Hemen hemen her spor dalında organizasyonlar iki farklı cinsiyet kategorisi altında gerçekleşir : kadın ve erkek.
Bu takım sporlarında da aynıdır bireysel sporlarda da aynıdır. Fakat bu ayırma, feminizm
başlığı altında birçok tartışmaya yol açmıştır. Bu ayırmayı iki farklı yönden ele alabiliriz. Bunlar hem farklı cinsiyetlerin bir arada ayrım içermeden spor dallarında mücadele vermesi, diğeri de trans olan sporcuların istedikleri kategori altında yer alabilmesi. Bu yazıda trans sporcuların bu kategorilerde nerede yer aldıklarını ve bunun feminizm altında nasıl karşılandığını ele alacağız.
Trans Sporcu Örnekleri
Laurel Hubbard
Bu argümanı çeşitlendirebilmek için olumlu ve olumsuz sonuçlanan örnekler ele almalıyız. Öncelikle en çok ses getiren trans sporculardan biri olan Laurel Hubbard’dan bahsedebiliriz. Kendisi Olimpiyat Oyunları’nın ilk trans kadın sporcusu. Spor kariyerine erkek olarak başlayan Hubbard, 30’lu yaşlarında cinsiyet değiştirdikten sonra 2020 Tokyo olimpiyatlarında halter dalında kadınlar kategorisinde yer aldı. Bu olaya olimpiyat komitesi; Laurel Hubbard’ın bir kadın olarak federasyonun kurallarına göre yarıştığını, cesaret ve azminin takdir edilmesi gerektiğini açıklayarak destek verdi (1). Fakat bu karar, önceden erkek olan birinin fiziksel avantajının olup olmadığına dair birçok etik tartışmaya yol açtı. Buna karşın başka bir spor dalında örnek olarak da uluslararası rugby federasyonu, geçtiğimiz yıl trans sporcuları yarış dışı bırakmaya karar vermişti. Bu kararı desteklemek amacıyla bilimsel çalışmalara dayanarak erkeklerin fiziksel olarak doğuştan kadınlara göre yüzde 30 avantajlı olduğunu söylemişti.
Fallon Fox
Bir başka verilmesi gereken önemli örnek de MMA’den, yani Karma Dövüş Sanatları spor dalından geliyor. Tamamen fiziksel güce bağlı olan bu sporda, trans sporcuların yer alması da birçok tartışmaya yol açtı. Bu konuda örnek sayısı zaten az olduğu için, trans olduğu bilinen ilk kadın dövüşçü Fallon Fox’un hikayesi bu tartışmaların başında geliyor (2). Erkek olarak doğan ve sonra cinsiyetini değiştiren sporcu, kadınlar kategorisinde yer almak için Florida dövüş federasyonunun onayını da almasına rağmen yaşananlar büyük tartışmalara yol açtı. Sadece 4 kez dövüşen ve hepsini de nakavtla kazanan sporcu, son mağlup ettiği kişinin kafatasında da çatlak olmasından sonra birçok kişinin hedef noktası durumuna geldi (3). Mağlup olan kişi daha önce birçok kadınla dövüştüğünü, fakat böyle bir güç hissetmediğini dile getirdi. Başka kadın dövüşçülerin bazıları bu sporda farklılıkların olmayacağını düşünüp trans kadınlarla dövüşebileceğini dile getirirken, bazıları da sağlık endişelerinden dolayı böyle bir teklif gelse kabul etmeyeceğini açıkladı. Sonuç olarak bu tartışmalardan sonra birçok organizasyon, Fallon Fox gibi örneklere yer veremeyeceğini açıkladı ve bu dövüş, Fox’un son müsabakası oldu.
Örneklerin Feminist Bakış Açısıyla Ele Alınımı
Bu örnekler karşılıklı olarak birçok görüş ayrılığına sebebiyet verdi. Fakat bu olayları bir de feminizm çatısı altında değerlendirmek gerekir. Modern feminizmde yani dördüncü dalga feminizm ve sonrasında sosyal medya üzerinden bunun gibi birçok olaya yorumlama daha da kolaylaştı. Feminizmin hedeflerinden biri de olan cinsiyetsizleşme planını da ele alırsak takım ve bireysel sporlardaki kurallar, buradaki görüşlerle ters düştüğünü söyleyebiliriz. Bu sporcuların özgürlükleri bazı spor komiteleri
tarafından onay alsa da, birçok spor dalında da izin verilmediği ortada. Bu sebeplerle feminizmdeki eşitlik ilkesine ters düşen kararlar alındığını görüyoruz. Bununla da beraber çokça kez karşımıza çıkan eşitlik ve adalet kavgası tekrardan gündeme geliyor.
Bazıları tarafından kilo farkının bile adaletsizliğe yol açtığından dolayı sikletlere ayrılan sporların olduğu argümanıyla beraber bilimsel araştırmalarla beraber fiziksel farklılıkların olabileceği desteklenirken, bazıları tarafından da isteyen genel kurallara uygunluk sağladığı sürece istediği kategori altında mücadele verebileceği görüşü savunulmakta.
Bu konunun ataerkillik açısından da kritik bir konu olduğunu pek düşünmüyorum. Fakat çifte standartlık bakımından eksiklik olduğu söylenebilir. Çünkü tartışma konusuna yol açan konular önceden erkek olup cinsiyet değişikliği yapan trans kadın sporcular olmaktadır. Trans erkek sporcu örneğinin pek olmadığı gerçeğiyle de beraber böyle bir tartışmanın yer almadığını belirtmek gerekir. Bu konuya kişisel yorumlarımı da katacak olursam, gerçekten çok kapsamlı bir konu olduğunu ve bir
tarafın görüşünü savunmanın zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü kapsamlı düşünürsek, takımlı ve bireysel olarak yüze yakın sporun olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bir mantık çerçevesinde ilerletilir ve üzerine iyi düşünülmüş bir düzenleme gelirse iki farklı yöndeki düşünceyi de ortak noktaya çekecek bir değişim olabilir. Yani sonuç olarak da herkesin gönlünün olacağı bir düzenleme getirilebilir.
Sonuç
Trans sporculara yapılması gereken farkındalık yıllar geçtikçe artmıştır ve bu kişilerin sosyal ve profesyonel hayata atılmasıyla gelen birtakım tartışmalar doğuran gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmeler günümüzdeki düzeni değiştirebilecek yaptırımlara yol açmıştır ve iki yönlü düşünceler doğurmuştur. Günümüzdeki noktaya bakacak olursak yeni feminizm dalgaları ve gelişmekte olan toplumlarla beraber bu tartışmalar ileride daha da kritik bir noktaya gelebilecektir. Bunları da göz önünde bulundurarak profesyonel hayat üzerinde örneğini verdiğim spor dallarında gelebilecek bir düzenleme hem insanlık tarihi adına hem de feminizm adına büyük bir ilerleme olabilir.
Kerem AKBİLEK
Kaynakça
(1) . https://tr.euronews.com/2021/08/01/tokyo-olimpiyatlar-nda-ilk-trans-kad-n-sporcu-haks-z-
rekabet-ustunlugu-mu
(2) . https://en.wikipedia.org/wiki/Fallon_Fox
(3). https://www.sportskeeda.com/mma/news-when-transgender-fighter-fallon-fox-broke-
opponent-s-skull-mma-fight