Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Uygulamalı Felsefe
  4. »
  5. Pasif İzleyciden Aktif İzleyciye: Kullanımlar ve Doyumlar Paradigması

Pasif İzleyciden Aktif İzleyciye: Kullanımlar ve Doyumlar Paradigması

Pasif izleyici ne demek, ilk önce buna bir cevap verelim. Pasif izleyci şu demek: Mesela evdeki dört çocuk çizgifilm izlerken evin hanımı bir yandan el işini örüp bir yandan da maça göz atar ki bu gibi durumlara maruz kalan izleyici pasif izleyicidir. Pasif izleyci soru sormaz, bir amaç ile izlemez. Edilgen insan gibi.

Edilgen insan da günlük hayatta oldukça fazla kullanılmakta olan kelimeler arasında yer almaktadır. Türk Dil Kurumuna göre edilgen insan, yapılan bir işten etkilenen kişiyi ifade etmek için kullanılmaktadır. Edilgen insan aynı zamanda pasif olarak da ifade edilebilir.

Son yıldaki literatürde şiddetli bir  çekişmenin olduğu  görülmektedir. Bir tarafta  bireyci, etkilenmeye  kapalı, rasyonel ve seçici olan aktif izleyici bulunmaktadır. Diğer tarafta  kolay  kandırılabilen,  amaçsız  ve  savunmasız  pasif izleyici  vardır. Karşıt  görüşlerdeki medya teorisyenleri  kendi algıladıkları sosyal gerçekliği  savunmuşlardır.

Aktif izleyci, edilgen olmayan bilinçli izleyen kitledir. Aktif izleyici yaklaşımına göre izleyiciler, maruz kaldıkları mesajların pasif  alıcıları  değil, aksine  bu mesajları anlamlandırmada  aktiflerdir (hem bilişsel hem de duygusal  olarak)  belirtmektedir. Bu aktif  ilginliğin birbiriyle  ilişkili çeşitli  boyutları algı,  anlama,  yorumlama,  değerlendirme  ve  tepki verme  olarak  sıralanabilir.

Aktif  izleyici  yaklaşımı, iletilen  metnin anlamının önceden sabitlenerek tüm izleyiciler tarafından aynı şekilde anlaşılacağı düşüncesini reddetmektedir çünkü anlam, izleyici ve belirli bir bağlam içerisinde gelen metinler arasındaki müzakerenin sonucunda ortaya  çıkan  bir  üründür.  İzleyiciler  medyayı  kendi  amaçları  için kullanmaktadır.

Aktif izleyicilik kavramının yaratıcısı ise Sosyal Psikolog Raymond Bauer.  İzleyici  bağımsızlığını  ilan  eden  makalesiyle  Bauer, kullanımlar ve doyumlar alanında yapılan çalışmalarda en fazla alıntı yapılan bilim insanı oldu. Bauer’in bu öncü makalesi, alıcı (receiver) odaklı  araştırma  yaklaşımlarına yönelik bir  paradigma  kaymasında öncü biri oldu.

“Aktif İzleyici Teorisi, medya zleyicilerinin yalnızca pasif olarak bilgi almadıklarını, kişisel ve sosyal bağlam içinde mesajı anlamlandırmaya aktif olarak, genellikle de bilinçsizce dahil olduklarını savunur. Bu nedenle, bir medya mesajının kodunun çözülmesi, aile geçmişi, inançlar, değerler, kültür, ilgi alanları, eğitim ve deneyimler gibi şeylerden etkilenebilir. Bir mesajın kodunun çözülmesi, bir kişinin bir mesajı ne kadar etkili bir şekilde alabildiği ve anlayabildiği anlamına gelir.” Özellikle kitle ileitşim araçlarının kullanılmasıyla ilişkilendirilir. Ve Stuart Hall’ün Kodlama ve Kod Çözümü Modelinin bir koludur.

Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı bağlamında aktif izleyici kavramı çok kritik bir role sahiptir. Bu yaklaşımı benimseyen teorisyenler, aktif izleyicinin  kullanımlar  ve  doyumlar  yaklaşımının  temel  prensibi olduğunu ve kitle iletişim araştırmaları için çok önemli bir kavram olduğunu  belirtmektedirler.

Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı, kullanıcıların kitle iletişim araçlarından nasıl yararlandığını ve ne şekilde doyum elde ettiklerini açıklamaktadır. Kullanıcılar, kitle iletişim araçlarından aldıkları bilgiler arasında kendi gereksinimlerini karşılamak amacıyla bazılarını seçer, alır ve kullanırlar.

Yakınsamanın önemli sonuçlarından biri, televizyona ait uylaşımların internet mecrasına taşınması, özellikle Netflix gibi platformlarda izleyici ve kullanıcı konumlarının iç içe geçtiği pratiklerin ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda çoklu medya ortamlarının izleyici alışkanlıklarını değiştiren dolaylı etkilerinden de söz etmek gerekir. Diğer medya ortamlarında kazanılan deneyimlerden ve hazlardan bağımsız televizyon izleyicisini hayal etmek giderek güçleşmektedir. Yakınsamayla ortaya çıkan izleyicilik, haz ve deneyimlerinin giderek bireyselleştiğini de vurgulamak gerekir. Bununla kast edilen kişiye özel program listelerinin oluşturulabilmesi ve dijital yayıncılığın kişinin izlediklerinden yola çıkarak önerilerde bulunabilmesi olduğu kadar, izleyicinin ulus-aile-tüketici üçlemesi dışında kişisel beğenilerle kurulan bir ağa, sanal bir kolektiviteye de dönüşebilmiş olmasıdır. Bu kolektivitenin nasıl tarif edildiği sorusu ise izleyici araştırmaları açısından oldukça vaat edici bir alan açmaktadır.

Türkiye bağlamında düşünüldüğünde, izleyici çalışmalarının verimli bir alan olduğu söylenebilir. Yukarıda bütün sorularla birlikte Türkiyede izleyici büyük ölçüde tarihsel, kültürel, yerel ve uluslararası düzeylerde araştırılmayı bekleyen bir muğlaklıktır. Yeni ve güncel araştırma konuları sıralanacak olursa uzun ve ilginç bir liste ortaya çıkar. Yerel kimlikler ve yerel televizyon izleyiciliği, Kürtçe ve başka dillerde yayın yapan kanalların, izleyicilerin kültürel kimliği açısından ne anlam ifade ettiği, televizyon izleyiciliğini internet mecrası üzerinden gerçekleştirme süreci, kurumsal ve aile içi denetim bağlamında çocuk izleyiciler, dijital platformlarda izleyici alışkanları ve benzeri çalışma önerilerini çeşitlendirmek mümkündür.

İzleyici araştırmaları özellikle Türkiye bağlamı düşünüldüğünde vaat edici bir çalışma alanı olarak daha fazla sayıda araştırmacının ilgisini beklemektedir.  Bireylerin internet gibi yeni medya teknolojilerini kullanım ve doyum biçimleri, gazete ve televizyon gibi daha eski medya teknolojilerinden farklılıklar göstermektedir.

Blumler ve Katz’ın 1970’li yılların başında kullanımlar ve  doyumlar üzerine yaptıkları  çalışmalar doğal olarak  o dönemin medya teknolojileriyle sınırlı kalmıştır. İnternet öncesi medya teknolojilerinde günümüzdeki  kadar  etkileşim  ve  kullanıcı üretkenliğinden söz etmek mümkün değildir. İzleyicilerin medya içeriğinin sadece pasif alıcısı olmadığı tam tersine aktif  oldukları yönündeki keşifleri, bulgularının ne kadar önemli olduğunu  göstermektedir. Ayrıca kullanımlar ve doyumlar üzerine yapılmış  ilk  araştırmalar, gelecekte medya  teknolojilerinin gelişerek üretim olanaklarını arttıracağı, dolayısıyla kullanıcıların daha aktif ve etkileşimli hale geleceğini öngörmüştür.

Ekran karşısına geçtigimizde aktif izleyici olmaya çalışmalı, niçin ve neye göre izledigimizi kendimiz bilmeliyiz. Pasif izleyici kitlesi gibi ne maksat ve niyet ile izledigimizi bilmeyen toplum olmamalıyız.

Yazan: Nazik Ovezova

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir