Twitter’ın hem yurt içi hem de diplomatik iletişime yönelik bir platform olarak giderek yaygınlaşan kullanımı, çatışmaların tırmanışı açısından bir risk oluşturmaktadır.
Geçtiğimiz temmuz ayında takipçi sayısı yüksek olan 130 ünlü ismin ve markanın Twitter hesapları, Floridalı bir grup genç hacker tarafından ele geçirildi. Aralarında Kanye West, Jeff Bezos, Elon Musk gibi isimlerin de bulunduğu hesaplar üzerinden 118 bin dolar değerinde bitcoini aşırarak birçok insanı dolandırdılar. Twitter tarihindeki en büyük güvenlik ihlallerinden biri olan bu olay, şirket için büyük bir utanç kaynağı sayılmaktadır.
Twitter kullanıcılarının kişisel güvenliğinin risk altında olduğunun bir göstergesi de olan bu saldırıda, Twitter’a göre hackerlar el koydukları 130 hesaptan sadece mesaj göndermekle kalmayıp bazı hesapların özel mesajlarına ve kişisel verilerine de ulaştılar. Ele geçirilen hesaplar arasında Joe Biden ve Barack Obama gibi isimlerinde olması bu güvenlik ihlalini daha endişe verici hale getirmektedir.
Geçtiğimiz birkaç yılda sosyal medya siyasi ve diplomatik iletişimin yaygınlaştığı bir araç haline geldi. Devlet başkanları ve diğer politikacılar, mesajlarını ve politik söylemlerini 280 veya daha az karaktere sıkıştırır hale geldi. Örneğin Mike Pompeo göreve atanmasıyla aynı anda onaylı bir Twitter hesabı açılan ilk Dışişleri Bakanı olarak, özellikle Amerika’nın son dönem diplomatik krizlerinde bu hesabını etkili bir şekilde kullandı.
Bilhassa jeopolitik gerilimin arttığı dönemlerde Twitter üzerinden aktarılan siyasi mesajlar, 20. yüzyılın iletişim tarzlarından farklı olan ve rahatsız edici bazı sorunlar ortaya çıkarmıştır. Telgraf mesajlarından ve özel telefon görüşmelerinin aksine küresel çapta ve çeşitlilik gösteren kitlelere ulaşan tweetlerin bu özelliği, Twitter’ın iç siyasi iletişim için giderek daha fazla tercih edilen bir araç olmasını beraberinde getirmiştir. Bu özellik olmasaydı rahatsız edici bu tür sorunların ortaya çıkmayacağı da bir gerçektir.
Seçim öncesinde bir politikacının halkın desteğini kazanmak için atacağı bir tweet, hedef kitleye ulaşmasının yanı sıra yabancı liderler tarafından da aşırı saldırgan, milliyetçi bir mesaj olarak algılanabilir. Hal böyle olunca, bu yabancı liderler kendileri hakkında verilen dış politika mesajları ile kendileri hakkında olmayan iç politika mesajlarını ayırt etmekte zorluk çekmektedirler. Bu durum politik iletişim açısından bir anlam karmaşasına yol açmaktadır. Ek olarak farklı pozisyonlardaki resmi görevliler için birçok sosyal medya hesabının açılması bu karmaşayı hararetlendirdiği söylenebilir.
Yılın başında İran’ın en üst düzey komutanı General Kasım Süleymani’yi öldüren ABD insansız hava aracının saldırısının ardından, ABD ile İran arasında gerilimin artarken Pompeo, İran’ın komşularının desteğini kazanma çabalarına değinen bir tweet attı. Pompeo bu mesajıyla Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile yaptığı bir görüşmenin altını çizmişti. Savunma Bakanı Mark Esper’in attığı tweetler de diplomatik olarak mesaj verici nitelikteydi. Ancak Başkan Donald Trump tarafından aynı anda gönderilen mesajlar çok farklı nitelikteydi. Bakanların kaba ancak tarafsız tweetlerine rağmen Başkan Trump’ın attığı tweetler tam anlamıyla kavgacı ve açıkça tahrik ediciydi. Bu durum Twitter’ın nefret söyleminin yaygınlaşmasında etkili olduğunu göstermektedir.
Trump’ın attığı agresif tweetler, kendi kabine üyeleriyle çelişmesine rağmen destekçileri tarafından olumlu karşılanmıştır. Muhtemelen kendi destekçi tabanını memnun etmek amaçlı atılmış olsalar da bu tweetler uluslararası ölçekte birçok kişiye de hitap etmektedir. Örneğin İran’lı yöneticiler doğrudan Trump’ın tweetlerine atıfta bulunan karşıt tweetler paylaşmışlardı. Bu durum, yerel seçmeni memnun etmek için sosyal medya üzerinden verilen mesajların aynı zamanda düşman bir devletin politikalarını da etkilediğini göstermektedir. Bu politikalar askeri müdahaleler oluşturabilecek ölçüde tehlikelidir. Yanlış tasarlanmış ve bilinçsiz bir şekilde verilen bu tür mesajlar diplomatik kriz gerginliğini arttırabilmektedir.
Durumu daha da kötüleştiren olgulardan bir diğeri de hackleme olaylarıdır. Trump gibi halihazırda uluslararası tansiyonu arttıran kişilerin hesaplarının hacklenmesi büyük sorunlara yol açabilir. Manipüle edilmiş tweetlerin dünya genelinde ne tür olaylara sebep olacağı endişelendiricidir. Twitter, dünyanın dört bir yanındaki yetkililer ve diplomatlar tarafından giderek daha fazla kullanılarak, uluslararası krizlerin tırmanma olasılığını artırmaktadır. Yukarıda anlatılan hack olayı, Twitter’ın ve uluslararası toplulukların bu gerçeğin farkında olması gerektiğini göstermektedir. Düşmancıl ve manipüle edici bir hack topluluğunun yüksek takipçili siyasilerin hesaplarını hackleyerek atacağı tweetler dünyayı bir savaşa dahi sürükleyebilir.
Hazırlayan: Mustafa ÇEĞİNDİR
Kaynak
- www.worldpoliticsreview.com