Popüler medyada yer alan psikolojik çalışmalarla ilgili konuştuğum 4 uzman, okudukları veya duydukları psikolojik önerilere katılmadıklarını belirtiyorlar. İşte, söyledikleri ve gerekçeleri:
Hedeflerinize Ulaştığınızı Gözünüzde Canlandırın!
Birçok kişisel gelişim kitabı, insanlara hedeflerine ulaşmak için elde etmek istediklerine zaten sahip olduklarını hayal etmelerini önerir. Aslında bu yönde yapılan araştırmalar, bir hayalinize ulaştığınızı hayal etmenizin çalışma motivasyonunuzu zayıflattığını kanıtlamıştır. Çünkü zaten hayalinize ulaşmış gibi hissettiğinizde, o hayale ulaşmak için daha fazla bir şey yapmanız gerekmediğini hissedersiniz. Bu oldukça normaldir. Öte yandan, bir hedefe ulaşmak için gerekli olan şeyleri yaparken kendinizi hayal etmeniz, motivasyonunuzun yükselmesine yardımcı olur. (Scott McGreal, “Hayal Gücünü Cilalama” adlı kitabın yazarı).
Kişisel Güçlendirme
Dergiler ve Talk Showlar, kendinizi kişisel olarak güçlü hissetme yöntemlerinizi tartışmaya bayılırlar. Ancak gerçek anlamda kişisel güçlendirme, güçlü hissettirmeyle değil, çevremiz ve içinde yaşayan insanlar üzerinde gerçek bir etkiye sahip olmakla ilgilidir. Yapılan çalışmalar, gerçek kişisel gücü elde etmenin yine gerçek dünyadaki sonuçlarla alakalı süreçlerin ele alınma biçimlerini içerdiğini göstermiştir. (Dr. Guy Winch, “Gıcırtılı Tekerlek” adlı kitabın yazarı).
Değişim, Siz Hazır Olduğunuzda Gerçekleşir!
Hepimiz sık sık “Değişim ancak hazır olduğunuzda gelir.” sözünü duyarız. 20 yılı aşkın tecrübelerime dayanarak anladım ki “hazır olmak” ya da değişimin kırılma noktası, davranışımızın değeri davranışımızın sonucuna ağır bastığı zaman ortaya çıkan bir duruma gönderme yapıyor. Başka bir deyişle, ödediğimiz bedel, aldığımız sonuçtan daha büyük, çevresel koşullar tarafından yaptığımız şeyi değiştirmeye yönlendiriliriz. Bu bakış açısı, kişisel bakımdan ilişkilere ve bağımlılığa kadar her şeye uygulanabilir. Elbette, o zaman “Değişime istekli miyiz?” sorusuyla yüzleşiriz. (Michael J. Formica, Uzman Psikolog).
Pozitif Düşünme
“Pozitif düşünme yararlı olabilir fakat bu, kişinin durumunun gerçekçi değerlendirilmesiyle dengelenmediğinde zararlı bile olabilir. Örneğin kronik ağrı veya hastalıkla yaşayan insanlara uygulandığında zararlı olabileceğini gördüm. Eğer insanlar kendilerine sık sık olumlu düşündükleri takdirde iyileşeceklerini söylenirse ve daha sonrasında iyileşmezlerse bu durumdan dolayı kendilerini suçlayabiliyorlar. Bunun olumlu düşünme zorbalığı olduğunu düşünüyorum. Biz bedenlerin içindeyiz ve bedenlerimiz hasta, yaralı ve yaşlı olabilir. Evet, insanların sağlıklarını iyileştirmeye çalışmaya devam etmesi anlamında olumlu kalmaları güzel. Fakat huzuru, mevcut durumumuzu kabul ederek bulacağız, tabi ki buna zorluklar da dahil… “Şu anda sağlığımla uğraşıyorum, çok zor ama elimden geleni yapıyorum.” Bu tarz kendine şefkatli bir yaklaşım acıyı hafifletir, huzur ve iyi hissetmenin kapısını açar. Sahip olduğumuz hayatı zarafetle kabul etmek, benim kitabımın önemli bir temasıdır. İnsanlar bana her gün pozitif düşünmeleri durumunda her şeyin sihirli bir şekilde iyiye gideceğini söylemeyen bir kitap bulmanın ne kadar rahat olduğunu söylüyorlar.” (Toni Bernhard, “Nasıl Hasta Olunur?” adlı kitabın yazarı).
Dr. Alice Boyes
Çeviren Dilan Eser
Kaynak: Psychology Today/in-practice/Mar 2013.