İslam Dünyasında Felsefe‘nin yazarı olan Peter Adamson tarafından İslam dünyasının değeri bilinmeyen 10 filozofunun bir listesi derlendi.
İslam kültürünün felsefi katkısı genellikle kabul edilmemiştir ve kabul edildiği zaman da özellikle Orta Çağ’da, Avrupa felsefesi üzerindeki İslami etkinin tartışmasına indirgenir. Felsefe Tarihi serisi yazarı Peter Adamson, Orta Çağ ve ötesindeki İslam dünyasının değeri bilinmeyen 10 ismine ışık tutuyor.
EBÛ BEKİR MUHAMMED BİN ZEKERİYYÂ EL-RÂZÎ (Abu Bakr al-Rāzī)
Ölümü: 925
Daha çok bilinen El- Kındi (870) ve El Farabi (950) ile yakın çağdaş olan El- Râzî, tıp alanındaki parlak zekâsı ile ünlenmiş ve alışılmışın dışındaki din öğretileri ile de değersizleştirilmiştir. Çağdaşlarından farklı olarak Aristotales yerine, Platon ve Galen’den ilham almış ve dünyayı oluşturan 5 sonsuz prensip olduğunu iddia etmiştir: Tanrı, Ruh, Madde, Zaman ve Yer.
SAADİA GAON
Ölümü: 942
İbranice İncil’i Arapça’ya çevirmiş dini, öncü bir alim olan Saadia, Irak’ın Şura şehrinde bulunan bir Yahudi akademisinin başkanı olarak hizmet etmiştir. Kitabı Doktrinler ve İnançlar, çağdaş İslam teolojisinde de var olan fikirlere kadar uzanan “Tanrı’nın tarifsizliği”ne vurgu yapmıştır.
YAHYÁ İBN ʿADĪ
Ölümü: 974
10. yüzyılın ortalarında Bağdat’ta Aristotelesçi filozofların başında gelen Hıristiyan İbn ‘Adi, bilimdeki uzmanlığıyla tanınmıştır. O ve meslektaşları Aristoteles’in çalışmaları üzerine yorumlar yapıp Süryanice felsefi yapıtları Arapça’ya çevirmiş ve felsefi fikirleri “Kutsal Üçlü” (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) gibi Hıristiyan doktrinlerini tutarlı bir şekilde savunmak üzere kullanmıştır.
İBN-İ SİNA (Avicenna)
Ölümü: 1037
İbn-i Sina, hak ettiği kadar olmasa da çok fazla değer görmüştür. Orta Çağ düşünürleri arasında en etkileyicisi olan İbn-i Sina, yenilikçi fikirler öne sürmüştür. Öyle ki bu fikirler, Latin Hıristiyan düşüncesinde muazzam derecede önemli olmuş ve sonra da İslam dünyasında tamamen hâkim düşünce haline gelmiştir. Ayrıca, tıp tarihinde de önemli bir karakterdir.
SÜHREVERDİ (Suhrawardī)
Ölümü: 1191
Ünlü İbn Rüşd, İspanya’nın İslami yönetim altında olduğu dönem için Aristoteles üzerine yorumlarını yazarken Sühreverdi, İran ve Suriye’de yeni felsefi paradigmalar geliştiriyordu. Özgün düşünce sistemine “İşraki felsefe” adını vermiştir çünkü Sühreverdi evreni, kaynağının Tanrı olduğu bir ışık yayılımı olarak tasvir etmiştir. Ayrıca, İbn-i Sina’nın mantık ve metafizik kuramları üzerine yaptığı eleştirileriyle de önemlidir.
FAHREDDİN ER-RÂZÎ (Fakhr al-Dīn al-Rāzī)
Ölümü: 1210
Kur’an’ın genişletilmiş tefsirinin, pek çok teolojik araştırmanın ve İbn-i Sina ile ilgili yorumların yazarı Fahreddin Er-Râzî (kendinden önceki Ebu Bekir Er- Râzî ile karıştırılmamalı) döneminin tüm felsefi konularını tüm yönleriyle ve argümanlarıyla ifade etmeye çalışmıştır. Eserleri rasyonel İslami teoloji ve İbni-i Sina felsefesi materyalleri ile bütünleştiği için bir tartışma hazinesi niteliğindedir.
KÂTİP ÇELEBİ
Ölümü: 1657
Osmanlı düşünürü Kâtip Çelebi, “Gerçeğin Dengesi” (Mîzânü’l-Hakk fi ihtiyâri’l-ehak) kitabında hem ılımlı Sufizmi hem de rasyonalist felsefeyi savunarak, din ve sosyal konulara karşı hoşgörülü bir yaklaşım sunmuştur. Bilimsel müfredatta o kadar iyiydi ki Osmanlı siyasi yaşamında çok etkili olacak olan “ulema sınıfını” ortaya çıkardı.
DARA SHİKOH
Ölümü: 1659
Dara, babasının ölümünden sonraki iktidar mücadelesi sonrası öldürülen İslami Hint Prensi. Fakat öldürülmeden önce tasavvuf uygulamaları üzerine uzmanlaşması ve olağanüstü “Okyanusların Kesişmesi”ni meydana getirmesi, Upanişadlar’da bulunan klasik Hint düşüncesiyle İslami öğretimin uyumunu gösterir.
MUHAMMED ABDUH
Ölümü: 1905
Mısırlı düşünür Abduh, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine doğru yaşamış ve siyasi muhalif çalışmalarda sömürgeciliğin gerçekleriyle yüzleşmiştir. İslam toplumundaki, siyasi pasifliğe kadar uzanan tehlikeli kadercilik tanısını koymuş ve Avrupa’nın sözde keşiflerinin yanı sıra demokrasinin de İslami gelenekte öngörüldüğünü savunmuştur.
FATMA MERNİSSİ
Ölümü: 2015
Faslı feminist Fatima Mernissi, İslam toplumlarında kadınlar üzerindeki baskıyı incelediği “Peçenin Ötesi” adlı kitabını yazmıştır. İslamiyet’teki kadın düşmanlığını, Hz. Muhammed’in doğru mesajlarının kasıtlı olarak yanlış yorumlandığı erken dönemlere dayandırır.
Çeviren: Elif Akçay
Kaynak: paradoxoftheday.com