Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Uygulamalı Felsefe
  4. »
  5. Takıntılı mıyım? Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu Nedir?

Takıntılı mıyım? Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu Nedir?

Obsesif-kompulsif Kişilik Bozukluğu: Mükemmeliyetçilik, Katı kurallar ve Kontrol

Obsesif-kompulsif (ayrıca: anankastik) kişilik bozukluğu olan kişiler mükemmeliyetçi olma eğilimindedir, belirli kurallar veya davranış dizileri konusunda katı bir şekilde ısrarcıdır ve her şeyi kontrol etme eğilimindedir.

Metin Yetim II 17 Mayıs 2025

Genellikle diğer insanların alışkanlıklarına veya onların kendilerine has özelliklerine uyum sağlamaya isteksizdirler ve kendi alışkanlıklarına tabi olmaları konusunda ısrarcıdırlar. Genellikle şüphe duyguları vardır ve birçok konuda özellikle temkinlidirler. Yüksek beklentileri nedeniyle görevleri ve planları uygulamaya koymakta zorluk çekerler ve hata yapma korkusuyla karar vermekte zorlanırlar. Ayrıca duygularını ifade etmekte zorlanırlar. Bu nedenle başkalarına genellikle soğukkanlı ve rasyonel görünürler.

34 yaşındaki Patrick, ailesindeki iki erkek çocuktan küçüğüdür. Anne ve babası akademik mesleklerde başarılı bir şekilde çalışmaktadır; babası mühendis, annesi ise üniversitede öğretim görevlisidir. Ebeveynleri her zaman oldukça katı ve hayatları son derece iyi planlanmıştı. Bu yüzden evde duvarda asılı olan ve yapılacak tüm işleri içeren günlük ve haftalık programlar vardır. Tatiller bir ya da iki yıl önceden organize edilirdi. Kendinden daha özgüvenli olan ağabeyinden daha değersiz olduğunu düşünen Patrick, her zaman “iyi bir çocuk” olmaya çalışmıştır. Tüm görevlerini titizlikle ve özenle yerine getirir, özellikle titiz ve düzenli davranırdı. Bu şekilde mükemmeliyetçi ebeveynlerini kızdırmamayı başarmıştır. Öfkelendiğinde öfkesini bastırır ve karar verirken yanlış bir şey yapmamak için her zaman ebeveynlerinden tavsiye isterdi.

Patrick şu anda tüm görevlerini son derece titiz ve özenli bir şekilde yerine getirdiği ve tam olarak planlanmış bir günlük rutine sahip olduğu idari bir işte çalışmaktadır. Ancak son birkaç aydır uykusuzluk çekiyor, çok gergin ve aşırı derecede kendinden şüphe duyuyor ve suçluluk hissediyor. Bunun, başkalarıyla daha fazla çalışmak zorunda olduğu yeni bir pozisyona geçmesiyle ilgili olduğu ortaya çıktı. Patrick bir yandan hata yapmaktan çok korktuğunu ve bu nedenle görevleri tamamlayamadığını ve karar veremediğini bildiriyor. Öte yandan, iş arkadaşlarının çalışma şeklini eleştiriyor ve her şeyin daha önce yaptığı şekilde daha iyi olduğuna inanıyor. Yeni iş arkadaşlarına bunu söylediğinde, onlar anlayışsız bir tepki gösterdiler.

Normalliğe geçişler: Obsesif kişilik tarzı (Kuhl & Kazén’e göre)

Obsesif-kompulsif davranışları içeren kişilik tarzında, – obsesif kompulsif kişilik bozukluğuna benzer ancak daha az belirgindir- etkilenen kişiler titiz, itaatkâr ve vicdanlıdır ve mükemmellik için çabalarlar. Dünyaya karşı temelde olumsuz bir bakış açısına sahip olmasalar da yaşamın öncelikle çaba, gayret ve görevlerin yerine getirilmesiyle ilişkili olduğu tutumuna sahiptirler.

Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğunun tipik belirtileri nelerdir?

DSM’ye göre, düzen, mükemmellik ve psikolojik ve kişilerarası kontrol ile alakalı sıkı bir meşguliyetin derin bir modeli vardır. Bu durum esneklik, açık fikirlilik ve verimlilik pahasına gerçekleşir. DSM’ye göre aşağıdaki kriterlerden en az dördünün karşılanması gerekir:

