Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Uygulamalı Felsefe
  4. »
  5. Bilişsel Davranışçı Terapide Sokratik Diyaloglar

Bilişsel Davranışçı Terapide Sokratik Diyaloglar

Bilişsel davranışçı terapi, zihinsel yapıları köklü bir şekilde dönüştürerek duygusal bozuklukların ve işlevsiz davranışların kökenine iniyor. Bilişsel yeniden yapılandırma süreci, hastaların kendi düşüncelerini sorgulayıp yeniden şekillendirerek kalıcı bir değişim yaratmalarını sağlıyor.

Metin Yetim II 27 Nisan 2025

Bilişsel yeniden yapılandırma

Bilişsel davranışçı terapinin tüm biçimlerinin ayırt edici özelliği, hastanın değerlendirme sistemlerinin gerçeklik, mantık ve işlevsellik ya da amaca uygunluk açısından incelendiği ve duygusal bir bozukluk ya da işlevsiz davranıştan sorumlu düşünce kalıplarının değiştirildiği “bilişsel yeniden yapılandırma” sürecidir (Stavemann, 2002a; Wilken, 2003).

Hastasının işlevsiz düşünme konseptini tanıma ve değiştirme girişimindeki terapist, bu işlevsizliği hasta için tanınabilir hale getirmek ve duygusal durumunun üzerindeki etkilerini netleştirmek için çeşitli iletişim araçları kullanacaktır. Özellikle bilişsel davranışçı terapistler, farklı soru/sorgulama teknikleri kullanırlar.

  • Israrlı tutumları değiştirme ve yeni bakışaçıları oluşturmak için sorgulama tekniklerini kullanma

Duygusal durum için faydalı olan yeni içgörüler elbette didaktik sunumlar ve açıklamalarla açıkça aktarılabilir veya bilimsel literatür incelenerek edinilebilir. Ancak günlük deneyimler ve özellikle sosyal psikoloji alanında yapılan çeşitli çalışmalar, kendi kendine üretilen içgörülerin çok daha inandırıcı ve dolayısıyla daha etkili, kalıcı ve değişime katkı sağladığını göstermektedir (Mahoney, 1991).

Bilişsel terapistler, hastalarının içgörü kazanmalarına ve kendi inisiyatifleriyle çözümler geliştirmelerine yardımcı olmak için çok çeşitli sorgulama teknikleri kullanırlar.  Böylelikle hastaların kendileri tarafından buldukları yanıtlar aracılığıyla gerekli bilişsel yeniden yapılandırmayı başarmaya çalışırlar.

Sokratik diyaloglar

Sokratik diyaloglar, farklı aşamalardan oluşan ve bildiğini hastaya söylemeyen, sorunsalı hasta ile birlikte sorgulayan, önyargısız ve anlayışlı bir terapist tutumuyla karakterize edilen felsefi konuşma teknikleridir. Terapistin yönlendirdiği “naif” sorular aracılığıyla hastaların hali hazırdaki görüşleri üzerinde düşünmelerini (refleksiyon) sağlamaktır. Böylelikle hastalar;

  • varolan bakış açıları üzerine düşünürler,
  • mevcut çelişkilerin ve eksikliklerin farkına varırlar,
  • bağımsızca alternatif, işlevsel düşünceler geliştirirler ve
  • kendi sorumluluklarıyla ürettikleri alternatif, faydalı yeni düşünme tarzıyla eski işlevsiz  görüşlerini terk ederler.

Bu amaçla, terapistler çeşitli sorgulama ve tartışma tekniklerini kullanırlar (Nelson, 1929; Horster, 1994; Stavemann, 2002a).

Sokratik diyalog, her türlü dogmatik bilgi aktarımından tamamen uzak durmasıyla karakterize edilir: Bilinçli olarak yeni bilgi öğretmekten kaçınır, bunun yerine soru sorma tekniklerini danışanın farkındalık oluşturabileceği yolu göstermek için kullanır.

Sokratik diyaloglar hasta tarafından yapılan mantıksız, çarpıtılmış veya abartılı ifadelere yorumda bulunmaz. Bunun yerine, tüm diyaloğun ilişkili olduğu bir temaya odaklanma ile karakterize edilir. Bu konular, hastanın temel kabulleri veya yaşam hedefleri/tutumları ile ilgilidir. Bunlar genellikle sadece felsefi değerlendirmelerle açıklığa kavuşturulabilir ve sadece öznel gerçeklere, yani sadece kişisel olarak “doğru” sonuçlara ulaşılabilir. Bu nedenle Sokratik diyaloglar, daha ziyade konu odaklı, kronolojik olarak ilerleyen sohbet yürütme tarzı olarak tanımlanır.

Sokratik diyalogların biçimleri

İncelenen konunun niteliğine veya sorulan farklı felsefi sorulara bağlı olarak farklı Sokratik diyalog biçimleri kullanılır ve bunların farklı amaçları ve yapıları aşağıda özetlenmiştir.

Açıklayıcı Sokratik diyaloglar

Açıklayıcı Sokratik diyaloglar, kavramları tanımlamak ve böylece “Bu nedir?” sorusunu yanıtlamak için kullanılır. Danışanın günlük yaşamından belirli bir soruyla başlar ve genellikle regresif soyutlama yardımıyla geliştirilen “işlevsel bir tanımın formüle edilmesi” ile sona erer. Terimlerin “olumsuz” bir şekilde açıklığa kavuşturulmasını amaçlayan keşifsel söylemler, Sokratik “içsel şüpheye düşme durumuna” ulaşıldığında ve araştırılan terimin ya gerçekte var olmadığı, yani gözlemlenebilir olmadığı (“güvenlik” terimi gibi), bir yapı olduğu (“adalet” gibi) ya da anlamlı bir şekilde tanımlanamayacağı (“bir kişinin değeri” gibi) fark edildiğinde sona erer.

Açıklayıcı Sokratik diyalogların yapısı aşağıda gösterilmiştir.

  • 1- Konunun seçimi: Hasta veya terapist, problem analizinden veya diyalogda ortaya çıkan bir konudan bir konu veya soru seçer.
  • 2- “Bu nedir?“: Hastanın ilk tanımlama girişimi.
  • Terapist kendi “Bu nedir?” sorusunu formüle eder. Hasta şimdi ilk tanım denemesini yapmalıdır. Bunu yaparken, örneğin öz değerlendirme ve dış değerlendirme için kriterlerini, kendi normlarını ve kişisel yaşam felsefesini açıklayacaktır.
  • 3- Konunun somutlaştırılması ve günlük yaşamla ilişkilendirilmesi: Terapist, hastadan (2)’de belirtilen iddialarla ilgili günlük örnekler ister ve bunları konuyla bağlantıyı açıklamak için kullanır.
  • 4- Gerekirse, konunun daha fazla somutlaştırılması veya yeniden formüle edilmesi. Eğer soru çok muğlak, genelleştirilmiş ya da açıklığa kavuşturulmaya ihtiyaç duyuyorsa, alt konulara bölünerek ya da eski konu yeniden tanımlanarak daha da belirginleştirilir. Her durumda, (2)’ye geri dönün.
  • 5- Yapılan iddianın çürütülmesi, tartışılması: Terapist, safça sorgulayan, bilgisiz bir kişinin konumundan hastanın modelini anlamaya çalışır. Sorgulama tekniğiyle, hastanın modelindeki veya gerçeklikle olan çelişkileri ortaya çıkararak hastanın iddialarını çürütmeyi amaçlar. Hasta, modelindeki mantıksızlıkları ve çelişkileri fark ederse, model inanılmaz hale gelir ve kafası karışır. Bu da kendilerini yeni bakışaçısına yönelme isteklerini güçlendirir.
  • 6- Alternatif, hedef odaklı bir tanım ve yeterli, çelişkisiz bir model için ortak arayış: Şimdi yeni bir tanım ve araştırma nesnesi hakkındaki bireysel gerçek için ortak arayış somut örnekler temelinde gerçekleşir. Bu, eğilim ve sorgulama teknikleri veya açıklayıcı, gerileyen soyutlama yöntemi yardımıyla yapılır.
  • 7- Diyaloğun sonucu: Hasta, kendi keşfettiği kişisel gerçeği veya içgörüyü kendi bireysel ahlaki yaşam hedefleri, normları ve fikirleri doğrultusunda formüle eder. Bu yeni bakış açısı, uygunsuz duygusal çalkantıları önler.

Normatif Sokratik diyaloglar

Normatif Sokratik diyaloglar, danışanların sosyalizasyon geçmişlerine, temel ahlaki tutumlarına ve (yaşam) hedeflerine göre belirli tutumlarının veya eylemlerinin ahlaki olup olmadığını incelemek için kullanılır. Hastaların somut günlük hayata dayanan sorularının formüle edilmesiyle başlar ve bir kararla sona erer.

