Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Featured
  4. »
  5. Az Çoktur: Minimalist Yaşam Felsefesi

Az Çoktur: Minimalist Yaşam Felsefesi

“Sahip olduğun şeyler, gün gelir sana sahip olur!”

(Dövüş Kulübü/1999)

Minimalizm, sadeliğin verdiği çokluk duygusu ile hareket etmektir. Eşyalarınız, zamanınız ve enerjinizle ilgili bir farkındalık ve niyet uygulamasıdır. Temelinde ise minimalizm bir zihin değişimini öğütler ve az ile çokun dengesini talep eder. Son yıllarda zirve yapmış olan tüketim toplumundan uzak, bireylere huzurlu bir yaşam vadeder.

Minimalizmin Tarihsel Gelişimi

Türkçeye “sadeleşmek” olarak geçen minimalizm, köken olarak Fransızca “minimum” sözcüğünden türemiştir. Tarihte çok uzak dönemlere dayanan minimalizm çeşitli kültür, gelenek ve dinlerde her zaman var olmuştur. İslamiyet, Hristiyanlık, Budizm gibi çeşitli din veya inançların en büyük temsilcilerinin sade bir hayat yaşadıkları ve herkese bunu tavsiye ettikleri bilinmektedir.

Antik Yunan’a baktığımızda da yine minimalist öğretilerin dillendirildiğine tanık oluruz. Örneğin Diyojen erdemli bir insanın sade bir hayatı olması gerektiğini vurgulamaktadır. Descartes ise “Karmaşık şeylerin güzel olduğunu düşünmek insanların ortak yanlışıdır” söylemiyle minimalist anlayışa dikkat çekmektedir. Platon’a göre “Önemli olan, hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.” Minimalist akım için Hegel de “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır” tanımını getirmiştir.

1960’lı yıllarda sanat alanında çıktığı bilinen minimalizm, ilerleyen yıllarda sadece sanatla kalmamış felsefe, moda, müzik gibi birçok alanda yerleşmeye başlamıştır. Çeşitli alanlarda minimalizm akımının başlıca örnekleri, temsilcileri ve eserleri şu şekilde verilebilir [1]:

1- Minimalist Sinemacılar ve Filmleri

  • Nuri Bilge Ceylan: Bir Zamanlar Anadolu’da, Mayıs Sıkıntısı, Kış Uykusu, Üç Maymun, Ahlat Ağacı
  • Andrey Tarkovski: Ivan’ın Çocukluğu, Andrey Rublev, Silindir ve Keman, Solaris, Stalker, Bugün Kimse İşten Çıkarılmayacak
  • Robert Bresson: Rastgele Balthazar, Bir İdam Mahkûmu Kaçtı, Jean Darc’ın Davası, Bir Taşra Papazının Günlüğü

2- Minimalist Heykeltıraşlar ve Ressamlar

  • Richard Serra: Bramme for the Ruhr-District ve Giuditta ed Olofome Heykeli
  • Carl Andre: Secret His ve Three Sachem Heykeli
  • Robert Morris: Lead and Felt Heykeli ve Philadelphia Labirenti

3- Minimalist Müzisyenler ve Albümleri

  • Olivier Messaien: Pour La Fin Du Temps ve Des Canyon Aux Etoiles
  • Yann Tiersen: Comptine D’un Autre ete L’apres Midi ve Porz Goret

 

Minimalist Sanat, Tasarım ve Müzik

Minimalist sanat, geometri, çizgi ve renk gibi şeylere odaklanır. Görsel sanatlarda resimsel soyutlamanın biçime ve duyguya verdiği aşırı öneme bir karşıt tepki olarak nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekmek amacıyla uygulanmaya başlamıştır. Sanatçılar şekilleri tekrar eder ve dikey renk bloklarından oluşan resimler üretir. Minimalizmde birçok eser son derece basittir, görüntüyü boyamak için gereken en az sayıda çizgiye veya biçime kadar düşürülür. Minimalizmde ilk eserler tek renkli (monokromatik), tek renkle ve ilgili renk tonlarıyla (siyah, gri ve beyaz gibi) sınırlıdır. Minimalist bir tabloyu tanımlamanın başka bir yolu, renk alanları arasında sert kenarlı, kesin kenarlıklar aramaktır. Gölgelendirme veya ince geçişler bulunmaz [2].

Müzikte ise minimalizm biçimciliğe tepki olarak çıkmış, müzikteki duygusal sterilliği, entelektüel karmaşıklığı ve diğer biçimleri ortadan kaldırma amacı gütmüştür. Gereksiz detaylardan ve süslemelerden kaçınan ve genellikle elektronik müzik aletine dayanan minimalist müzik, bir süre, basit akorsal kalıpların tekrarıyla ve ritim, melodi ve armoni karmaşasının kasıtlı azaltmasıyla oluşur. Minimalist müzikte çizgisel gelişim, motif, ton ve makam gibi geleneksel unsurlardan kaçınılarak tekrarın kullanımıyla kompozisyona yapı ve uyum kazandırılır [3].

Minimalist Bir Yaşam Felsefesi ve Zihin

Temel olarak minimalist bir yaşam felsefesi bizlere hayatın sade ve faydacı yönünün farkında olma, tüketmenin veya satın almanın tuzaklarına düşmeme yönünde telkinlerde bulunur. Nitekim mutluluk, günümüzde metalara bağlanmış durumdadır ve insanlar mutluluğu yakalamak için şeylere ihtiyaç duyarlar. Bunun sebebini sanayinin hızla ilerlemesi ve arzın talebi aşmasında aramak manidardır. Örneğin, tüketim kültürünün en büyük destekleyicisi olan reklamlar en başta tüketimin üretimi yakalamasını amaçlar. Neuromarketing veya yapay zekâ teknolojileri, daha siz farkında değilken, sizin neyi arzuladığınızı öğrenir, bunun altında yatan dürtüyü sorgular ve ihtiyacınız olmayan şeyleri almaya teşvik eder. Bunun tam karşısında konumlanan minimalizm ise daha sade, özgür ve sağlıklı bir hayat tarzını içerir. Kısaca minimalizm;

  • doyumsuzluğumuzu ve tatminsizliğimizi ortadan kaldırmamıza,
  • zamanımızı yeniden şekillendirmemize,
  • anda yaşamamıza,
  • tutkularımızın peşinden gitmemize,
  • yaşam amacımızı keşfetmemize,
  • gerçek özgürlüğü deneyimlememize,
  • daha fazla üretmemize ve daha az tüketmemize,
  • sağlığımıza odaklanmamıza,
  • birey olarak gelişmemize ve kendimize yatırım yapmamıza,
  • eşyaların yükünden kurtulmamıza yardımcı olur [4].

Minimalist bir yaşam felsefesinin belirli net kuralları yoktur ancak fiziksel, zihinsel ve sanal olarak sadeleşmekten ileri gelmektedir. Herkes kendi tarzı ve zevkine göre farklı şekillerde sadeleşebilir. Kullanım alanları artıkça da pratikleri çeşitlenen bir hareket olarak, bireysel ve toplumsal olarak belli noktalarda temellenir. Öte yandan, minimalizm eşyayı değil deneyimi ön plana çıkarmak ister ve farkındalığı ve sorgulamayı savunur. Hatta sadeleşmenin ilk aşamasını da farkında olup sorgulamaktan geçtiğini öne sürmektedir [5].

Minimalizmin bir diğer aşaması zihinsel süreçlerden oluşur. Örneğin gerektiğinde “hayır” diyebilmek de sadeliğin bir adımıdır. Her şeye “evet” demenin yükü bize zamanla ağır gelecektir oysaki bazen hayır diyebilmek hafiflemenin de bir yoludur. Başka bir şekilde de zihinsel minimalizm, geçmişte bize sıkıntı veren sorunların hesabını yaptıktan sonra her yeni günün bir başlangıç olduğunun farkında olmaktır. Bunun için affedici olmak, beyni olumsuz düşünce ve kaygılardan arındırmak, anda kalmak veya olumlu hayaller kurmak bunun önemli aşamalarıdır.

Dijital Minimalizm

Dijital teknolojilerle çevrili olduğumuz bu zamanda minimalizmin önemli bir yolu dijital olarak da sadeleşmekten geçer. Ünlü yazar Carl Newport’un “Dijital Minimalizm: Ekran bağımlılığı ve teknoloji yorgunluğu sarmalından kurtulmak için bir yol haritası” adlı eseri son yıllarda rağbet gören kitaplardan birisidir. Yazar burada dijital araçların hayatımız üzerindeki zorlayıcı etkisini sorgulamaya imkan tanımaktadır. Günümüzde dikkatimizi sömüren dijital sarmalın içine nasıl adım adım itildiğimizi anlatarak buradan çıkış için bizlere “dijital minimalizm” olarak adlandırdığı özgün bir teknoloji kullanımı felsefesi önermektedir.

Bu yüzden ilk olarak “dijital temizlik” olarak adlandırdığı otuz günlük bir derlenip toparlanma sürecinden geçmeyi önererek, bizlere dijital minimalistlerin faydalandığı uygulamalardan ve analog hayatlarından örnekler vermektedir. Dijital minimalistler zamanlarını ve dikkatlerini gereğinden fazla cihaz, uygulama ve hizmetle boğmanın toplamda olumsuz sonuçlara yol açtığının farkındandırlar. Örneğin belli bir teknolojinin onlara fayda verip vermediği üzerine sorgulama yapıp, söz konusu teknolojiyi nasıl kullanacaklarını hesaplarlar.

Dijital minimalizm, albenili teknoloji yığınında kaybolduğumuz bu çağda yaşamaya değer bir hayat kurmakla alakalı bir felsefedir. Dijital minimalizm internet veya herhangi bir teknolojik aygıtın kullanımının reddini gerektirmez ancak insanların bunlarla kurduğu ilişkiyi sorunsallaştırır. Dijital bağımlılıktan sıyrılarak hayatlarımızın kontrolünü ele geçirmek üzere olan dijital minimalizm, özerk bir yaşam için bir teknoloji kullanımı felsefemizin olması gerektiğine dikkat çekmektedir.

Son olarak, minimalizm, bir şeyin azalması, eksilmesi veya bireyin yaşamını kısıtlaması değil, sadeleşmesiyle ilgilidir ve bunun sürdürülebilir olmasını temenni eder. Yavaş ve doğal beslenme, sıfır atık, geri dönüşüm gibi tüketim toplumuna alternatif bir yaşam şekli sunan oluşumlar aslında minimalist bir hareket çevresinde okunabilirler. Minimalizm, tüketim odaklı veya dijital olarak bağımlı yaşam şeklinden uzaklaşmak demektir. Başka bir deyişle eşyaların tamir edilerek tekrar kullanıma kazandırıldığı, hiçbir şeyin çöpe atılmadığı veya geri dönüştürüldüğü bir uygulamayı savunmaktadır. Böylece minimalist bir eksende sadeleşmek ve bilinçli bir yaşam şekli sürmek, günümüz toplumundan özgürleşmenin de ilk adımı olacaktır.

Duygu AYDEMİR

Kaynakça

  • [1] Minimalizm/ wikipedia
  • [2]Ayrıntı için bkz. adhocdergi.com
  • [3] Bkz. sadecilik.com
  • [4] Minimalizim/ 10layn.com
  • [5] bkz. Hürriyet.com

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir