Narsisizm kavramı ilk olarak 1898 yılında, Havelock Ellis tarafından tanımlanmıştır (Pulver, 1986). Genellikle daha fazla kadınlarda görülen Narsisizm eğilimi, kişinin bilişsel-duygusal bir kaygıyla büyüklenme ya da sahip olduğu özelliklerine gösterdiği abartılı hayranlık yoluyla haz arayışı içerisinde olma durumudur (Stoeber, 2015, s. 85).
Freud’a göre narsisizm, dış dünyadan sıyrılan libidonun kendi benliğine yönelmesiyle devreye giren bir durumdur. Freud’un narsisizm analizinde ‘aşırı değer verme’ önemli bir yer tutmaktadır. Ona göre, narsisizm aşırı değer verme ve sanrıları kapsamaktadır; gerçekliğe karşıdır ve gerçekliğe karşı savunmacı bir girişimi içermektedir. Birey yaptığı herhangi bir konuda, olayda, kendisinin ve gücünün önemini abartmakta, eşsiz mükemmelliklerini yüceltmektedir. Bu durum yani kişinin kendisine karşı hayali değer beslemesi ise onu diğerleriyle sağlıklı bir ilişki kurmaktan uzak tutmaktadır (Freud, 1957, s. 67).
Sürekli başkalarının ilgi odağı olma isteği, diğerlerinden kendisini üstün görmek, başkaları tarafından beğenilme ve onaylanma beklentisinde olmak, kendisini fiziksel ve ruhsal yönden aşırı derece beğenmek ve başkalarının iltifatlarına ihtiyaç duymak narsisistik kişilerin özellikleridir. Bu özelliklere yani sürekli beğeni, ilgi, onaylanma beklentisine sahip olan şahıslar sıklıkla hayal kırıklığına uğramaktadır ve bu kişilerin benlik saygısı dış çevreden gelen olumlu tepkilerle beslendiği için eleştiriye de tahammülleri yoktur (Kohut, 1971, s. 9).
Çeşitli araştırmalara göre, dijital çağın en önemli aktörlerinden biri olan sosyal medya, bireylerin narsisist olması için elverişli bir ortam sunuyor ve bizi narsisist varlıklara dönüştürüyor (Carpenter, 2012, s. 482). Sosyal medyanın sahip olduğu etkileyici ara yüz imkânları, kullanıcının kendisini ifade etmesi için etkileşimli ortam narsisistik eğilimlerini yansıtabilecek bireye rahat imkânlar sunar. Göz önünde olmayı ve dikkat çekmeyi seven, narsisist kişilerin gerçek hayattakinden daha fazla çevrimiçi sosyal ağlarda beğenilme ve destek arayışı içerisinde oldukları tespit edilmiştir (Carpenter, 2012, s. 485). Winnicott sahte benlik analizinde narsisistlerin sürekli peşinden koştuğu dikkat ve hayranlığın altında sevilmeme hissi yattığını savunur (Winnicott, 1965).
İnsanlar genelde sosyal hayatta kendilerini ifade etmekte zorlanır, tanımadıkları kişilerle zor iletişim kurar. Fakat günümüzde sanal ortamlarda bireylerin kendilerini daha kolay ifade edebildikleri gözükmektedir. Örneğin aldığımız yeni bir ayakkabının veya yeni saç şeklimizin yakışıp yakışmadığını tanımadığımız kişilere sormamız eskiden ne kadar garip karşılanıyorduysa, günümüzde sosyal medya ortamlarında bunu sormamız sıradan bir hâl almıştır.
Narsisistlerin kendileriyle ilgili düşünceleri takipçileri tarafından gelen beğeniler, paylaşımlar veya yeni takipçiler gibi kolay elde edilen sosyal medya onayları üzerine gelişim göstermektedir. İnsanların benliklerini besleme ve onlara olmak istedikleri sahte benliklerini biçimlendirme fırsatı veren sosyal medya bu durumu şekillendirme olanağı sağlamaktadır (Alanka ve Cezik, 2016, s. 560).
Narsisist kişiler genelde, diğer insanlarla yüzeysel ilişkileri tercih ederler çünkü başkalarını dinlemede ve empatiyi ifade etmede zorlanırlar. O yüzden sosyal medya ortamları onların ihtiyaç duyduğu iletişim biçimidir. İletişim şekilleri yüzeysel olsa da varlığını gösterecek ve sunacak kişilerin onayına, olumlu yorumuna önem verirler. Bu bağlamda narsisistik karakter özellikleri taşıyan bireylerin, ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla duygusal, derinlikli olmayan, kısa süreli ilişkiler kurmakta başarılı olduklarının altını çizmek gerekir (Jonason, 2013, s. 2-4). Genellikle narsisist özelliklerine sahip olan bireyler hep yeni sosyal ortam arayışına girerler. Yeni ilişkiler oluşturma ve kendini sunuş imkânları veren sosyal ağ siteleri benliklerini sunma amacındaki narsisist kişiler için oldukça ideal bir ortam işlevi görür (Alanka ve Cezik, 2016, s. 561).
‘Anı paylaş’ sloganıyla yediğimiz, içtiğimiz, gezdiğimiz mekânlarla, kullandığımız eşyalarla kendimizi ifade etmemiz kişiye ayrıca bir mutluluk vermektedir. Yaptığı paylaşımlar sayesinde kendisini sunan, haz arayışına giren kişinin kendisine olan saygısı, sevgisi artma eğilimi göstermektedir. Bu durum kişinin kendisine tapması, kaba tabirle kendisine âşık olması, psikolojide kişilik yapılanması olarak tanımlanan narsisizm veya özseverlik durumunu çağrıştırmaktadır (Kernberg, 1975).
Günümüzde daha sık kullanılan anlık hikâyelerin paylaşıldığı Facebook, Snapchat, Instagram gibi sosyal medya hesaplarının takipçiler tarafından etkileşim özelliği, örneğin beğeni ve yorum gibi özellikleri narsisistler için konumlarını ve benliklerini güçlendirecek cazip bir ortam yaratmaktadır. Bu yüzden başkalarını kendilerine hayran bırakmakla tatmin olan narsisistlik kriterlerini taşıyan kişiler daha fazla sosyal medyayı kullanmaktadır (Mehdizadeh, 2010, s. 357). Başkalarının kendisiyle ilgili düşüncelerini daha fazla önemseyen narsisist insanlar iş ve sosyal çevrede kendisini övme ve başarılı biri olduğunu tarif etmek için ‘sahte yüceltme’ terimini sıklıkla kullanmaktadırlar (Kernberg, 1975). Yani narsisist kişilerin sahte yüceltmeye başvurma sebebi kişisel başarısızlık sonucunda kapıldığı kendisiyle ilgili olumsuz hislerine karşı savunma eğilimidir.
Narsisistik kişiler gerçekte sahip olmamalarına rağmen etraflarındaki kişilerden daha zeki, akıllı, özel ve yetenekli biri olduklarına inanmaktadırlar (Alanka ve Cezik, 2016, s. 561). Bu bağlamda yoğun ilgi arayışında olan bu kişilerin kendini beğenmiş görünümlerinin altında derin değersizlik ve reddedilmişlik duyguları vardır. Başka bir deyişle bu kişiler kendilerini olduğu gibi ifade etmekte güçlük çeken ve yalnız bırakılacağı hissine kapıldığı için sosyal medya gibi sanal ortamlarda kimliklerini gizleyerek, kendilerini olmadığı kişi olarak sunmaktadırlar (Cengiz ve Hatice, 2017, s. 2142-2144).
Nietzsche insanların hayatta kalma mücadelesinin ötesinde, hep daha fazla güç elde etme isteğine sahip olduklarını ileri sürer (Niedzviecki, 2010). Sartre’a göre ise özne kendini hep daha iyi konumlandırma, diğer özneleri ise nesneleştirme eğilimindedir (Sartre, 1999). Kendini diğerlerinden daha fazla önemseyen birey, kendini tanımlama ve beğenilme arzusunun yanında daima daha güçlü olmak isteği sonucunda nesneleştirdiği ötekilere, kurguladığı benliği sunmaktadır (Bakıroğlu, 2018).
Narsisist insanlar gösteriş yapmaktan, sahip oldukları fiziksel ve zihinsel özelliklere hayranlık duyulmasından çok hoşlanırlar. Sosyal medya kullanan bireyler sadece kendini düşünen, başkalarının onun hakkında ne düşündüğüne takıntılı insanlar hâline gelir. (Sunal, 2018, s. 23-39).
Sonuç olarak söylenebilir ki, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen sosyal medya sadece paylaşım ve dijital iletişimden ibaret değil, aynı zamanda kişinin ruhu üzerinde büyük etkiye sahip olarak zihinlerimizi, algılamamızı, hayat tarzımızı, davranış şekillerimizin değişiminde büyük rol oynamaktadır.
Kaynaklar
- Alanka ve Cezik, Ö. A. (2016). Dijital Kibir: Sosyal Medyadaki Narsistik Ritüellere İlişkin Bir İnceleme. Trt Akademi, 548-570.
- Bakıroğlu, C. T. (2018). Sosyalleşme ve Kimlik İnşası Ekseninde Sosyal Paylaşım Ağları. İstanbul.
- Carpenter, C. J. (2012). Narcissism on Facebook: Self- promotional and anti- social behavior. Personality and Individual Differences , 482- 485.
- Cengiz ve Hatice, K. (2017). Narsisizm Ve Benlik Saygisinin Sosyal Medya Bağimliliği Üzerindeki. Ijoess, 2143-2144.
- Freud, S. (1914-1957). On narcissiszm: An introduction. The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud. London: The hogarth Press.
- Jonason, L. B. (2013). The making of Darth Vader: Parent–child care and the Dark Triad. Personality and Individual Differences, 2.
- Kernberg, O. (1975). Borderline Conditions and Pathological Narcissism. New York: Jason Aronson.
- Kohut, H. (1971). The analysis of the self. New York: International Universities Press.
- Mehdizadeh, S. (2010). Self-presentation 2.0: Narcissism and self-esteem on Facebook. Cyberpsychology, Behavior and Social Networking (13), 358-362.
- Niedzviecki, H. (2010). Dikizleme Günlüğü. (G. Gündüç, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
- Pulver, S. (1986). Narcissism: The term and concept, in Essential on papers narcissism. New York : New York University Press.
- Sartre, J. P. (1999). Bulantı. (E. Aklan, Çev.) İstanbul: Roman Yayınları.
- Sunal, G. İ. (2018). Gözetlenen ve gözetleyen bir toplumda, beden ve mahremiyet ilişkisi: Facebook örneği. Akdeniz İletişim Dergisi, , 23-39.
- Winnicott, D. W. (1965). The Maturational Process and the Facilitating Environment. . New York: International Universities Press.
Sosyal medya kesinlikle bizi daha çok kendimize hayran bırakıyor. Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
Çok özel ve bilimsel bir yaklasımla anlatmışsınız. Tebrik ederim