Normatif diyalog aşağıdaki şekilde yapılandırılmıştır. “Bunu yapmaya iznim var mı?” süreci aşağıda özetlenmiştir:

  • 1- Konunun seçimi: Hastanın duygusal türbülans olarak atfettiği, alınmış veya alınmak üzere olan bir karar veya eylem seçilir.
  • 2- Sorunun somutlaştırılması ve günlük yaşamla ilişkilendirilmesi: Terapist hastadan analiz edilen konuyla ilgili somut bir örnek ister ve hastadan bunun günlük yaşamla ilgisini açıklamasını ister.
  • 3-Bu karar veya eylemden etkilenen ahlaki-etik değerleri veya normları toplama: Hastanın ilgili bireysel ahlaki-etik değerleri, normları veya yaşam hedefleri toplanır ve “lehte” ve “aleyhte” olarak sıralanır.
  • 4- İlgili ahlaki-etik değerlerin veya normların özetlenmesi ve sınıflandırılması: Toplanan ahlaki-etik değerler ve normlar gerekirse genel terimler halinde özetlenir. Özetlenmiş değerlerin veya standartların ağırlıklarının belirlenmesi için ikili karşılaştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilebilir.
  • 5-Başka değerler veya normlar olup olmadığını araştırın: Başka değerler veya normlar bulunursa (4)’e dönün.
  • 6- Tartma: İlgili değerler ve normlar, bireysel ahlaki ve etik tutum ve danışanın normlar sistemi arka planında birbirleriyle tartılır. İlgisiz karar kriterleri gerekçelendirilir ve ayıklanır.
  • 7- Karar: Tartma işleminin sonucu, planlanan ya da alınan bir kararın ya da eylemin bireysel kriterlere göre ahlaki olup olmadığına dair karardır.

İşlevsel/hedonistik Sokratik diyaloglar

İşlevsel ya da hazcı Sokratik diyaloglar, bir tutum ya da eylemin, öncelikli yaşam hedeflerinin arka planında anlamlı olup olmadığını incelemek için kullanılır. Hazcı diyalog tarzında, incelenmesi gereken husus kısa vadeli (ancak geçici) ve uzun vadeli (kalıcı) hedeflere ulaşma arasındaki farklılaşmadır (Stevamann, 2005a).

İşlevsel veya hazcı Sokratik diyaloglar aşağıdaki gibi yapılandırılmıştır. “Yapmalı mıyım?” süreci aşağıda açıklanmıştır.

  • 1-Karar veya eylem konusunun seçimi: Danışanın duygusal çalkantısını atfettiği, alınmış ya da alınmak üzere olan bir karar ya da eylemin adı verilir.
  • 2-Sorunun somutlaştırılması ve günlük yaşamla bağlantı kurulması:  Terapist hastaya bu konu için somut bir örnek sunar ve günlük yaşamla ilgisini açıklamak için kullanır.
  • 3-Bir kararın veya eylemin olumlu ve olumsuz yönlerinin toplanması: Bir kararın veya eylemin lehinde veya aleyhinde olan nedenler veya olumlu ve olumsuz yönleri toplanır ve sıralanır.
  • 4-Olumlu ve olumsuz yönlerin özetlenmesi ve derecelendirilmesi: Toplanan olumlu ve olumsuz nedenler veya yönler gerekirse genel terimler halinde özetlenir. Bireysel yönlerin derecelendirilmesi ikili karşılaştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilebilir.
  • 5-Başka hususlar olup olmadığını araştırın: Başka nedenler veya hususlar bulunursa, 4. adım tekrarlanır. İlgisiz hususlar gerekçeleriyle birlikte sıralanır.
  • 6-Tartma: Bireysel yaşam hedeflerinin arka planında, bulunan ve özetlenen olumlu ve olumsuz yönler şimdi birbirlerine karşı tartılır.
  • 7-Karar:  Diyalogun sonucu, planlanan veya alınan bir kararın veya eylemin bireysel kriterlere göre uygun olup olmadığını açıklığa kavuşturur.

