Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Popüler Bilim
  4. »
  5. Dünya saldırı altında!

Dünya saldırı altında!

David Attenborough doğaya bir ses verdi. Şimdi daha önce hiç olmadığı kadar iklim değişikliği hakkında konuşuyor.

Ünlü doğa yazarı, “Gelecek 20 yıl içinde yapacağımız şeyler, dünyadaki tüm yaşamın geleceğini belirleyecek” dedi.

Sör David Attenborough, doğayı altmış yıldan uzun bir süredir kayda alıyor. “Dünyadaki Yaşam”, “Yaşayan Gezegen” ve “Dünya Gezegeni” gibi çeşitli televizyon dizileri aracılığıyla, izleyicileri dünyanın her köşesine çekerek, doğanın güzelliğini ve karmaşıklığını sergiliyor.

92 yaşındaki ünlü İngiliz doğa bilimci Attenborough büyüleyici sesini, sadece cennet kuşlarının ritüellerini ya da Noel Adası kırmızı yengeçlerinin toplu göçünü tanımlamak için değil aynı zamanda iklim değişikliği ile ilgili alarmı tekrar tekrar çalmak için kullandı.

Attenborough, Polonya’daki küresel bir iklim konferansında geçen sonbaharda dünya liderlerine “harekete geçmezsek, medeniyetimizin çöküşü ve doğanın çoğunun tükenmesinin ufukta göründüğünü” söyledi. Bu yılın başlarında İsviçre’deki Dünya Ekonomik Forumu’nda, Attenborough yine “Artık cennet bahçesi yok” diyerek harekete geçtiğini bildirdi.

Attenborough’un Dünya Vahşi Yaşam Fonu ile ortaklaşa üretilen sekiz bölümlük bir Netflix dizisi olan son projesi, iklim değişikliğinin doğanın önemli kısımlarını nasıl tehdit ettiğine dair hatırlatmalarla dolu.

“Gezegenimiz/Our Planet” isimli dizi tüm kıtalarda; iklim değişikliği çağında doğanın nasıl etkilendiğini -ve hatta yok olduğunu- keşfetmek için Kuzey Kutbu’nun vahşi doğasından Afrika’nın geniş ovaları ve dünya okyanuslarının derinliklerine kadar çekildi. Temel mesajı ise “acil durum” oldu.

Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde dizinin gösterimi başlamadan önce Attenborough, The Washington Post ile proje üzerine ve iyimserliğinin nedenleri ve onu motive eden şey hakkında konuştu:

The Washington Post (WP): On yıllardır doğayı kayda alıyorsunuz. Ve genellikle çok özel bir merak duygusuyla. Serilerinizin birçoğu çevreyle ilgili endişelere değinmiş olsa da son yıllarda sadece iklim değişikliği ve yarattığı tehdit hakkında daha fazla öne çıktınız. Sizin için ne değişti?

Sir David Attenborough (DA): Eh, tam olarak doğru değil. Örneğin 20 yıl önce Paskalya Adası’ndaydım, Ada’nın kendi çevresini tahrip eden ve sonunda olduğu gibi kendini yok eden bir kültür örneği olduğunu açıklıyordum. Ve ben bu seriyi, [buna önlem almazsak] tüm gezegen için yapmak zorunda kalacağımızı söyleyerek sonlandırdım. İşin garibi, insanlar bunu dikkate almadı. “Bu konuda yanılıyorsun” dediler. Ama şimdi, elbette, kesinlikle açık bir durumdayız, çünkü dünya çapındaki bilim adamları bu konuda kesinlikle oybirliğine vardı. Dünyanın ısındığına dair tartışılabilir hiçbir durum yok. Bunun sorgulanabilir yanı yok. Isınmanın derecesinde insanlığın sorumluluğu tartışılsa da uzmanlar bu son yükselişin ana nedeninin biz olduğumuza dair hemfikir.

WP: Birleşmiş Milletlerden bahsettiniz. Geçen sonbaharda Polonya’da iklim konferansında bulundum ve “İklim değişikliği konusunda harekete geçmezsek, medeniyetimizin çöküşü ve doğal dünyanın çoğunun tükenmesi ufukta” diyerek siz onu binlerce yıllık en büyük tehditlerden biri olarak adlandırdınız. Ve oradaki liderler için oldukça basit bir mesajınız vardı, “Önderlik etmelisiniz”. Bu konuda ne durumdayız? Kim lider? Liderlik eksikliği var mı?

DA: Bu büyük bir problem. Kolay değil. Dünyadaki bütün milletlerin her türlü konuda uzlaşma sağlaması kolay değildir. Daha önce fazla olmadı. Balinaları kurtardığımızda oldu. Denizciliğe yatkın uluslar ve avlanan insanlar -sorunu görebildiler ve onunla başa çıktılar. Şimdi uğraştığımız şey tüm dünyayı ilgilendiriyor ve bu yapılacak çok büyük bir şey. Afrika ve Avustralya’daki insanlar, Çin, Avrupa ve Güney Amerika ve diğerleri- hepimiz bir araya gelmeliyiz. Ve hepimiz farklı geçmişlerden geliyoruz. Bu nedenle, örneğin Amazon yağmur ormanlarını kesmenin neden zarar verdiğini insanların anlaması kolay değildir. Birçok insan onlara hayır diyecek. Ama orada yaşayan insanlar öyle mi düşünüyor? Eh, problemler var. Ve sadece Güney Amerika’da değil. Şu anda Avustralya’da sorunlar var. Ve tabii ki, Amerika Birleşik Devletlerinde sorunlar var.

WP: Ve ABD’de ve özellikle Washington’da bulunduğumuz için, buranın iklim eylemi konusunda yaklaşımının tersine çevrilmesi ve bunun daha geniş bir dünya için ne anlama geldiği hakkında ne düşünüyorsunuz?

DA: Demek istediğim, bu büyük bir etki. Bunu inkar edemezsin. Bu ülke, Amerika Birleşik Devletleri, dünyadaki herkesten daha fazla tüketiyor ve doğadan kişi başına daha fazlasını alıyor. Bu yüzden buradaki insanların inkar etmeleri çok büyük bir sorun ancak biz buna rağmen elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız. “Yani, bu durumda unutacağız” demek doğru değil. Bunu yapamayız. Bu durum devam etmemizi daha da acil hale getiriyor.

WP: Bu dizi, kesinlikle doğanın karşılaştığı sorunları ve iklim değişikliğinin yol açtığı tehlikeleri vurgulamaya çalışıyor ve bu tutucu bir mesaj taşıyor. Belki de çözümlerin ne olduğu daha açık olmalı, hepimiz için. Ve ana çözümlerden bazıları olarak ne gördüğünüzü merak ediyorum? Ve daha önemlisi, biz harekete geçen insanlar için ne kadar iyimsersiniz?

DA: Demek istediğim, asıl sorun elbette karbon. Ve enerjimizin yüksek bir bölümü -baskın kaynak- karbonla uğraşmaktan kaynaklanıyor ve bundan kurtulmamız gerekiyor. Teknolojimiz var fakat sorunlar da var, örneğin elektrik ve gücü depolamakta. Yapması zor bir şey. Doğru yapmadık… Mesela Afrika’nın ortasındaki Sahra’dan enerji almak neredeyse hiç bir şeye mal olmaz ve mesela Güney Avrupa bir hiç uğruna beslenir mi? Yani [güneş] yukarıda; her zaman elimizde. Neden kullanmıyoruz? Ve eğer dünyanın bilimsel beyinlerini bu soruna döndüreceklerse, eğer bu ülke aya insan gönderebiliyorsa bilirsin, zihnini koyarsa, bu sorunu çözebileceğinden eminim.

Kaynak: The Washington Post

Yazar: Brady Dennis

Çeviri: Sedat Erol

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir