On yıl önce, bir filozof ve aynı zamanda İskenderiye Kütüphanesi’nin bilinen son direktörü olan matematikçi Theon’un kızı, İskenderiyeli matematikçi Hypetia’nın biyografisini konu edinen “Agora” adında bir film çıktı. Film ne burada ne de orada yaygın ve iyi izlenmedi ama yine de tarihsel hatalar içerdiği gerekçesiyle ağır biçimde eleştirildi. Bu biraz aptalca görünüyordu. Antik Tarih Ansiklopedisi yazarı Joshua J. Mark’ın da dediği gibi “Eski tarih hakkında bilgi edinmek için değil, eğlenmek için sinemaya gidilir.”
Hakkında çok az şey bildiğimiz Hypatia için “Agora” tam bir temsil değil, tıpkı çok daha eğlenceli bir film olan gladyatör ve asi “Spartacus” ve aynı adlı filmi gibi. Yine de Hypetia’nın kim olduğunu bilmeli ve ona ne olduğunu anlamalıyız. Filmin çoğunda geçen dini güdümlü eleştirileri reddeden entelektüel karşıtı Hristiyanlar, düşmanca tasvirler olduğunu iddia ederek, yönetmen Alejandro Amenabar’ın önyargılı nefretinden başka bir şey olmadığını savunuyor. Mark ise şu gerçeğe dikkat çekiyor, “Eski kilisenin entelektüel karşıtı duruşu, ilk Hristiyan yazarlar tarafından kanıtlanmıştır” ve “tarihi kayıtlar”, Hypetia’nın “ bir grup Hristiyan keşiş tarafından ölene kadar dövüldükten sonra bir kilise de yakılarak öldürüldüğünü” belirtir.
Yukarıdaki TED-Ed videosunda “milis” denen bu çetenin Hypatia’nın bilimsel arayışlarını “cadılık” olarak gördüğü gösteriliyor.
Suçlama tabii ki özellikle cinsiyetçilikti. Ölüm şekli o kadar acımasız ve sarsıcıydı ki “ona düşman olan ve onun bir cadı olduğunu iddia eden Hristiyan yazarlar bile”
diyor Mark, “ölümünü bir trajedi olarak” kaydetmişlerdi. Bu açıklamalar Neo-Platonizm, Matematik, Fen Bilimleri ve Felsefe konularında cömertliği, öğrenme aşkı ve öğretimdeki uzmanlığı ile Hypatia’yı rutin olarak kadın olarak betimliyor.
Birçok antik figürde olduğu gibi, kendi yazılarının hiçbiri günümüze ulaşamamış olsa da çağdaş eleştirmenler ile sempatik öğrencileri tarafından entelektüel merakı ve bilimsel bilgisiyle ilgili benzer izlenimler kaydedilmiştir.
Kısa video dersi, Hypatia’nın M.S 355’te doğduğunu söylüyor, bu ise onun ölümü sırasında altmış yaşlarında olduğu anlamında. İskenderiye’de, bir zamanlar Doğu Roma İmparatorlu’ğunun bir parçası ve entelektüel bir merkez olan Mısır’da yaşadı. Sonunda Theon gibi “modern bir üniversiteye benzeyen” Platoncu okulun müdürü olmayı başardı ve “ılımlı bir Hristiyan” olan Vali Orestes de dahil
olmak üzere kentin liderlerine güvenilir bir danışman olarak hizmet etti.
Soraya Field Fiorio tarafından yazılan TED-Ed dersinin öne sürdüğüne göre Hypatia’nın başarıları çoktu ama Platon, Aristoteles, Plotinus ve Pisagor üzerine çizimleri onun en büyük mirasıydı. Hypatia’nın ölümü sadece şehri sevilen bir öğretmen ve bilginden mahrum etmekle kaldı.
İskenderiye Piskoposu Cyril’in emri ile işlenen Hypetia cinayeti, tam bir dönüm noktası oldu. Diğer filozoflar şehirden kaçtı ve İskenderiye’nin “bir öğrenme merkezi rolü” düştü. “Çok gerçek bir şekilde” bu bize, “teşvik ettiği sorgulama, açıklık ve adalet ruhunun da onunla öldüğü” dersini verir.
Hypatia’nın yaşamına ve entelektüel katkılara ilişkin daha eksiksiz bilgiler için Maria Dzielska’nın “Hypatia of Alexandria” adlı kitabını okuyabilirsiniz.
Kaynak: openculture.com
Çeviren: Elif Akçay
Maalesef hırıstiyanlık Allah (c.c.) ‘dan geldiği saflıkta korunamamış ve bir takım çıkar odaklarınca tahribata uğramıştır. İşte bu örnekte de görüldüğü gibi böylesine muhteşem bir bilim kadını da aslından çıkarılan bir dinin sapık sahtekar keşişleri tarafından katledilmiş. Aliye İzzet bogeviçç ne güze de söylemiş: İlimsiz din yobazlığa dinsiz bir ilim ise Ateizme sürükler! Ne mutlu dininde özünü hikmetini anlayabilene ne mutlu ilim yolunda mücadele edenlere!