Sokratik diyalogların avantajları ve dezavantajları

Sokratik yöntem özellikle net, sürdürülebilir bir değişime bilişsel yeniden yapılandırma sağlar (Janis & Feshbach, 1953; Rosen & Wyer, 1972; Linden & Hautzinger, 2005). Terapistler böylelikle artık çürütülmüş olan eski modellerden sorumlu tutulmadıkları ve hastalar “kendi oluşturdukları” yeni görüşlerini daha şiddetli ve temellendirmiş bir şekilde savundukları için özellikle değişime direnci azaltıcı bir etkisi vardır (Walen, Di Guiseppe & Wessler, 1982). Terapistin kendi naif tutumu da hastanın yeni içgörüleri “kendi başarısı” olarak nitelendirmesini sağlarsa bu durum hastanın özgüveni ve öz imajı üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır.

Bununla birlikte en büyük avantajlar kesinlikle kişisel sorumluluğun teşvik edilmesi, bağımsız düşüncenin güçlendirilmesi ve başkaları tarafından manipüle edilebilirliğin azaltılmasıdır (Nelson, 1929; Horster, 1994). Ancak, yöntemin bu avantajları aşağıdaki durumlarda kolayca dezavantaja dönüşebilir:

  • Sokratik diyaloglar zaman kısıtlaması nedeniyle tamamlanamaz ve danışan “Sokratik fikri şüphe halinde”  yalnız bırakılırsa,
  • Terapist henüz yönteme yeterince aşina/hakim değilse veya diyalog tarzlarını karıştırırsa,
  • Terapistin herhangi bir şahsi yönlendirici tavrı varsa ve kendi hedeflerinin peşindeyse,
  • Terapist henüz yaşamın felsefi sorularına ve felsefe yapmaya yeterince aşina değilse (Stavemann, 2002b),
  • Terapist yeni bir çözümün işlevsizliğini fark etmez ve daha sonra bunu değişime direnç şekilde sabitlerse (Mahoney, 1974).

Çoğu psikoterapi yönteminde olduğu gibi, Sokratik diyalog da hastaların kendi düşüncelerini kavrayamadıkları, tanımlayamadıkları ya da yansıtamadıkları, işbirliği yapmaya isteksiz oldukları, düşünce biçimlerini, normlarını ve hedeflerini açıklamak istemedikleri ya da kendi değişimlerini reddettikleri durumlarda gerekli etkiyi gösteremez (Stavemann, 2005b).

İstifade edilen kaynaklar

  • Horster, D. (1994). Das Sokratische Gespräch in Theorie und Praxis. Opladen: Leske + Budrich.
  • Janis, I. L., & Feshbach, S. (1953). Effects of fear-arousing communications. Journal of Abnormal and Social Psychology, 48, 78-92.
  • Linden, M. & Hautzinger, M (Hrsg.). (2005). Verhaltenstherapiemanual (5. Aufl.). Berlin: Springer.
  • Mahoney, M. (1974). Cognition and behavior modification. Cambridge: Ballinger.
  • Mahoney, M. (1991). Human change proceses: The scientific foundations of psychotherapy. Delran: Basic Books.
  • Nelson, L. (1929). Die sokratische Methode (2. Aufl.). Göttingen: Verlag „Öffentliches Leben“.
  • Rosen, M. A. & Wyer, R. S. (1972). Some further evidence for the “Socrates effect” using a subjective probability model of cognitive organization. Journal os Social Psychology, 24, 490-494.
  • Stavemann, H. H. (2002a). Sokratische Gesprächsführung in Therapie und Beratung. Weinheim: Beltz/PVU.
  • Stavemann, H. H. (2002b). Plödoyer für eine “philosophische Wende” in der Kognitiven Verhaltenstherapie. Zeitschrift für Rational-Emotive & Kognitive Verhaltenstherapie, 13(1).
  • Stavemann, H. H. (Hrsg.). (2005a). KVT-Praxis. Strategien und Leitfäden für die Kognitive Verhaltenstherapie. Weinheim: Beltz/PVU.
  • Stavemann, H. H. (2005b). Sokratische Gesprächsführung. In M. Linden & M. Hautzinger (Hrsg.). Verhaltenstherapiemanual (5. Aufl.) (S. 270-277). Berlin: Springer.
  • Walen, S. R., Di Guiseppe, R. & Wessler, R. L. (1982). A practitioner’s guide to rational-emotive therapy. New York: Oxford University Press.
  • Wilken, B. (2003). Methoden der Kognitiven Umstrukturierung. Ein Leitfaden für die psychotherapeutische Praxis (2. Aufl.). Stuttgart: Kohlhammer.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir