Otonom (sürücüsüz) araçlar yakında yollarda olacak gibi görünüyor. Projeyi destekleyenler, araç kullanamayan kişilerin hareketlerinde artış, trafik sıkışıklığı ve kazalarda ise azalma olacağını söylüyorlar. Bu araçlar esasen bizim güzergahlarımızı da değiştirebilirler.
Bu teknoloji çoktan Amerikan caddelerinde görünmeye başladı: Uber, Pittsburgh’da sürücüsüz araçları tanıttı ve uzun mesafeli ticari ulaştırmalar için sürücüsüz kamyonları test etmeye başladı. Ayrıca Google’ın prototip araçları da yollarda dolaşıyor. (Tüm bu durumlarda yine de gözetmenler teftişteler.). Subaru, Toyota ve Tesla gibi markalar, yeni araçlarında otomatik fren ve otomatik dümen rehberi gibi özellikleri de içeriyor.
Google ’ın sürücüsüz araç projesini oluşturan ve önceki yöneticilerinden Sebastian Thrun, “Sürücüsüz araç treninin durdurulabileceğini sanmıyorum” diyor.
Fakat siz, minivanınızı yine de hemen satmayın. Thrun, sürücüsüz araçların geleneksel araçları sayıca geçmesinden en az 15 yıl önce bunun olacağını tahmin ediyor. Diğer uzmanlar ise daha uzun bir süre alacağını tahmin ediyorlar. Bilim ve teknik konusunda uzman kişiler, büyük engellerin ne olarak kalacağı ve araştırmanın bunun üstesinden nasıl geleceği konusunda fikirlerini beyan ediyorlar.
Çevreyi algılamak
Bilgisayarda otoban, güzel bir günde farklı, sisli veya yarı karanlık bir günde olduğundan tümüyle farklı görünür. Sürücüsüz araçların, hava şartları veya aydınlığa bakmaksızın tüm yol durumlarını algılaması gerekecektir. MIT de robot bilimci olan John Leonard “Yağmurlu hava şartlarında iyi sonuçlar vadettiğini görüyorum ama karlı havada bu biraz daha zor” diyor. Bunun için sensörler güvenilir, küçültülmüş ve uygun fiyatlı olmalıdır. Araçlar, detaylı eşleşmiş haritaları kullanarak gördüğü şeyleri mantıklı hale getirebilecektir yani algılayacaktır.
Diğerleri, değişen çevre koşullarını güvenli biçimde algılayabilmek için arabalardaki haritayı güncelleyen bir gövde kamerasından gelen verileri kullanırken Toyoto, veriyle çalışan modern logaritmalar kullanıyor. Veri, bu araçların benzini” diyor.
Beklenmedik karşılaşmalar
Sürücüsüz araçlar, trafik polisinin kırmızı ışık yanarken el sallaması gibi olağan dışı durumların yorumlanmasında sorunlar yaşayabiliyor. Duke Üniversitesinde Robot Bilim Laboratuvarı Yöneticisi Missy Cummings, basit programlama kuralına dayalı olmasının her zaman işe yaramayacağını çünkü olası senaryoların tümü önceden hesaplamanın imkânsız olduğunu söylüyor.
“Vücut dili ve ortamdaki ipuçları insanlara bu durumları yönlendirmelerinde yardımcı olur ama mesela, bir bilgisayar için bir çocuğun yola fırlamak üzere olduğunu söylemek zordur. Bu araba, soyutlama yapmak zorunda kalacak; bu ise tümüyle yapay zeka olur” diyor.
Yeni bir yaklaşımda, Cummings’in takımı arabanın üstündeki göstergelerin yayaları arabanın ne yapacağı hakkında uyarıp uyaramayacağı konusunda araştırma yapıyor. Ama sonuçlar, insanların yeni model arabalarda, eski moda görüntülerin sergilemesini göz ardı ediyor, daha çok aracın hızına göz attıklarını söylüyor.
İnsan-robot etkileşimi
Gelecekte tam sürücüsüz araçlar denilse bile, en çok sürücüsüz araç en azından öngörülebilir gelecekte yarı sürücüsüzler olacaktır. Fakat kimin ne zaman hangi şeyden sorumlu olacağı meselesi biraz kafa karıştırıcıdır. Araç bir görevi yerine getirmesi gerektiği zaman bir şeyler okuyan veya şekerleme uykusunda olan bir yolcuyu nasıl fark edecek ve yolcunun tepki verip veremeyeceğini nasıl onaylayacak?
Utrecht Üniversitesi’nde bilişsel bilim adamı olan Chris Janssen “Bir anlamda, siz hala sürüş esnasında konsantre oluyorsunuz ama gerçekte aracı sürmüyorsunuz” diyor. Onun laboratuvarı bu senaryolarda insanların bunu nasıl yönlendireceklerini ve dikkatlerini verecekleri konusunda çalışıyor.
Etik ikilem
MIT’de nörolog olan, sürücüsüz araçların etik sorularını araştıran Iyad Rahwan, insanların bencil olduğunu vurgularak “Bu araçları alan insanlar, kendi yolcularının öncelikli olmalarını isterken diğer araçların dışarıdaki yayaları korumasını istiyorlar” diyor.
Online bir egzersiz olan “Moral Machinede (Ahlak Makinesi)” oyuncular, farklı senaryolarda önce kimi kurtaracaklarını seçiyorlar. Yayanın yaşlı bir kadın olmasının bir önemi var mıdır? Ya da dalgın bir yaya olmasının?
Toplumun, sürücüsüz araçları yönetmede hangi kurallar ve düzenlemeleri istediğine karar vermesi gerekiyor. Teknolojiyi yakalamak için alınan kararlarda tüketiciler, otomasyonu benimsemeye teşvik edilirken ahlaki yargılarla örtüşmezlik olmamalı.
Siber güvenlik
2015 yılında, hacekerlar fren ve dümen sistemlerine kablosuz ve dahili eğlence sistemi vasıtasıyla bağlandıkları bir Jeepi, St. Louis otobanının girişine kadar getirdiler. Demostrasyon, klasik araçlar bile istismar edildiği göz önüne alındığında, kazalara sebep olabilecek zayıf noktalarının olduğunu kanıtladı.
Bulut aracılığıyla haritalarını ve güncellemelerini alan sürücüsüz araçlar, daha büyük bir riskle karşı karşıya kalabilirler. Dartmouth Üniversitesinde Bilgisayar Bilimci Sean Smith, “Programlama günlük hayatta kullandığımız nesnelerin içine dâhil olduğu oranda, zayıf yönlerin izini sürmek de zorlaşacak” diyor.
Ve teröristler araçların çarpışmasını istediklerinde Smith, diğer kötü davranışları gözünde canlandırıyor. Mesela, hackerla birinin arabasını devre dışı bırakabilir ve dijital bir ödeme alana kadar rehin olarak tutabilirler.
Laurel Hamers
Çeviren Muhammed Şahin
Kaynak: Science News Sitesi/Dec 12, 2016.