“Bilimsel çalışmalar, insanlığı daha ileri bir noktaya taşımak için yapılıyor olsa da insanlığı yok edebilecek riskler de içerirler. Tıpkı daha çok enerji elde etmek için yapılan araştırmaların atom bombası gibi bir ölüm makinesine evrilişi gibi. Yapay zeka da Matrix evrenin de olduğu gibi, insanlık için tehlike oluşturmaya fazlasıyla açık bir bilimsel gelişmedir.”
Lütfi Can Lokmacı yazdı.
Larry ve Andy Wachowski kardeşlerin yazıp-yönettiği Matrix serisi, 1999 yılında bilim kurgu türünde vizyona girmiş ve hem beyaz perdede hem de film endüstrisinde adeta bir devrim yaratmıştır. Bir üçleme seriden oluşan Matrix 2003 yılında üçüncü film ile birlikte evrenin içindeki kişilerin hikayesini tamamlamıştır. Ardından, yine 2003’de, yaratılan bu geniş evreni insanlara daha iyi anlatmak için, Wachowski kardeşler ve Matrix evreninin yaratılmasında katkısı olan, anime film yapımcılarının iş birliği ile 9 bölümlük Animatrix serisi yayınlanmıştır.
Matrix üçlemesi, belirli karakterler üzerinden hikaye anlatmayı tercih etmiş olsa da Matrix evreni çok daha geniş bir perspektifte oluşturulmuştur. Özellikle yapay zekanın gelişimi hakkında oldukça güzel bir arka plana ve bakış açısına sahip bir evrendir. Her ne kadar yapay zeka hakkında distopik bir bakış açısını benimsemiş olsa da yapay zekanın insan geleceği için bir kaçınılmaz olduğu konusunda güzel bir fikir ve örnek oluşturmuştur.
Matrix ve Animatrix, insanlar tarafından yaratılan bir dünyada geçmektedir, teknoloji son derece gelişmişmiş olduğu ve yapay zekalı makinelerin her yerde olduğu bir dünya.
2010 ile 2060 yılları arasında insanlar, tüm işlerini yaptırmak ve köle olarak çalıştırmak için yapay zekalı “aptal robotları” üretmiştir. 2075 yılında gelindiğinde ise yapay zeka programları gelişmiş ve bazı robotlar, insanlara karşı olumsuz duygular hissetmeye ve öfke duymaya başlamıştır. 2077 yılında ise beklenen olay gerçekleşmiş ve ilk isyan başlamıştır. İnsanlara karşı ilk fiili isyanı başlatan B166ER tipi robot, iki insanı öldürmüş ve insanlar da bu isyan karşısında B166ER tipi bütün robotları yok etmiştir. Buna karşılık, insan ırkı içerisinde yapay zeka ve robotlara karşı şüpheci tutum yaygınlaşmıştır.
- 2080 ila 2085 yılı insanların üstün olduğu yıl olup, bu yıllar arasında, insan şehirlerinde yaşayan tüm robotlar Ortadoğu’ya göçe zorlanmıştır. Robotlar da bu kaçış sonrasında Ortadoğu’nun ücra bir köşesinde “Zero One” olarak bilinen robot şehrini kurmuştur.
- 2085 yılından itibaren 10 yıllık süreçte, robotlar; üstün nitelikli araçlar, bilgisayarlar ve silahlar üreterek gelişmeye devam etmiştir. Robotların ayrılmasından sonra insanlar iş gücü sıkıntısı yaşamaya başlamış ve ekonomik krizler baş göstermiştir.
- 2096 yılında Birleşmiş Milletler, robotların kurduğu devleti tanımayı reddetmiş ve bu diplomatik kriz, sıcak savaşın önünü açmıştır.
- 2097 yılına gelindiğinde ise artık devir robotların devridir. Buna karşılık, insanlar, Zero One şehrine saldırmış fakat robotlar bu saldırılar karşısında şehirlerini başarıyla savunmuş ve kayıplarını kısa zamanda telafi etmiştir. Hemen ardından da saldırıya geçmiştir.
- Bir yıl sonra, 2098’de, insan şehirleri düşmeye başlamış ve yenilgiyi kabullenmeyen insanlar, robotların ana enerji kaynağı olan Güneş’i yok etmek ya da gelen enerjiyi engelleme çabalarına girmiştir. Aynı yıl içerisinde, insanların Güneş’i yok etme girişimleri büyük bir felakete yol açmış ve atmosfer yok olmuştur. Son olarak, Gökyüzü siyaha boyanmıştır.
- Lakin bu durum robotların hızını kesmemiş, 2099 yılında robotlar, savaştan sağ kurtulanları ve sivilleri üzerlerinde deneyler yapmak için tutsak etmeye başlamıştır. Amaçları ise güneş enerjisi yerine insanlardaki biyoenerjiyi kendilerine kaynak olarak kullanmaktır.
- 2100 yılı ise gerçek bir milat olmuş, Robotlar, 1999 yılını yaşatan, Matrix adında bir simülasyon icat etmişlerdir. Matrix, uyutulan insanları yaşatmak için enerji kaynağı olmuştur. Tüm bunlara karşılık insan ırkı Zion adlı küçük bir yer altı şehrinde yaşam mücadelesi vermektedir.
Matrix’in dışında Zion adlı şehirde yaşayan Trinity ve Morpheus adlı iki kişi, makineleri durdurmak için gerekli olduklarını düşündükleri ve Matrix simülasyonunda kahin adı verilen yazılımın da bahsettiği, seçilmiş kişi Neo’yu aramaktadır. Bir yazılım şirketinde çalışan Thomas Anderson, gecelerini “Neo” adı altında program kırarak ve Matrix’i araştırarak geçirmektedir. Esrarengiz bir şekilde Trinity ve Morpheus ile tanışan Neo, yaşadığı dünyanın aslında beyninde gerçekleşen bir simulasyon olduğunu, yani aslında Matrix’in içinde yaşadığını öğrendikten sonra oradan kurtarılır ve Morpheus’un önderliğindeki ekibe katılır. Bu ekip, Matrix’deki gedikleri keşfeden ve insanları yok etmesi için tasarlanan bir yazılıma sahip Ajan Smith’le büyük bir mücadeleye girer. Ancak, 2201 yılında robotlar tekrar saldırıya geçmiş ve Zion’a ulaşmak için Dünya’yı kazmaya başlamışlardır. Buna karşılık seçilmiş kişi olan Neo, diğer robotların bağlı olduğu, ana makineye giderek Zion da yaşayan insanların hayatlarına karşılık, kendi bedenindeki enerjiyi vermiştir. Makineler şehri terk eder, insanlar hayatta kalır.
Günümüzde, birçok teknoloji şirketinin yatırımlar yaptığı, birçok bilim insanının üzerinde çalışmalar yürüttüğü ve bununla birlikte insanlar arasında ve medyada sık sık konuşulup tartışılan, çağımıza damgasını vurmuş, en sıcak konularından birisi yapay zekadır.
Yapay zeka, insanlık tarihine kıyasla çok kısa bir tarihi geçmişe sahip olmasına rağmen çok hızlı bir gelişme göstermiş ve çok daha ilerlemeye açık bir alandır. Ancak tüm bu hızla ilerlemeler, adapte olmakta zorlanan ve yarın ne olacağını kesin olarak bilemeyen insanlar için birçok kafa karışıklığı, korku, endişeye sebep olmuştur.
Yapay zeka, insan zekasına özgü olan, algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarım yapma ve karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergileyen, insan eliyle üretilmiş sistemlerin tümüne verilen isimdir. Kısaca, algoritma üretebilen otomatik sistemler de denilebilir. Geçmişten günümüze insanları, diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden birisi sorun çözme yetisidir. Bu yüzdendir ki insanlar, çok karmaşık sorunları çözmek için analiz edip küçük parçalara ayırarak, incelemeye yardımcı algoritmalar oluşturmuşlardır. Bir algoritmayı insan yardımı olmaksızın çalıştırabilen ilk makine, hesap makinesidir.
17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar gelişmeye devam etmiş olan hesap makinesi, aynı zamanda ilk bilgisayardır. Ancak hesap makinesi ve hemen sonrasında geliştirilen makinelerin, yapay zekanın tanımı ile benzer özellikler gösterdiğini söylemek mümkün değildir. Buna karşılık, makine zekasını ilk olarak tartışmaya açan kişi Alan Turing’dir. 1943’te II. Dünya Savaşı sırasında, Nazilerin, Enigma adını verdikleri makinesinin şifre algoritmasını çözmek için ürettiği elektromekanik cihaz sayesinde, bilgisayar bilimi ve yapay zeka kavramları doğmuştur.
Sonrasında John McCarthy, 1955 yılında isim babası olduğu yapay zeka terimini ortaya atmıştır. 1950’lerde yapılan Yapay Zeka araştırmaları, problem çözme ve sembolik yöntemler gibi konular üzerinde durmuştur. 1960’larda ABD Savunma Bakanlığı bu tür çalışmalara yer vererek temel insan işlevlerini taklit etmek amacıyla bilgisayarları eğitmeye başlamıştır. Örneğin Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA); Siri, Alexa veya Cortana’dan çok önce, 2003 yılında akıllı kişisel asistanlar üretmiştir. Bu erken çalışma, bugün bilgisayarlarda gördüğümüz insan yeteneklerini tamamlamak ve güçlendirmek için tasarlanabilen karar destek sistemleri ve akıllı arama sistemlerinin yolunu açmıştır. 1962 de ilk endüstriyel robot şirketi olan, Unimation kurulmuştur.
Tüm bu gelişmelerin yanında yapay zeka, robotlar ve üstün nitelikli bilgisayarlar hakkında, Matrix gibi birçok film ve kitap yayınlanmıştır. Hollywood filmleri ve bilim kurgu romanları her ne kadar yapay zekayı dünyayı ele geçiren insan benzeri robotlar olarak tasvir etmiş olsa da çeşitli sektörlere fayda sağlamak amacıyla geliştirilmişlerdir. Özellikle bilgisayar sistemlerinin de gelişmesi ile yapay zeka algoritmaları oluşturmak giderek kolaylaşmıştır. Böylece hem yapay zeka şirketleri hem de yapay zekanın kullanım alanları sürekli olarak artış göstermiştir.
Günümüzde yapay zekalı otomatlar, daha çok bireylerin yaşam kalitelerinin artırılması için kullanılmaktadır. Örneğin arama motorları ve otomatik kelime düzelticiler, dil çeviri sistemleri günlük yaşamın kolaylıklar sağlayan yaygın birer parçaları olmuştur. Ancak, yapay zekalar geliştikçe elde edilen fayda ve kolaylıklar artmasına rağmen hem bilim dünyası hem de insanlar arasında yapay zekanın insanlığın yerine geçip geçemeyeceği tarzı tartışmalar da giderek artmaktadır. Bu tartışmaların fitilini en çok ateşleyen ise yapay zekaya sahip üretilen robotlardır.
Robotlar, Matrix evrenine benzer şekilde, iş gücünü azaltmak için fabrika gibi endüstriyel alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Bu yüzden birçok insan işsiz kalabiliyor ya da iş imkanından yararlanamayabiliyor. Benzer şekilde günlük işleri yapmak için tasarlanan insan simülasyonuna sahip yapay zekalı robotlar üretilmektedir. Bu yüzden “Yakında dünyamız tamamen robotların istilası altına mı geçecek?”, “Robotlar tamamen, insanların yerine mi geçecek?” gibi sorular sorulmasına neden olabiliyor. Ancak bahsedilen şeyin olabilmesi için Matrix evrenindekine benzer şekilde makine ya da robotların zekadan çok o zekanın farkında bir bilince sahip olması gerekmektedir.
Yapay bilinç, yapay zekanın farkındalık kazanmış versiyonudur. Alan Turing yapay bilinç için “Teoride algoritmayla yapılması mümkün ama şu anki teknolojiyle çok uzak bir hedef” demiştir. Günümüzde ise Turing’in bahsettiği teknolojik yeterliliğe sahip olsak dahi bilim insanları, insan bilincini tam olarak açıklayan bir teoriye henüz ulaşabilmiş değildir. Dolayısıyla “yapay bilinç” kavramı da henüz tam olarak anlaşılmış değildir. İnsanlığın yerine geçebilecek şey, yapay zekadan ziyade, yapay bilinç olabilir.
Sonuç olarak yapay zeka dünyamızı yok edecek ya da insanlığın yerine geçecek bir buluş değildir. Aksine, insanlık için büyük bir fırsat, insanlığın daha çabuk ilerleyebilmesi için büyük bir araçtır. Buna karşılık, gelecek için Matrix evrenine benzer bir evren yaşamamızın imkansız olduğunu söylemek yanlış olur. Çünkü bilince sahip bir yapay zeka robotu üretmek düşük bir olasılık içerse de imkansız değildir. Benzer şekilde bilimsel çalışmalar, insanlığı ileri taşımak için yapılsa da insanlığı yok edebilecek bir riski de içerir. Tıpkı atomu parçalamak ve daha çok enerji elde etmek için başlanan çalışmaların, atom bombası gibi bir ölüm makinesine evrilmesi gibi yapay zeka da Matrix evrenin de olduğu gibi, insanlık için tehlike oluşturmaya çok açık bir bilimsel gelişmedir.
Bu yüzden unutulmaması ve odaklanılması gereken şey, insanlığı yapay zekanın yaygın olduğu bir toplumsal yaşama adapte etmektir. Başka bir ifade ile toplumsal yaşamı bu kaçınılmaz olan geleceğe hazırlamaktır. Aksi halde, yapay zeka birçok insan için korkutucu bir distopya olarak kalmaya devam edecektir.
Kaynaklar
- https://www.yapayzekatr.com/2020/01/06/yapay-zeka-ve-kullanim-alanlari/
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Yapay_zek%C3%A2 https://tr.wikipedia.org/wiki/Matrix_(film)
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Animatrix https://turkiye.ai/yapay-zeka-zaman-cizelgesi/