Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Uygulamalı Felsefe
  4. »
  5. Ah, O Zamanlar!

Ah, O Zamanlar!

Ah, O Zamanlar!
Sac sobadan kuzinelere geçtiğimizde,
Ekmeklerimizin yavan olduğunu bilmezdik.
Gevreyen ekmeğin kokusu yayıldığında,
Herkesi nasıl da doyurduğunu bilemezdik.
Ah, o zamanlar!
Herşeyi ellerimizle kardeş payı böler,
Hiçbir şeyi bir şeyle dilimlemezdik.
Gözlerimizde sıcak gülümsemeler olur,
Yine de “Acep ne alâka!” diye işkillenmezdik.
Ne dürbün olurdu ne çelik çatkılı kapılar,
Ne de kilit bulunurdu cümle duvarlarının ardında.
—-
Ah, o zamanlar!
Kız kaçırırlardı abiler, babalarına inat, “Artık dayanamıyorum İsmail, kaçır beni!” diyerek ağlayan kızları.
Zülfü Teyze’nin Ermeni, Memmed Emmi’nin Kürt, Cemil’in Kübalı olduğunu,
Bir kere bile duymadım, Hacı Rüşan’ın “Neden oruç tutmuyorsunuz?” diye sorduğunu.
—-
Ah, o zamanlar!
Ne zaman halama gitsem ceplerim iğde üzüm dolardı,
Belki de halam üzüm iğde doldursun diye giderdim.
Kimse kimi sevdiğini belli etmez, adını dile düşürmezdi,
Ebem “Oğlum, sevdiğinin adını sevdiğine deme!” derdi.
—-
Ah, o zamanlar!
Kalp tutmaca oyununu icat etmişti Ebe Ayşe,
Kalbini sıkıca tutuyor, sonra köydeki kızların adını söylüyorsun sırayla hece hece,
Düşün şimdi: Kalbini tutuyor ve ismini tekrar ediyor.
Sonra da “Çarpma kalbim!” diyorsun.
—-
Ah, o zamanlar!
Başka zamanlardı, ekmegimiz katıksız olmaz,
En azından okulda Marshall yardımı sıvı yağ konurdu.
Kesme çiçekler yoktu o zamanlar ya da biz bilmezdik,
Kır çiçekleri koyardı pınar başlarına gençler,
Esvap yuyan kızlar hangi çiçeği alacaklarını bilirlerdi.
Böcekler öldürülmez, “Allah yaratmış, bir sebebi var!” denirdi.
Bahçeler cıscıvlak edilmezdi, “Kurdun kuşun hakkı” gözetilirdi.
—-
Ah, o zamanlar!
İnsanlar birbirini ne çok severdi,
Yarenlikler, bacılıklar, tutma abilik, kan kardeşlikleri vardı.
Buğday verip üzüm alırdık.
Pencereli naylon ayakkabının borcu bazen gelecek harmana kalırdı.
—-
Vah, şimdiki zamanlar!
Satarsın da bir canı alanı bulunmaz,
Hiç kimse bakmaz, dönüp de yüzüne bakmaz bir canın.
—-
Yazan: Kemal YILMAZ

İlgili Yazılar

1 Yorum

  1. Bilal Karaaslan - -

    Kemal Hocam geçmişimizi bu kadar yalın ve güzel anlattığınız için çok teşekkür ederim. Bazen hangi koşullardan buralara geldiğimiz unutuyoruz galiba. Aslında bir an önce bu günkü koşullara gelmeyi düşündüğümüz o günleri özlemle anımsayacağımızı hiç düşünmezdik,ama şimdi gerçekten o günleri düşüyoruz,bu nedenle tekrar reşekkür ediyorum size.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir