İnsan her geçen gün daha çok “keşke” demeye başlar, ta ki keşke diye bir çözümün olmadığını anlayıp kanıksama sürecine doğrudan katıldığı güne kadar. Tüm keşkelere geri dönüp arzuladığınız gibi gerçekleştirseydiniz yaşamınız daha iyi mi olurdu?
Bizim yerimize Evan Treborn bunu başarmış! Eric Bress Yönettiği “The Butterfly Effect [Kelebek Etkisi – 2004]” filminden bahsettiğimizi anladınız. Evan, düzeltmek istediği anılarına gidip arzu ettiği gibi gerçekleştirmiş, kendi kaderini yeniden yazmıştır; fakat her değiştirdiği anı hayatında bir yıkıma, faciaya dönüşmüştür. “O halde doğru olan şimdiki zaman” diyip kaderin kaçınılmazlığını kabul mu edeceğiz? Geriye dönüp bir şeyleri değiştirmek imkânımız olsa, yani kaderimizi yeniden yazabilecek olsa, tanrıdan daha iyisini yazamaz mıyız?
Kahramanımız Evan Treborn ve arkadaşları normal bir çocukluk geçirmektedirler. Onların hayatını değiştirecek üç olay, onları çocuk yaşlarında yakalayacaktır. Bunlar Kayleigh’in babasının Evan ile Kayleigh’i istismar etmesi, çocukların evde dinamit bulup posta kutusuna koyarak bir kadın ile çocuğunun ölümüne sebebiyet vermesi ve Tommy’nin Evan’ın yavru köpeğini bir çuvala koyarak yakmasıdır. Olayların şiddetinin yüksek olması çocukların tüm hayatını etkilemesine muktedirdir.
Filmin kahramanı Ewan, zaman mefhumunu yitirmiş, bazı önemli olayları daha sonra hatırlamayan, hatırladığı kadarını ise tuttuğu günlüklere yazan bir çocuktur. Birçok olay cereyan eder ve Evan olayların önemli kısımlarını hatırlamaz. Belleğinin erişebildiği kısmı ile şekillendirdiği bir şuuru vardır. Yazdığı günlükler, bu kısma kadar bu bilincin kavrayış düzeyine tekabül eder. Zihni ve gerçeklik bundan ibaret değildir, dönüm noktası zihnin hatırladıklarıyla unutulanlar arasındaki mesafeyi kapatması ve gerçekliğin bu anlardan şekillenmesi Evan’ı eksik bırakmaktadır. Eksik anılar Evan’ın hayatının en güçlü girdileri olabilir.
Hayat çok hassas hesaplar üzerine kuruludur. Sistemdeki en ufak bir değişikliğin, örneğin bir kelebeğin kanat çırpmasının nasıl öngörülemez ve büyük sonuçlara yol açacağını tahmin etmek zordur. Evan Treborn geçmişteki anılarını bir süreliğine ziyaret etmeyi keşfetmiştir. Bunun üzerine yaşanmasını istemediği olayların sonuçlarını değiştirmek istemiştir. Aslında çocukluğunda hatırlamadığı bir çok anıyı kendisi o anıya geri dönerek gerçekliğini değiştirmeyi denediği için anlarını hatırlamamaktadır. Evan kötü sonuçlara yol açmış bir anıyı değiştirdiğinde durum daha kötüye gitmiştir. Bir şekilde her şeyi düzeltebileceğine inanır. Geçmişteki kötü sonuçlara yol açan anları değiştirdiğinde yeni bir evren doğar ve hafızası kendine eklenir bu yüzden sık sık burun kanamaları olur. Girdiler değiştiği için yeni evren farklı olur. Evan her seferinde durumu daha da kötü yaptığını fark eder ve aynı durumu yaşayan babası ile görüşme anısına döner.
Evan ve Babasının diyaloğu şöyle:
– Hayatları bir şeyleri mahvetmeden değiştiremezsin (baba)
– Her şeyi daha iyi yapamayacağımı kim söylüyor? (Evan)
– Tanrının yerine geçemezsin oğlum (baba)
– Sırf bu ana döndüğün için anneni öldürüyor olabilirsin. (baba) (Eric Bress, 2004). İnsan özgür müdür? Yoksa karma/kader ya da ne derseniz onu mu yaşar?