  1. Etkilenen kişiler ayrıntılar, kurallar, listeler, düzen, organizasyon veya planlarla aşırı derecede ilgilenir, böylece faaliyetin temel yönü kaybolur.
  2. Görevlerin yerine getirilmesini engelleyen bir mükemmeliyetçilik sergilerler. Örneğin kendi aşırı katı standartlarını yerine getiremedikleri için bir projeyi tamamlayamazlar.
  3. Kendilerini işe ve üretkenliğe aşırı derecede adarlar ve boş zaman aktivitelerini ve arkadaşlıklarını ihmal ederler. Bunun nedeni bariz bir maddi ihtiyaç değildir.
  4. Ahlak, etik ve değerler konusunda aşırı vicdanlı ve katıdırlar. Bu durum kültürel veya dini yönelimden kaynaklanmamaktadır.
  5. Manevi değeri olmasa bile yıpranmış veya değersiz şeyleri atamazlar.
  6. Tam olarak kendi çalışma tarzlarını benimsemedikleri sürece başkalarına görev devretme veya başkalarıyla işbirliği yapma konusunda isteksizdirler.
  7. Gelecekteki felaketlerden korktukları için para biriktirmeleri gerektiğine inandıklarından kendilerine ve başkalarına karşı cimridirler.
  8. İnatçı ve kendi fikirleri veya değerleri konusunda katı bir şekilde ısrarcıdırlar.

ICD-10, DSM ile benzer özellikleri listelemektedir.

Obsesif kompulsif bozukluktan farklılaşma

Obsesif-kompulsif bozukluk (rahatsızlık veren düşünceler ve tekraralyan zorlayıcı davranış kalıpları) genellikle yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkar ve etkilenen kişiler için önemli acılara neden olurken obsesif-kompulsif kişilik bozukluğunun belirtileri daha derindir ve genellikle çocukluktan veya ergenlikten beri vardır. Buna ek olarak etkilenen kişiler genellikle tipik davranış özelliklerini “rahatsızlık verici” olarak görmezler.

Obsesif-kompulsif bozukluk durumunda, belirli düşünceler ve eylemler etkilenen kişilere tam anlamıyla dayatılır. Örneğin ellerini tekrar tekrar yıkamak veya belirli sayı dizilerini ezberlemek “zorundadırlar”. Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğunda durum böyle değildir.

Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu ne kadar yaygındır?

Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğunun görülme sıklığı nüfusun yaklaşık yüzde iki ila beşidir. Erkekler kadınlardan iki kat daha fazla etkilenmektedir. Etkilenenler sıklıkla depresyondan da musdariptir. Birden fazla obsesif-kompulsif bozukluklar aynı anda da ortaya çıkabilirler ancak bu iki bozukluğun ortak bir nedeni olması şart değildir.

Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğunun olası nedenleri nelerdir?

Bu bozukluğun da biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığı düşünülmektedir.

Psikanalitik görüşe göre bu kişiler temizlik konusunda çok katı ve cezalandırıcı bir eğitim almış ve bunun sonucunda son derece katı bir “süperego” (vicdan) geliştirmişlerdir. Bu nedenle çok yüksek temizlik ve düzen standartları ve aynı zamanda güçlü bir engelleme geliştirmişlerdir. Ayrıca etkilenenlerin çocukken ebeveynleriyle kontrol için savaştıkları varsayılmaktadır. Bastırmaya çalıştıkları agresif dürtüler geliştirmişlerdir. Bunu çok kontrollü bir şekilde davranarak ve kurallara ve alışkanlıklara sıkı sıkıya bağlı kalarak yaparlar. Ancak bu varsayımlar bugüne kadar bilimsel bulgularla neredeyse hiç doğrulanmamıştır.

Bilişsel davranışçı terapi perspektifinden bakıldığında, belirli düşünce süreçleri bozukluğun sürdürülmesinde rol oynamaktadır. Örneğin etkilenen kişiler genellikle siyah ve beyaz kategorilerinde düşünür ve hata yaptıklarında abartılı olumsuz sonuçlardan korkarlar. Bu da onların katı ve sert, mükemmeliyetçi ama aynı zamanda çok tereddütlü davranmalarına yol açar.

Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğunun tedavisi

  • Psikoterapötik yaklaşımlar

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu olan kişiler de özellikle başka ruhsal bozukluklardan (genellikle anksiyete bozuklukları veya depresyon) musdariplerse psikoterapiye başlarlar. Terapiyi başarıyla tamamlamak için genellikle yüksek düzeyde motivasyona sahiptirler ve bu nedenle terapi sürecindeki zorluklar karşısında bile sebat etmeye hazırdırlar. Bu nedenle uzun süreli terapilerde genellikle önemli iyileşmeler elde edilebilir.

Terapi, çalışkanlık ve vicdanlılık gibi temel kişilik özelliklerini değiştirmekten ziyade, bazı durumlarda etkilenenler için de yararlı olabilir. Bunun yerine, hastalar sorunlarla ve çatışmalarla daha iyi başa çıkmayı öğrenirler ve yeni yaklaşımlar deneyimlerler. Yeni deneyimler yaşamaları ve eğlenceli şeylerin hayatlarına girmesine izin vermeleri teşvik edilir.

Bilişsel davranış terapisi, obsesif-kompulsif bozukluk için en etkili terapi şekli olarak kabul edilirken, farklı terapötik yaklaşımlar obsesif kompulsif kişilik bozukluğu için faydalı olabilir.

Psikoterapide olası sorunlar ve çözümler

Terapideki olası zorluklardan biri, hastaların önceki tutum veya davranışlarına sıkı sıkıya bağlı kalmalarıdır. Bu nedenle değişime izin vermek ve hayatlarının bazı alanlarını yeniden düzenlemek için motivasyonlarını teşvik etmek önemlidir. Hastaların açıklamalarının ayrıntılarında kaybolduğu da olur. Bu durumlarda, terapist görüşmeye aktif olarak müdahale etmeli ve görüşmenin güncel konular ve sorunlarla ilgili olması gerektiğini tekrar tekrar vurgulamalıdır.

Psikanalitik ve derinlik psikolojisi temelli terapi

Temel olarak bu bozukluk için uzun süreli terapinin uygun olduğu düşünülmektedir. Terapi açıkça yapılandırılmalı ve şu andaki sorunlarla ilgili olmalıdır. Terapist, hastayı sorunlu davranışları ve bunların sonuçları hakkında kademeli ve dikkatli bir şekilde bilgilendirmelidir.

Terapi sırasında amaç, hastaların güvensizliklerinin üstesinden gelmeleri, risk almaya daha istekli olmaları ve yaşam koşullarını değiştirme cesaretine sahip olmalarıdır. Buna ek olarak, etkilenenlerin ebeveynlerinden benimsedikleri ve içselleştirdikleri aşırı katı normlar sorgulanabilir. Hastalar kompulsif davranışlarının ardındaki duygulara kademeli olarak daha fazla erişim sağlamalı ve bu duyguları kabul etmelidir. Amaç aynı zamanda düşünce ve duyguları hakkında daha açık konuşmalarını sağlamaktır.

  • Bilişsel davranışçı terapi

Hastaların rasyonel, organize bir yaklaşıma olan ihtiyacını karşılamak için, açıkça yapılandırılmış bir terapi ve daha objektif bir yaklaşımın mantıklı olduğu düşünülmektedir. Örneğin bireysel seansların gidişatı önceden belirlenir ve hastaların seanslar arasında ev ödevlerini tamamlamaları beklenir.

Terapinin önemli hedefleri, hastanın mükemmeliyetçiliğini, siyah-beyaz düşünce tarzını, kararsızlığını ve tereddütlerini incelemek ve kademeli olarak değiştirmektir. Amaç, sorunlarla başa çıkarken katı düşünce ve davranışları daha esnek, hedef odaklı düşünce ve davranışlarla değiştirmektir. Hastaların duygularına ilişkin farkındalıklarını artırmak ve eylemlerini duygularıyla daha uyumlu hale getirmelerini sağlamak için de çalışmalar yapılır.

  • Grup terapisi

Grup terapisi de hastalar için faydalı olabilir. Burada, günlük yaşamdaki önceki fikir ve davranışlarının yanı sıra kendileri ve diğer insanlar hakkındaki fikirlerini sorgulamaya teşvik edilirler. Aynı zamanda, yeni düşünce ve davranış biçimlerini deneme imkanı bulurlar.

  • Psikotropik ilaçlarla terapi

Psikotropik ilaçların obsesif kompulsif kişilik bozukluğunun tedavisinde genellikle yararlı olduğu düşünülmez. Yalnızca depresyon veya anksiyete bozukluğu gibi başka bir ruhsal bozukluk aynı anda mevcutsa kullanılırlar. Ancak, psikiyatristin uygun gördüğü durumlarda, hastayı rahtlatmak ve kompulsif tekrarlayan davranışları kontrol edilebilir hale getirmek için ilaç tedavisi ve psikoterapi tedavisi birlikte uygulanır.

İstifade Edilen Kaynaklar

  • DIMDI (2013). Internationale statistische Klassifikation der Krankheiten und verwandter Gesundheitsprobleme, 10. Revision (ICD-10). German Modification. Version 2013
  • Fiedler P. (2007). Persönlichkeitsstörungen (6. Auflage). Beltz Verlag, Weinheim, Basel.
  • Fiedler, P. (2003). Kapitel 12: Persönlichkeitsstörungen. In. Reinecker H. (Hrsg.). Lehrbuch der Klinischen Psychologie und Psychotherapie (4. Auflage). Hogrefe-Verlag, Göttingen.
  • Barnow, S. (2008). Persönlichkeitsstörungen: Ursachen und Behandlung. Mit fünf Fallbeispielen. Verlag Hans Huber, Bern.
  • Sachse, R. (2004). Persönlichkeitsstörungen. Leitfaden für die Psychologische Psychotherapie. Hogrefe-Verlag, Göttingen.
  • Comer, R. J. (2008). Klinische Psychologie (6. Auflage). Kapitel 16: Persönlichkeitsstörungen. Spektrum Akademischer Verlag, Heidelberg.
  • Kuhl, J. & Kazén, M. (1997). Das Persönlichkeits-Stil- und-Störungs-Inventar (PSSI). Manual, Hogrefe-Verlag, Göttingen.

 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir