hale getirmek için neler gerekir ve bu kapasiteye sahip olmalarını hiç ister miyiz?

2015 yapımı Ex Machina filminde bilgisayar programcısı Caleb Smith, yapay zekalı bir robot olan Ava’ya romantik bir şekilde ilgi duyar. Caleb, Ava’nın da ona benzer şekilde ilgi duyduğuna inanır ve birlikte tutulduğu tesisten kaçmayı planlarlar. Caleb’in Ava’yı sadece son derece zeki değil, aynı zamanda dünyayla duygusal bir ilişki içinde olabileceğini düşündüğü açıktır. Ancak bir robot, gerçekten sevebilir veya hoşlanabilir mi? Bir robot, insana özgü bir durum olarak düşündüğümüz duyguları deneyimleyebilir mi? (Smith and Farina, 2018).

Gerçek şu ki robotlar gibi herhangi özerk bir makinanın duygu gibi bir şey yaşaması gerektiğini düşünmek çılgıncadır. Öte yandan, robotlar özerk eylemlere daha yetenekli hale geldikçe etik davranmalarını sağlamak daha fazla önem arz eder. Örneğin karayollarındaki ve savaş alanlarındaki robotların tıpkı iyi insanların yaptığı gibi, insanların çıkarları doğrultusunda ve ahlaki kaygıyla hareket etmesini isteriz. Bunun yanında etik davranmak, sadece hesaplama değil, ilgi ve empati gibi duygusal süreçleri de hesaba katmak demektir. Beynimizin duygusal yapısı, bize diğer insanları önemseme ve empatik davranma yeteneği sağlar. Dolayısıyla robotlar tıpkı insanlar gibi etik davranacaklarsa duygulara da ihtiyaçları olacaktır.

Robotları duygusal hale getirmenin fizibilitesini tahmin etmek insanları duygusal kılan şeyin ne olduğunu anlamaya bağlıdır. Genel olarak kabul edilen üç duygu teorisi vardır: i) Bilişsel değerlendirme, ii) fizyolojik algı ve iii) sosyal öğrenme.

i) Bilişsel değerlendirme teorisi, duyguların mevcut durumun bir kişinin hedefleriyle ilgili yargıları olduğunu ileri sürmektedir. Örneğin, biri size 1 milyon dolar verirse muhtemelen mutlu olacaksınız çünkü para hayatta kalma, eğlenme ve ailenize bakma hedeflerinizi gerçekleştirmenize yardımcı olabilir. Robotlar zaten en azından bir değerlendirme sürümü yapabilirler, örneğin sürücüsüz bir araba mevcut konumundan olması gereken yere en iyi yolu hesapladığında bu teori işlevseldir. Duygular sadece bilişsel değerlendirmelerden meydana gelseydi robot duyguları köşe başında bizi bekliyor olurdu.

ii) Duyguların fizyolojik algı teorisinde ise robotlar asla insan duygularına sahip olmayacaktır çünkü asla insan bedenine sahip olmayacaklardır. Fizyolojik girdileri simüle etmek mümkün olabilir ancak insanların tüm organlarından aldığı sinyallerin karmaşıklığı bunu mümkün kılmaz.

iii) Yaygın duygu teorisi, dil ve diğer kültürel kurumlara bağlı sosyal yapılardır. Örneğin elinize 1 milyon dolar geçtiğinde, tepkiniz büyük ölçüde konuştuğunuz dile ve faaliyette bulunduğunuz kültürün beklentilerine göre olacaktır. Eğer robotlar dilde iyiye ulaşırlar ve diğer robotlar ve insanlarla karmaşık ilişkiler kurarlarsa kültürden etkilenen duyguları olabilir (Thagard, 2017).

Bu üç duygu teorisi birbiriyle çelişmekten ziyade birbirini tamamlayıcıdır. Milyonlarca nöron uygulayarak beyni taklit eden bilgisayar çipleri olan nöromorfik çipler üzerinde çalışan bu beyin mekanizmalarından bazılarına sahip robotlar zaten üretilmektedir. Belki de robotlar, hepsi anlamsal işaretçilerle birbirine bağlanmış hedefler, kaba fizyolojik yaklaşımlar ve dilsel/kültürel karmaşıklık ile ilgili değerlendirmelerden oluşan bir kombinasyon yoluyla insan duygularına biraz yaklaşabilirler (Thagard, 2017). Diğer bir deyişle insanlar gibi duygusal olmak için robotların bedenlere, değer biçimlerine ve kültüre ihtiyaçları olduğu söylenebilir.

Diğer yandan robot duyguları konusunu Damasio ve Man şöyle açıklar:

“Belirli koşullar altında, homeostaza benzeyen bir süreci uygulayabilen makineler, aynı zamanda, canlı organizmalardaki duygulara benzer şekilde, davranışları değerlendirmek için bir motivasyon kaynağı ve yeni bir araç da edinebilirler. Nihayetinde, duygu eşdeğerlerinin rehberliğinde kararlar veren ve davranışları kontrol eden makineler üretmeyi hedefliyoruz.”

Kendi “sağlık” duygusuna sahip bir robot yeni bir şey değildir. Bir araba size yağın düşük olduğunu veya motorun aşırı ısındığını söylediğinde bu doğrudan kendini koruma davranışıdır. Bu insan beyninin çalışma şekline benzer ancak insanların çoğu beyinlerinin ve bedenlerinin temelde makineler olduğu fikrinden hoşlanmazlar (Delbert, 2019).

Diğer yandan soft robotik gibi alanlarda yapılan iyileştirmeler göz önüne alındığında, daha bilinçli ve duygulara sahip bir robot fikri hiç de hayali olmayabilir: Eğer bir yapay zeka, dokunma ve basınç gibi girdileri kullanabilirse tehlike ve riski de belirleyebilir (Nield, 2019). Örneğin donanma gemilerindeki yangınlarla savaşmak için tasarlanmış insansı bir robot olan Octavia (Resim 1) etkileyici bir dizi yüz ifadesine sahiptir. Kapatıldığında insan boyutunda bir oyuncak bebeğe benzeyen Octavia’nın burun ucu pürüzsüzdür ve beyaz bir yüzü vardır.

 

Resim 1: Octavia, yüz ifadeleri sergileyebilir, ancak insanların robotlarına duygusal olarak bağlı hissetmeleri için yüz ifadelerinin gerekli olmadığı ortaya çıkan bir durumdur.

Tabi ki Octavia’nın yüz ifadeleri yelpazesi onun en etkileyici özelliği değildir. Şaşırtıcı olan şey, duygusal etkisinin insanlarla etkileşimlerine doğru bir yanıt olmasıdır. Örneğin takım arkadaşlarından birini tanıdığında memnun görünmektedir. Bir takım arkadaşı ona beklemediği bir emir verdiğinde şaşırmış görünebilir. Birisi anlamadığı bir şey söylerse şaşkın bir ifade sergileyebilir. Akıllı Sistemler Bölümüne liderlik eden Gregory Trafton’a göre,

“Duygular bilişi ve biliş de duyguları etkiliyor” (Hall, 2017).

Octavia, beklentilerinden farklı bir komut verildiğinde, emri veren ekip arkadaşının ne düşünebileceğini ve o kişinin bu beklenmedik hedefin neden geçerli olduğunu düşündüğünü tespit etmek için simülasyonlar yapmaktadır.

Bu alandaki yeni gelişmelerden bir başkası olarak bilim insanları, robotların fiziksel teması hissetmesini ve bunlara tepki vermesini sağlayan yapay bir cilt geliştirdiler. Bu, robotların insanlarla giderek daha yakın temasa girdiklerinde ihtiyaç duyulacak bir beceri olarak görülmektedir. Araştırmacılar ilk önce sentetik cilt denilen bu dokuyu geliştirmekle işe başladılar.

İnsan bedeninde olup biteni kaydeden ve beyne sinyal gönderen yaklaşık 5 milyon “cilt reseptörü” vardır. Ancak beyin her birinden aynı anda bilgi sindirememektedir. Bunun yerine, sinir sistemi yeni algılara öncelik vermektedir. Bunu robotlara uyarlayan ekip üyeleri, insan boyutundaki bir otonom robotu (H-1 olarak bilinir: Resim 2) omuzdan ayağa, sıcaklık, ivme, yakınlık ve basıncı algılayabilen 13.000’den fazla sensörle kaplamışlardır (Lewis and Marc, 2019). Bu, sistemin verilerle aşırı yüklü olmadığı ve bu şekilde tıpkı insan sinir sistemi gibi hareket ettiği anlamına gelmektedir.

Resim 2: Bu yapay cilt, robotların insanlar gibi hissetmesini sağlayabilir.

Resim 2’de görüldüğü gibi hem yumuşak bir dokunuşu hem de sert bir yumruğu algılayabilen yumuşak, yapay bir cilde yerleştirilmiş sensörler bu robota bağlanmıştır. Bu yapay “ağrı sinir sistemi”, sonuçta acı çekebilecek bir makine için küçük bir adım olabilir. Böyle bir duygu, bir robotun bir insan arkadaşının acılarıyla “empati kurmasını” mümkün kılabilir. Dokunma hissi olan bir robot, bir gün hem kendi fiziksel acısını hem de insan arkadaşlarının acısına empati duyarak var olan acıyı “hissedebilir”. Bu tür dokunaklı robotlar hala çok uzak görünebilir, ancak robotik dokunma algılamasındaki ilerlemeler bu olasılığı gerçeğe yaklaştırıyor.

Başka bir çalışmada da Japonya’daki Osaka Üniversitesi’nde bir mühendis olan Asada ve meslektaşları, bir dizi dokunuşu güvenilir bir şekilde alan dokunmatik sensörler tasarlamıştır. Huzursuz bir şekilde gerçekçi görünen bir çocuğun kafası olan Affetto adlı bir robot sisteminde, bu dokunma ve ağrı sinyalleri duygusal yüz ifadelerine dönüştürülebilir (Resim 3).

Resim 3: Affetto. Araştırmacılar, onun yüzünde 116 farklı yüz noktası belirlediler ve farklı ifadeler oluşturmak için gerekli mekanizmaları analiz ettiler.

Sert bir metal yüzeyin aksine dokunmaya duyarlı, yumuşak bir malzemeden yapılı yapay cilt,  makine ve dünya arasında daha zengin ve çok yönlü etkileşimlere izin verebilir. Ancak Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde sinirbilimci olan Antonio Damasio, acı veren bir güce öngörülebilir bir şekilde tepki veren bir robot ile içsel bir hissi tahmin edebilen bir robot arasında önemli bir ayrım olduğunu belirtmektedir. Ona göre eğer robotlar ağrı gibi zihinsel bir duruma benzer bir şey deneyimlemek için programlandılarsa yapay bir his duygusu ortaya çıkabilecektir (Sanders, 2020).

Aynı zamanda Japonya Robotik Topluluğu’nun başkanı olan baş araştırmacı Profesör Minoru Asada şöyle söylüyor:

“Japonya’da tüm cansız nesnelerin bir ruhu olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden metal bir robot bu açıdan insandan farklı değildir; insanlar ve nesneler arasında çok az sınır var. Genel olarak robotların daha hassas ve etkileyici bir vücuda sahip olduklarında insanlarla sosyal bağlarda daha etkili olacağına inanıyorum. Bu yüzden etkileyici android kafası ve hassas dokunsal sensörler geliştirmeye çalışıyorum. Tabii ki bir gün insanlar insanlardan ayırt edilmesi zor robotlar yaratacağız.”

Sonuç olarak robotlar duygularımızı algılayacak ve uygun şekilde tepki verecek kadar akıllı hale geldikçe, kendi duyguları gibi bir şeye de sahip olabilirler.  Ama endişelenmeyin bu onları sizden daha çok insan gibi yapmaya yetmeyecektir.

Yazan: Duygu Aydemir

 

KAYNAKÇA

Delbert, C. (2019). Robots Need to Know They Can Die at Any Minute, Just Like the Rest of Us. Retrieved from https://www.popularmechanics.com/technology/robots/a29831507/robots-mortality/

Hall, L. (2017). https://www.technologyreview.com/2017/10/24/148259/how-we-feel-about-robots-that-feel/

Lewis, N. and Marc, J. (2019). The artificial skin that allows robots to feel. Retrieved from: https://edition.cnn.com/2019/11/28/business/robot-artificial-skin-scn/index.html

Nield, D. (2019). Fun New Paper Says We Should Make Machines Freak Out About Their Own Mortality. Retrieved from: https://www.sciencealert.com/giving-ai-a-sense-of-peril-will-make-it-better-at-problem-solving-say-researchers

Sanders, L. (2020). Linking sense of touch to facial movement inches robots toward ‘feeling’ pain. Retrieved from : https://www.sciencenews.org/article/robots-feel-pain-artificial-intelligence

Smith, J. and Farina, L. (2018). A Puzzle About Emotional Robots. Retrieved from: https://iai.tv/articles/a-puzzle-about-emotional-robots-auid-1157

Thagard, P. (2017). Will Robots Ever Have Emotions?. Retrieved from: https://www.psychologytoday.com/us/blog/hot-thought/201712/will-robots-ever-have-emotions

https://www.designboom.com/technology/japanese-scientists-develop-hyper-realistic-robot-that-can-feel-pain-02-24-2020/

 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir