Kurtlar hem ülkemizde hem de dünyada yaşayan, birçok efsaneye ve mitolojiye konu olmuş muhteşem canlılar. Onların en çok ulumalarını ve sürü halinde avlanmaları gibi özelliklerini biliyoruz. Canavar olarak da bilinen kurtlar göründüğünün aksine oyuncu, sosyal hayvanlardır. Kurtlar bekçi olarak kullanılmaz. Çünkü kurtlar doğası gereği yabancı bir varlığa havlamaktan, saldırmaktan çok ondan kaçıp saklanmayı tercih ederler. Kurtlar yaklaşık olarak 200 milyon koku alma hücresine sahiptir. İnsanlar ise 5 milyon. Yani bir kurt başka bir hayvanın kokusunu 1.5 kilometreden fazla bir mesafeden alabilir. Normal şartlar altında kurtlar bir sesi ormanda 9.5 kilometre, açık alanda ise 16 kilometre mesafeden duyabilir.
Kurtlar dünyada en yaygın olan kara yırtıcılarıdır. Dünyada yaşamadıkları tek yer çöller ve yağmur ormanlarıdır. Köpekler ve kurtlar arasındaki fiziksel ve genetik benzerliklere rağmen, iki türün de kişilikleri ve davranışları çok farklıdır. Son 10,000 yıldır insanlar ve köpekler birlikte yaşamakta. Köpekler tarih boyunca insanoğlunun en sadık arkadaşlarıdır. Gerekirse tehlike anında sahibinin hayatını kurtarmak için hiç tereddüt etmeden kendi hayatlarını tehlikeye atarlar. Ancak söz sırası kurtlara gelince onlar, son 10.000 yılda kendi başlarına yaşayan ve kendileri için savaşan vahşi hayvanlar olarak karşımıza çıkmaktalar. Köpeklerle, kurtların yazılımları yani genetik özellikleri birbirlerinden çok farklıdır. Köpeklerin, kurtlar gibi gece bile çok iyi görebilen çok keskin bir görme yetenekleri yok. Köpeklerin dişleri de kurtlar kadar keskin değil bunun aksine kurtlarında köpekler kadar hassas koku alma özellikleri yok.
İşte tüm bu bilgilerin ışığında Avusturya ve Rusya’da bilim insanları kurtları ve tilkileri evcilleştirebilmek için bazı bilimsel deneylere başladı. Doğa’dan çeşitli yöntemlerle yakaladıkları kurtları ve tilkileri yine doğada kurdukları çiftliklerdeki farklı kafeslere kapattılar. Kontrol grubundaki kafeslerdeki kurtlar ve tilkilerle hiç ilgilenmediler. Bu sebepten bu kafeslerdeki tilkiler ve kurtlar hep vahşi yapılarını korudular. Bilim insanları deney grubu kafeslerindeki kurtlarla her gün iletişime geçtiler. Karşılıklı iletişim sonucunda bu kurtlar kendileri ile iletişim kuran görevlilerle güçlü duygusal bağlar kurdu ve vahşi duygularını frenlemeyi öğrendi. Kurtlar insanlara duygusal olarak yaklaştıkça bilim insanları da onlar için bazı etkinlikler düzenledi. Elleriyle bu kurtları besleyip onlarla oyunlar oynadılar. Ara bul çalışmaları, yiyecek bulma aktiviteleri vb. etkinliklerde, başlangıçta görevlilerin talimatlarını ve yönlendirmelerini dikkate almayan kurtların daha sonra görevlilerin talimatlarını dikkate alarak, ilgili aktivitelerdeki başarı puanlarını artırdıkları gözlemlendi.
Uzun yıllar süren araştırmalar ve eğitimler sonucunda ise birbirleri ile eşleştirilen kurtların 6 nesil sonra tıpkı köpekler gibi evcilleştikleri müşahede edildi.
Tilkilerin ise kurtlardan daha kısa sürede evcilleştikleri ve tıpkı kedi gibi insanların kucaklarına çıkarak insanlara sarıldıkları, duygusal yakınlık kurdukları gözlemlendi.
Ezber bozan araştırmalar sonucunda çalışmayı yürüten bilim insanları yaptıkları basın açıklamasında başarılarının sırrını şöyle açıkladı: “Kurtların ve tilkilerin de tıpkı insanlar gibi Hipolamus aracılığı ile duygu, tecrübe ve öğrenmeyi deneyimlediklerini, sosyalleşebildiklerini fark ettik. Ayrıca hayvanların bu deneyimlerini bir sonraki nesillere aktarabildiklerini anladık. Nesilden nesile intikal ettirilen duygu ve deneyimler sonucunda da yeni nesil kurt ve tilkilerin evcilleşebileceklerini ispatladık.”
Bu çalışma bilim dünyasında büyük hayret ve merak uyandırdı. Araştırmayı gerçekleştiren ekiplere dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerden konferans ve panel davetleri gelmeye başladı.
Konuyla ilgili görüşlerini sorduğumuz Biyoloji öğretmeni Bekir Kantepe, bu araştırmada kullanılan yöntemin “yapay seçilim” yöntemi olarak bilindiğini ifade ederek zaten evcilleştirmelerin bu yöntemle yapıldığını ifade etti.
Halil İbrahim İşbilici