Foto muhabir Umar Abbasi’nin 2012 yılında çektiği fotoğraf The New York Post’un ilk sayfasında çıktı. Tren raylarına düşen bir kişinin ölüm anından birkaç saniye öncesinin fotoğraflandığı bu kare, etik ve meta etik felsefeleri açısından nasıl değerlendirilebilir?
2012 yılında ABD’nin popüler gazetelerinden The New York Post’ta çıkan haber, tüm dünyada gündem oldu. Haberin içeriğinden ziyade haber fotoğrafı birçok tartışmaya yol açtı. Serbest foto muhabir Umar Abbasi’nin; metroda raylara düşmüş bir kişinin üzerine tren gelirken çektiği fotoğraf haberde kullanılmıştı. Raylara düşen kişinin, trenin çarpması sonucunda hayatını kaybettiği de haberde belirtildi.
Haber ve fotoğraf, gazetede üstteki şekilde yer buldu. Haberin yayımlanmasından kısa süre sonra Twitter gibi sosyal mecralarda hem gazeteye hem de muhabire tepki verildi. Muhabirin raylara düşen kişiye yardım edebileceği ancak fotoğraf çekerek bu kazanın ölümle sonuçlanmasını önlemediği birçok kişi tarafından sosyal mecralarda ifade edildi.
Umar Abbasi’nin Gözünden Olayın Gelişimi
Muhabir haberden sonra kendisine verilen tepkiler için açıklama yaptı. Umar Abbasi; metroyu beklerken itiş kakış olduğunu, akabinde bir anda bir kişiyi raylarda gördüğünü ve trenin geldiğinin anons edildiğini duyduğunu söyledi. Bir anda koşmaya başladığını belirten Abbasi, görevliyi uyarmak için sürekli flaşını yakıp söndürdüğünü ifade ederek yardım etmek için çaba gösterdiğini belirtti. Her şeyin çok çabuk olduğunu belirten muhabir, trenin 22 saniye içinde adama çarptığını ve asla yetişemeyeceğini söyledi. Aynı zamanda Abbasi, adamı tren raylarına iten kişinin kendisine doğru koştuğunu ve kendisini de itecek diye korktuğunu açıklamalarına ekledi. Olay gerçekleştiği noktaya uzak olduğunu da belirten muhabir, yakındaki kimsenin adamı yukarı çekmek için hamlede bulunmadığını ifade etti. Ayrıca olay anında fotoğraf çektiğinin bile farkında olmadığını, ofise döndüğünde hafıza kartını bilgisayara taktığını ve dedektiflerin fotoğrafları incelediğini belirtti. Kendisinin fotoğrafı çok sonra gördüğünü ve çok üzücü bir an yaşadığını söyledi.
Abbasi’nin davranışı nasıl tanımlanabilir?
Olay çok farklı açılardan değerlendirilebilir. İlk olarak muhabir Umar Abbasi’nin fotoğraf çekimi yaptığının farkında olmadığını ifade etse de konuşmasının farklı bölümlerinde makine ile flaş yakıp söndürmesi gibi bilinçli şekilde işlemler yaptığını belirtiyor ve fotoğraf çektiğine dair ifadeler de kullanıyor. Bu bağlamda Abbasi’nin fotoğraf çekme kararını irdeleyebiliriz. Öncelikle bu kararı deontolojik açıdan değerlendirirsek, olay spontane gelişiyor ve dolayısıyla konu hakkında Abbasi’ye verilmiş bir görev yok. Fakat gazetecilik kimliği ve olayın taşıdığı haber değeri potansiyeli, muhabirde ödev bilincini tetikleyebilir.
Umar Abbasi, haber değeri taşıyan bir olayı fotoğraflayarak “muhabirlik görevini” yerine getirdi. Ancak bu durumda yardım etme imkanı varken bunu tercih etmediyse “insanlık görevi” arkaya atılmış oldu. Umar Abbasi’nin yardım etme imkanı olup olmadığı kesin değil. Ayrıca Umar Abbasi’nin bir kuruma bağlı olmaması ve serbest foto muhabir olması dikkate alınması gereken bir durumdur. Bu bağlamda olayda Abbasi’nin egoizm sebebiyle fotoğraf çektiği düşünülebilir. Yardım etme imkanı olmadığı için fotoğraf çekmeyi tercih ettiyse ise burada da Abbasi’nin “pragmatik” davrandığını söyleyebilirdik. Ayrıca Abbasi’nin “özgecilik” kavramından da uzak şekilde hareket ettiğini söylemek mümkündür.
Abbasi’nin iddia ettiğinin aksine bir durum olduğunu varsaydığımızda, raylardaki kişiyi kurtarma imkanı varsa ancak fotoğraf çekmeye karar verdiyse kendisinin makyavelist bir tutum sergilediğini söyleyebilirdik. Çünkü bu durumda çekeceği fotoğrafın kendisine başarı getireceğini düşündüğünü tespit edebilir, başarı için bir insan hayatının yitip gitmesine dahi izin verebileceğini saptamış olurduk.
Abbasi’nin açıklamaları meslektaşlarına inandırıcı gelmedi
Sosyal mecrada çığ gibi büyüyen ve Abbasi’nin meslektaşları tarafından yapılan yorumlar oldukça açıktı. Bu açıklamalara örnek olarak Atlantic Wire’dan Alexander Abad-Santos şu ifadeleri kullandı:
“Flaşla kondüktörün dikkatini çekmek hatta kendisini bu yolla kör etmek, metronun peronuna asılı halde duran bir insana yardım etmenin yolu gibi görünmüyor”.
Genel tepkiler de bu minvaldeydi. Abad-Santos, olayın atmosferini deneyimlemediği için ve ortada can kaybı gibi olabilecek en önemli durum olduğundan dolayı Abbasi’yi suçlar şekilde bir açıklamayı kolaylıkla yapıyor. Burada Abad-Santos, empati kurmaktan uzak şekilde sert bir eleştiri yapıyor ve Abbasi’nin söylediği hiçbir açıklamayı kabul etmediğini belli ediyor. Ayrıca Abbasi’yi “özgecilik” kavramına uzak şekilde davranmakla itham ediyor. Ancak Abbasi’ye göre kendisi yardım edebilecek kadar olay yerine yakın değildi ve elinden gelen flaş yakarak görevlileri uyarmaktı.
Aynı zamanda Abad-Santos, Abbasi’nin “pragmatik” davrandığını işaret ediyor. Yaptığı hareketin raylarda asılı kalan bir insana yardım etmekle alakası olmadığını söyleyen Abad-Santos, fotoğraf çekiminin yapılmasını yanlış bulduğunu vurguladı. Diğer tepkiler de bu minvalde olurken Umar Abbasi bu durum için de açıklama yaptı ve kendisine eleştiren herkesi ‘’empati’’ kurmamakla itham etti:
“Fotoğraflara gelen tepkiler beni çok şaşırttı. Koltukları başından beni eleştiren insanları dikkate almayacağım çünkü onlar olay anında orada değildiler. Olsalardı ne yapacaklarını bilemezlerdi. Benim kamerayı kurup, ayarlarını yapıp fotoğraflar çektiğimi sanıyorlar. Ben halbuki trene doğru koşuyordum. Asıl üzücü olan şu ki olaya yakından tanık olan kişiler vardı ve hiçbiri adamı yukarı çekmek için hamle yapmadı. O insanları fotoğraflarda da görebilirsiniz. Gerçek şu ki yetişemezdim, eğer imkanım olsaydı yardım ederdim ama tren benden çok daha hızlıydı.”
‘’Beni rahatsız etti, ittim’’
Olayın diğer yüzünde ise kazanın ve ölümün suçlusu, 30 yaşındaki evsiz Naeem Davis vardı. Davis, raylarda tren çarpması sonucunda hayatını kaybeden Ki Suk Han’ı iten kişiydi. Davis polise verdiği ifadede Han’ın kendisini rahatsız ettiğini ve ona kendisini yalnız bırakmasını söylediğini belirtti. Akabinde de onu kendimden uzaklaştırmak için ittim diyen Davis, herhangi bir pişmanlık içeren açıklama yapmadı. Bu durumda Davis’in egoizm kavramına net bir örnek gösterdiğini söyleyebiliriz. Benliğinden başka bir şey düşünmeden hareket ettiğini ifade eden Davis, bir başka kişinin ölümünü dahi umursamadan olayı açıkladı.
Sonuç olarak, olayın farklı parçalarını ele aldığımızda bazı durumların net olmadığını görüyoruz. Bu bağlamda Umar Abbasi’nin davranışını ve ifadelerini belirli varsayımlar üzerine meta-etik ve etik felsefeleri açısından değerlendirebildik. Abbasi’ye verilen tepkiler ve Naeem Davis’in tutumu ise daha açık ve net olduğu için spesifik şekilde analiz edebildik. Hem Abbasi’ye gelen tepkiler hem de Davis’in tutumunun ortak noktası empati kavramından uzaklık oluyor. Olayda Davis’in ayrışmasının sebebi ise egosu nedeniyle bir insanı ölüme itip, bunu öylece seyretmeyi dahi olağanüstü görmemiş olmasıdır. Bu çıkarımı Davis’in yaptığı açıklamalar üzerinden yapabiliyoruz.
Deniz Keskin
LinkedIn: deniz-keskin-35788b146/
Kaynakça
- https://www.haberturk.com/polemik/haber/800582-dunya-bu-goruntuyu-konusuyor
- https://www.internethaber.com/abdyi-ayaga-kaldiran-olum-fotografi-482431h.htm
- https://www.usatoday.com/story/news/2012/12/05/new-york-post-subway-photographer-death-train/1749263/
- http://www.sunhaber.com/haber/Insanlik-mi-once-gelir-gazetecilik-mi/90018