– Yaptıklarımı düzeltmem için senin cevaplarına ihtiyacım var, her şeyi düzeltmem için bilgiye ihtiyacım var sende bunu verebilecek tek kişisin (Evan)
Şu an bu satırları okuyor olmanız bir yazgının marifetimi yoksa girdilerin sonucu mudur? Bu yazının müellifi girdilerin sonucu olduğunu düşünüyor. Hayat sayısız girdinin sebep olduğu hassas bir sonuçtur. Evan anılara dönüp tek bir anı değiştirerek hayatının muhteşem olacağını düşünüyor fakat o kadar çok girdi var ki domino taşları gibi zincirleme reaksiyon etkisi her girdinin sisteme etki düzeyi birbirine etkileri ile birlikte hesaplanması zor logaritmik bir sonuç doğuruyor. Evan her defasında daha kötü bir sonuçla karşılaşıyor. Kader devasa girdilerin sonucudur. Kader henüz hesaplamasını yapamadığımız kadar çok veridir. Hayatımız üzerinde o kadar çok değişken veri vardır ki bu bir kaostur. Evan şayet yeteri kadar bilgiye sahip olup ve hesaplamasını ona göre yapsaydı daha iyi durumlarla karşılaşabilirdi.
Hayat o kadar karmaşık verilerin çıktısıdır ki şu an bunları okuyor olduğunuz için süpermarkete 10 dakika geç gidersiniz. Süpermarkete 10 dakika geç gittiğiniz için trafikte farklı sürücülerle karşılaşırsınız onların hayatını etkilersiniz, kornaya basmayacak birisine kornaya bastırırsınız o zaman rüyasında kocasının onu aldattığını gören hamile bir kadın uyanır – normalde bu rüyayı hatırlamayabilir- kıskançlık ile sancısı gelen kadın kocasını eve çağırır, acil ve süratli olarak hastaneye giderler yolda sizin çocuğunuza arabayla çarpabilirler. Bunlar kısıtlı sayıdaki veri eğer bütün verilere erişebilseydik böyle birçok sorunun çözümünü daha olmadan önce önleyebilirdir.
“Karmaşık bir sosyal sistemdeki bir sürecin modelini tasarlamak ve taklit etmek, ki söz konusu model karmaşık davranış sergilemektedir, görece kolay iken böyle bir modeli destekleyecek verileri bulmanın ve toplamanın son derece zor olduğunu göreceğiz. Bu sonuçla, sosyal bilimler alanında kaotik davranışları ortaya çıkarmak için fizik alanında kullanılan metotların mantıklı bir uygulamasını yapmak imkânsız olabilir (Koperski, 2001).”
Her geçen gün sensör ve veri toplama araçlarının niteliği ve düzeyi artmaktadır. İnsan hayatının modellenme imkanı her geçen gün artmaktadır. Artık her sene kaç kişinin trafik kazasında öleceğini biliyoruz, bu sayıları artırmakta, azaltmakta bizim sisteme girdiğimiz verilerin niteliğine göre değişmektedir.
“Kaos Teorisi’nin matematiği ile fare nüfusunun gelişimi modellenebilmektedir. Peki, bu matematik, bu “insanlı” dünyada yaşayan insanların tanımlanmasında başat rol oynayan fikirlerin, değerlerin, ideolojilerin ve geleneklerin tanımlanmasında yeterli bir dil midir? Kaos Teorisi matematiğinin merhamet, cesaret, cömertlik, dürüstlük, saygı, kıskançlık, hırs, kötü niyet gibi toplumsal etkileşimde son derece etkin olan bu özellikleri ve etkilerini nasıl tanımlayacağı hâlâ bir soru konusudur” (Kaçmaz, 2005).”
Duygular ve düşünce insanlığın karakteristik özellikleri hala bir kaos yaratır. İnsanlık için yeteri kadar verimiz olduğunda kim dilencilere para atar kim atmaz bilebiliriz kim bilir büyük veri datalarını elinde bulunduranlar çok daha fazlasını biliyordur.
Havayı gözlüyoruz ve hava durumu hakkında tahminler yapabiliyoruz, insanları yeteri kadar gözlemlersek onların da ne yapacağını önceden bilebiliriz.
Ahmet Soner Deniz