“Bazı kitaplar tadılmak, bazıları yutulmak ve çok azı da hazmedilmek içindir” (Francis Bacon). “Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır.” (Montaigne)
Şüphesiz insanlık tarihinde bir dönüm noktası sayılabilecek en önemli gelişmelerden birisi kâğıdın icadıdır. Kâğıda dair ilk kalıntılar M.Ö 2. yüzyıla kadar geri gider. İlk yazı yüzeylerinin kil tablet, parşömen, ahşap tablet gibi ilkel malzemelerden yapıldığı kanıtlanmıştır. Daha sonra papirüs (cyperius) olarak adlandırılan bitkinin saplarından yapılan ilk kâğıt ve hayvan derilerinden yapılan (pergament) parşömen bu gelişmeyi izlemiştir. Orta Asya’da yapılan arkeolojik kazılarda M.S 3 ve 7. yüzyıllarda dut ağacı kabuğu, kenevir, kendir ve pamuktan yapılan ve günümüzde kullanılan kâğıdı andıran kalıntılara rastlanmıştır. Ancak günümüzde kullanılan kâğıdın icadını Çinli Cai Lund’a borçluyuz.
Tarihte yazılmış ilk kitabın Kuzeybatı Çin’de bulunduğu ve M.S 868 yılında yazıldığı ortaya çıkmıştır. Adı “Diamond Sutra” olan bu kitabın adı, İngilizce “Diamond” yani “Elmas” ve “Sutra” yani “Dini bilgi” ve vaaz anlamı taşımaktadır. Tarihte basılan bu ilk kitabın, Buda’nın öğretilerini içerdiği ve onun ağzından, müritlerinden biri olan Subhuti’ye söylendiği bilinmektedir.
Tabletlerin, kâğıtların, dijital kodların birlikteliğinden ve en önemlisi bilgiler harmanından doğan kitaplar, insanlık için her zaman önemli bir konuma sahip olmuştur. Kültürlerin, tarihin, sanatın, inançların ve bunun gibi toplumsala ve bireye ait her türlü birikimin kitaplar sayesinde aktarıldığı bilinmektedir. Ne yazık ki, yalnız doğru bir kitap, sizi aydınlanmış geçmişe veya belirsiz yarına taşıyabilir ve size en güvenilir bilgiyi sunabilir. Bu yazımızda sizin için düşüncelerinizi ve hayatınızı etkileyecek 10 kitabı derleyerek hayat maceranıza belki de sihirli bir değnek uzatmak istedik, keyifli okumalar.
Televizyon Öldüren Eğlence: Gösteri Çağında Kamusal Söylem
Neil Postman
”Televizyon okuma-yazma kültürüne saldırır. Televizyon herhangi bir şeyin devamıysa eğer, on beşinci yüzyıldaki matbaanın değil, on dokuzuncu yüzyıl ortasında telgraf ile fotoğrafın başlattığı geleneğin devamıdır”
Bu kitap, Neil Postman’ın, Platon’un 2300 yıl önceki gözlemlerine dayanan bir düşünce ile Huxley görüşü doğrultusunda yazmış olduğu araştırma kitabıdır. Burada yazarın ”Televizyon nedir? Ne tür konuşmalara olanak tanır? Hangi entelektüel eğilimleri cesaretlendirir? Ne tür bir kültür üretir? gibi kitle iletişimine dair yönelttiği sorular olduğu görülür. Yazar televizyonda gösterilen programların, haberlerin, yarışmaların amacının sadece eğlence olduğunu ve televizyonun da insanların beğenisine göre hareket ettiğini ifade eder. Postman bizi, duygularımızı ehlileştiren renklerin ötesine, eğlendiğimiz şeyin ne olduğunu düşünmeye çağırır.
Kütlelerin İsyanı
José Ortega Y Gasset
“Cemiyet her zaman iki parçadan oluşur” der İspanyol filozof Ortega Y Gasset. Bu iki parça; azınlık ve kütledir. Azınlık yönetir, kütle yönetilir. Yazar bu kitapta bir heykeltıraşın, el değmemiş bir mermere bakıp nasıl şekil vermesi gerekiyorsa aristokratların da kütlelere öyle şekil vermesi gerektiğini belirtir. Bu aristokratların varoluş nedenidir.
“Büyükbabalarımızdan daha rezil olan babalarımız, kendilerinden daha da rezil olan bizleri dünyaya getirdiler ve bizler ise sayısız nesiller dünyaya getireceğiz” şeklinde bu kötü gidişatı açıklıyor. Yazara göre, biz insanın kendinde efsanevi bir yaratma kapasitesi bulunduğuna inandığı, fakat ne yaratacağını bilmediği bir zamanda yaşıyoruz. İnsan her şeyin hâkimidir, ama kendisinin değil. İnsan kendi yarattığı bolluk içinde kendisini kaybolmuş hissediyor. Elinde her zamankinden daha fazla vasıta, daha fazla bilgi, daha çok teknik bulunmasına rağmen dünya, mevcut dünyaların en kötüsü olarak akıntıya kapılmış, sürüklenmiş gidiyor. Bugün bizim için her şey mümkün göründüğünden en kötünün mümkün olabileceğini hissediyoruz: Gerileme, barbarlık ve çöküş!”
Yazar, bu kitapta toplum için tehlike çanlarından bahsetmektedir. Artık kütleler azınlıklara itaat etmiyor, peşlerinden gitmiyor ve onlara hürmet etmiyor. Bilakis onları bir kenara itip, yerlerine kendileri geçiyor. Yazarın “Kütlelerin İsyanı”nı yazdığı 1930’lu yılların devamında başta Avrupa’da birçok faşist lider türemiştir. Mussolini, Hitler, Franco… Bu liderlerin hepsi halkın desteğini alarak başa geçmişlerdi. İkinci Dünya Savaşı bu liderler yüzünden çıkmıştı. Belki aristokrasi hiçbir zaman iyi bir dünya yaratamamış hatta belki böyle bir amaçları bile olmamıştı fakat kütlelerin ilerleyişi dünyayı o zamana kadar gördüğü en büyük kaosa sokmuştu: İkinci Dünya Savaşı’na. Yazar, bu kitapta tarihi sorgulamaya çekerek geleceğin insanlık durumunu yordamaya çalışmak için önümüze ışık tutacak fikirler sunuyor.
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens
Yuval Noah Harari
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, Yuval Harari’nin 2011’de yayımladığı, 2014’te İngilizceye, 2015’te Türkçeye çevrilen kitabıdır. Harari, kitabında Jared Diamond’ın Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabına, zor sorulara bilimsel cevap vermenin mümkün olduğunu gösterdiği için en büyük ilham kaynağı olarak atıfta bulunmuştur.
Kitapta yazar, kısaca, Bilişsel devrim, Tarım Devrimi ve Bilimsel Devrim’in insanları ve diğer canlıları nasıl etkilediğini; başlangıçta dünyadaki diğer hayvanlara bir üstünlüğü olmayan insanın giderek her şeye muktedir hale gelişini (Hayvandan tanrıya!) anlatıyor. Yazar, tarihimizin 13.5 milyar yıl önce fizik; 300 bin yıl sonra kimya; bugünden 3.8 milyar yıl önce ise bir biyoloji öyküsü olarak başladığını söyleyerek söze giriyor. Atası, 6 milyon yıl öncesine ait bir şempanze olan insan tarihinin akışını, bundan 70 bin yıl önce gerçekleşen Bilişsel Devrim, onu takip eden Tarım Devrimi (bugünden 12 bin yıl öncesi) ve Bilimsel Devrim (5 bin yıl öncesi) şekillendirmiştir.
Harari’ye göre küresel topluma geçiş, kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır ancak içinde bulunduğumuz küresel toplumun bugünkü gibi olması gerekmez. Bu, tarihin ilerleyişindeki beklenmedik seçim ve olaylarla açıklanabilecek bir durumdur.
“Uzun vadede mutlak ve anlamsız bir unutuluştan başka bir beklentisi olmayan modern seküler insan… Bu yüzden insanların yaşamlarına atfettiği herhangi bir anlam sadece sanrıdan ibarettir… Kişisel hikâyelerimiz etrafımızdakilerin hikayeleriyle uyumlu olduğu sürece hayatın anlamlı olduğunu öne sürebilir ve bu bilinçle mutlu olabiliriz… Bu aslında üzücü bir sonuç: Mutluluk gerçekten kedi kendini kandırmaya mı bağlıdır?” (s.382-383)
Mutluluğun ya da mutlu olma halinin göreli olarak sunulduğu bu kitabın ilk bölümlerinde, avcı-toplayıcı toplulukların tarihin en mutlu topluluğu olduğu çıkarsamasının bilimselliği de sorgulanır hale geliyor. Yazar, kitabını, 21. yüzyılın şafağında Sapiens’in biyolojik olarak belirlenmiş sınırların dışına çıkma aşamasına geldiğini (Gılgamış Efsanesi), doğal seçilim yasalarını kaldırarak bunun yerine kendi akıllı tasarımını koyduğunu söyleyerek ve bu konudaki bilimsel gelişmeleri aktararak tamamlıyor:
“Ne istediğini bilmeyen, tatminsiz ve sorumsuz tanrılardan daha tehlikeli bir şey olabilir mi?” (s.408)
Simyacı
Paulo Coelho
Simyacı, Brezilyalı yazar Paulo Coelho tarafından Mevlana’nın Mesnevisinde geçen kısa bir hikayeden yola çıkılarak yazılmıştır. Roman, İslamiyet’in bir dönem egemen olduğu Endülüs toprakları ile tarihin en önemli yapıtlarından olan Piramitlerin etrafındaki şehirlerde geçiyor. Bu kitap, edebi değeri yüksek, edebiyat dünyası içerisinde çok önemli bir yer olan süslü cümlelerden uzak sade ve akıcı; inanç, evren, ruh, aşk gibi konuların etrafında dönen ancak dini yönü ağır basan ve insanın bu dünyadaki anlam arayışını anlatan bir romandır.
Simyacı, İspanya’dan kalkıp hazinesinin peşinde Mısır piramitlerine kadar gelen Endülüslü çoban Santiago’nun hikayesidir. Gezgin olma isteğiyle çobanlık yapmaya başlayan Santiago, uzun bir müddet yalnızca koyunlarının onu götürdüğü yöne gidiyor. Böylelikle farklı yerler keşfeden Santiago, birgün koyunlarıyla birlikte sığındığı eski bir kilisenin bahçesinde uyurken rüya görüyor. Mısır’a gittiğini ve orada bir hazine bulduğunu gördüğü bu rüyaya başta aldırış etmese de sonrasında yaşadığı ilginç olaylar, Santiago’yu bu gizemli yolculuğa ikna ediyor. Santiago gördüğü rüyaların tesirini ruhunda hissediyor; hazinenin peşine düşüyor ve birçok şeyle karşılaşıyor. Afrika’ya adım atar atmaz seyahati için biriktirdiği tüm parayı kaybeden Santiago, çalışmak durumunda kalıyor. Bir yandan para kazanmak için çabalarken diğer yandan kendisini zorlu yolculuk şartlarına hazırlayan tecrübeler ediniyor. Tekrar yola koyulan ve çölleri aşan Santiago, bu çetin seyahatte hem savaşı hem de aşkı deneyimliyor. Yolun sonuna vardığında ise aradığı hazineye beklenmedik bir şekilde ulaşıyor. Kitabın en önemli mesajı ise şöyle:
“İnsan bir şeyi isterse her şey ona ulaştıracak bir merdiven konumunda olur. Yeter ki iste, inan ve çaba harca… Her şey insanın kendi içinde başlar ve kendi içinde biter.”
İnsanın Anlam Arayışı
Viktor Emil Frankl
İnsanın Anlam Arayışı, Viktor Frankl’ın İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında bir mahkum olarak deneyimlerini kronikleştirdiği ve hayatta olumlu bir his tanımayı içeren psikoterapötik yöntemini tanımlayan ve daha sonra bu sonucun sürükleyici bir şekilde hayal edilmesini içeren kitabıdır.
20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan bu kitapta, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır.
Okur, Frankl’ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir. Gasset, Heidegger ve Sartre’dan aşina olduğumuz düşünceler ışığında, varoluşun çetin koşullarında “anlam”ı keşfetmemize yardım edecek süreci anlatan Frankl, “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor. İşte kitaptan bir alıntı:
“Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir.”
Akış: Mutluluk Bilimi
Mihaly Csikszentmihalyi
Akış deneyiminin ne olduğunu açıklayan ve bu deneyimi nasıl yaşayabileceğimizi sayısız örnekle bize sunan bu kitap, Akış teorisinin sahibi Prof. Dr. Mihaly Csikszentmihalyi’nin mutluluğu araştırmaya adanmış 25 yıllık çalışmasının bir sonucudur. Bu kitap, akademik dünyayla birlikte yaşamına değer katmak, hayatı daha derinden keşfetmek ve öz farkındalığını artırmak isteyen herkes içindir. Kitaba göre mutluluğun gerçekten de bir sırrı vardır.
Çağımızda yaşayan ortalama bir insanın sahip olduğu lüks ve konfora yüz yıl öncesinin kral ve kraliçeleri bile sahip değildi. Ancak tüm bu konfor artışına ve reel milli gelirlerin birkaç katına çıkmasına rağmen mutluluk oranları değişmiyor. Sayısız bilimsel araştırma paranın, daha lüks ve daha konforlu bir hayatın mutluluk getirmediğini net bir şekilde ortaya koymuş durumda. O zaman insanı gerçekten mutlu eden nedir? Yaşam kalitemizi ve hayattan aldığımız tadı artıracak bir yöntem var mıdır?
Dünyaca ünlü Akış Teorisi, insanın gerçekte nasıl mutlu olacağını açık bir biçimde ortaya koyuyor. Mutluluk kontrolsüzce bir haz arayışından değil, bilinçli bir adanmışlıktan geçiyor. Diğer bir deyişle akış deneyiminden.
İçindeki Devi Uyandır
Tony Robbins
“Akıllı bir insan kadere inanır. Kaprisli bir insan şansa inanır… Kaderinizi saptayan şeyin şartlar değil, sizin kararlarınız olduğunu bilin!”
İçindeki Devi Uyandır, çok satan yazar, girişimci ve yaşam koçu Anthony Robbins’in “Sınırsız Güç” adlı diğer kişisel gelişim kitabının devamı niteliğinde, uygulama ve pratik ağırlıklı kitabıdır.
Yazarın, insanın doğası ve yapısının sınırsız modellemelere, başarılara ne kadar elverişli yaratıldığını belgeler, tecrübeler, detaylı aktarımlar ile ortaya koyduğu bu kitapta kontrolü ele alma ve hayatın her alanını biçimlendirme gücünden söz edilir. Bu anlamda kitap, duyguların yapıtaşlarından içerdikleri anlama kadar nasıl değiştirileceğini anlatan zengin bir içeriğe sahiptir. Yazar, belirli bir istenmeyen davranışı kalıcı olarak nasıl bırakabileceğimizi ve sürekli ve sonu gelmez iyileştirmeleri hayatımıza nasıl uygulayacağımızı geniş bir açıdan ele almaktadır.
Oyun:Kadın Avcılarının Gizli Dünyasına Giriş
Neil Strauss
Oyun, araştırmacı muhabir Neil Strauss tarafından yolculuğun ve baştan çıkarma toplumundaki karşılaşmaların bir kaydı olarak yazılan kurgusal olmayan bir kitaptır. Kitap yalnızca erkekler için değildir aynı zamanda kadın – erkek ilişkisinde beklentileri, alınan kararları ve sonuçları süreç içerisinde net bir şekilde görmeyi isteyen herkes içindir. Ayrıca bu kitap, bireysel yaşamın ya da bir gruba dahil olmanın kişiye etkilerini de kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır.
“Erkekler! Dilediğiniz kadını, dilediğiniz yerde ve dilediğiniz anda tavlamak istiyorsanız, kadınları tavlamanın sırlarını merak ediyorsanız, bu kitap tam size göre.
Ve kadınlar! Çevirdikleri bin bir dümenle sizi ağına düşürecek “Kadın Avcıları”nı ayırt etmek istiyorsanız bu kitap aynı zamanda tam size göre.”
Hatasız Düşünme Sanatı
Rolf Dobelli
Bu kitap, İsviçreli yazar Rolf Dobelli’nin bilişsel önyargılardan kıskançlık ve sosyal çarpıklıklara kadar en yaygın düşünme hatalarının 99’unu kısa bölümlerde anlatan 2013 tarihli bir kitabıdır.
Yazara göre beynimiz avcı ve toplayıcı bir yaşam için optimize edilmiştir. Günümüzde ise kökten farklı bir dünyada yaşıyoruz. Bu durum sistematik düşünce hatalarına sebep oluyor ve bu hatalar paranız, kariyeriniz, mutluluğunuz için feci sonuçlar getirebiliyor. Bu yüzden ne kadar kolay yanılabileceğini bilenler daha donanımlıdır. Yazar, bu kitapta tekrar tekrar tuzağına düştüğümüz en sinsi “düşünce hatalarını” mercek altına alıyor ve bize şu soruların cevaplarını veriyor:
Kendi bilgimizi neden sistematik olarak gözümüzde büyütürüz (ve diğer insanları olduklarından daha aptal sanırız)? Neden bir şey, sırf milyonlarca insan doğru buluyor diye daha doğru değildir?Neden yanlış oldukları ispatlanmış teorilerden bile kopamayız?
Rolf Dobelli’nin metinleri hem içerik olarak zenginleştirici hem de gerçek bir okuma keyfi sunar.
Alışkanlıkların Gücü
Charles Duhigg
Kişisel gelişime meraklı olanları kendine çekmeyi başaran bu muazzam eser, Charles Duhigg imzalı usta bir kalem aracılığıyla okurlarına ulaşıyor. Yazarın hayatımızdaki alışkanlıklara değindiği bu kitapta, alışkanlıkların başarı ve başarısızlıklarımızı nasıl etkilediği hakkındaki ipuçları büyük bir titizlik ile işleniyor. Hayatınızdaki düzene başka çerçevelerden bakmaya başlayacağınız bu kitap ile siz de sahip olduğunuz tüm alışkanlıklarınız üzerine yeniden düşüneceksiniz!
Hayatta herkesin sahip olduğu bir alışkanlık vardır. Her sabah aynı saatte uyanmak, aynı saatte yatmak veya aynı yol güzergahını kullanarak işe gitmek gibi olan bu basit eylemler size hayatta başarı getirir mi? Öyleyse nasıl? İşte tam da bu noktayı ele alarak alışkanlıklar meselesini inceleyen Charles Duhigg, alışkanlıkların döngüsünü ise “işaret – rutin – ödül” olarak nitelendiriyor. Ayrıca kitabı ana hatları ile üç farklı bölüme ayıran Duhigg, “bireysel alışkanlıklar”, “şirket ve organizasyonların sahip olduğu alışkanlıklar” ile “toplum alışkanlıkları”nı en iyi örnekler ile inceliyor. Okuyucuların içerisinde, ünlü reklamcıların başarı hikayelerini, ünlü antrenör Tony Dungy’nin Amerikan Futbol Ligi’nin en kötü takımının kaderini nasıl değiştirdiğini, Starbucks’ın başarı sırrını ve Martin Luther King’in yurttaş hakları hareketinin nasıl başarıya ulaştığı gibi farklı başarı hikayelerini bulabilecekleri eser, alışkanlıklar hakkında düşünmeye davet ediyor.
Diğer taraftan alışkanlıklar üzerine araştırma listesinde yer alan kişilere yönetilen bir dizi soru ile alışkanlıkların gücünün irdelendiği kitap, her şeyin beyinde bittiği konusundaki ipuçlarını okuyucuya aktarıyor. Unutmayın ki tüm değişimlerin gücü beyniniz ile ilgilidir. Siz alışkanlıklarınızı doğru uyguladığınız ya da onlardan vazgeçebildiğiniz takdirde başarı sizin için de kaçınılmaz olacaktır.
Kitabın yazarı olan Charles Duhigg, aslında New York Times gazetesinin ödüllü iş dünyası muhabiridir. “Alışkanlıkları Gücü” isimli bu kitabı ile büyük ses getirirken kitabını bestseller listesine sokmayı da başarmıştır.
Yazan
Duygu Aydemir
Kaynaklar
https://dariusforoux.com/22-books-that-expand-your-mind-and-change-the-way-you-live/ https://www.lifehack.org/articles/communication/10-books-that-will-change-your-life.html