Libet’nin araştırmaları, bazı uzmanlara göre özgür irademizin olmadığını kanıtlamaktadır. Fakat aksini söyleyenler de var. Gerçekte beyin ile özgür irade arasında nasıl bir ilişki var? Bu konuda son gelişmeler neler?
Kevin Loughran, bilimsel araştırmaların özgür irade hakkında bize gerçekten ne anlatmaya çalıştığını merak eden bir bilim insanı. Özgür irade; karar verme ve eylemde bulunma süreçlerimizi etkiliyor, aynı şekilde beynimizi de. Bu yüzden nörobilim özgür irade konusunda bize katkı sunabilir.
Libet’nin çalışmaları
Teknoloji, özellikle beyin tarama konusunda, tam olarak karar vermeden önce beynimizde neler olup bittiğine dair birçok şeyi kavramamızı sağlamıştır. Beyin üzerinde yürütülen bazı çalışmalar, özellikle de 1980’lerde San Francisco, Kaliforniya Üniversitesinde çalışan Benjamin Libet tarafından yürütülen çalışmalar – eylemlerimize bilinçli bir şekilde karar vermeden önce bilinçaltımızın bu kararlarla alakalı vücudumuzu çok daha önceden programladığı ihtimaline dikkat çekmektedir. Bazıları için bu çalışmalar özgür irademizin olmadığı fikrini direk doğrulamaktadır. Acaba bu çalışmalar özgür iradeyle alakalı böyle bir genellemeyi haklı çıkaracak kadar yeterli veri sağlıyor mu?
Öncelikle bu tarz çalışmalar, daha çok nasıl seçim yaptığımız ve kararlarımızı nasıl verdiğimiz konusuna değinmektedir. Ayrıca bazı basit ve yönlendirilmeli görevleri nasıl yaptığımız konusuna da. Örneğin çalışmalarının birisinde Libet, gönüllülerden ellerini her hangi bir doğrultuda kaldırmalarını ve buna tam olarak ne zaman bilinçli bir şekilde karar verdiklerini not etmelerini ister (1).
Beyin hakkında bu ve benzeri çalışmaların sağladığı verilerin, örneğin gönüllülerin araştırmacı tarafından basit bir ya da birkaç hareketi yapmaları istendiğinde ve yaptıklarında, bilinçli bir şekilde seçimlerine karar vermeden saniyeler önce bilinçaltı süreçlerinin onları bu seçime ittiğinin bir kanıtı olup olmadığı kesin biçimde anlaşılmalıdır. Peki, şimdi soru şu: Bundan daha fazlasını kanıtladıklarını da düşünebilir miyiz ?
Bu soruyu cevaplamadan önce, gün içinde ya da hafta içinde günlük hayatımızda yaptığımız seçimlere bir bakalım ve sonra da bu seçimlerin, verdiğimiz kararlarla ve Libet’in çalışmasının deneysel sonuçlarıyla nasıl bağlantılı olabileceğine dair bize neler anlattığına bir bakalım. Hiç olmazsa yaptığımız çok sayıda seçimi incelemek, gelecekte çok daha iyi, çok daha geniş alanlarda araştırma projeleri yapmamızı sağlamış olur.
Ahlaki ikilemler
Sahip olduğım inanç ve değerlerle çatışan bir şeyler yapmam istenebilir ya da bu gerekebilir ya da hayatımın bir noktasında ahlaki bir tutum takınmam ya da bir şeyler yapmam gerekebilir. Olaylara karşı belli bir tutum sergilemek, duruş sergilemek de bir seçimdir, bu tutumunu değiştirmek de. Tüm eleştiri ve baskılara rağmen tavrını korumak da bir seçimdir.
Hayat değişir, şahsi menfaatlerimiz ve kariyerimiz de
Bir an gelir, bir olay olur ya da birisi çıkar, hayatın değişebileceğini düşünmemi sağlar. Mesela yeni bir şeye ilgi duyabilirim, farklı bir spor yapmaya ya da yeni bir müzik aleti çalmaya başlayabilirim. Yeni bir kariyer planlaması yapmam gerektiğini hissedebilirim. Nihayetinde değişmeye ya da olduğum gibi kalmaya karar verecek olan kişi benimdir. Karar vermemek, seçim yapmamak gibi bir karar da verebilirim. Ve böyle şeyler hep olur ve olma da devam edecektir.
Seyahat etmek
Farklı sebeplerden ötürü yurt dışına seyahat etmeye karar verebilirim. Böyle bir karara enikonu kafa yormuş da olabilirim, ani bir hevesle yapmış da olabilirim. Bir gün öncesinden, haftalar öncesinden ya da bir anlık dürtüyle kararımı vermiş olabilirim. Bir yerlere gitme kararı verirken bir ihtiyacım ya da ilgi alanım ile alakalı algımı ifade ediyor olabilirim.
Bir saatte yüzlerce karar
Yoğunlaşmanın ve konsantrasyonun fazla olduğu zamanlarda bazı sosyal ya da profesyonel roller, kişilerin çok hızlı bir şekilde ve üstelik çok fazla karar almasını gerektirebilir. Mesela bir Premier Lig futbol maçında, hakem yalnızca tek maçta 200 ila 300 tane karar verir: serbest vuruş, ofsayt, taç, penaltı … Rolü gereği karar alması gerekmektedir ve her bir karar da aslında seçim yapmak demektir. Yani o andaki o olayla alakalı yargısını gerçek olan şey üzerine yansıtmak…
Doğaçlama yapmak
Bazı seçimler ise sınırları belli genel bir çerçeve içerisinde doğaçlama bir şekilde gerçekleşir. Örneğin müzikte, özellikle de jazzda. Müzisyen, müziğin etkisine ya da ifadesine kendini kaptırabilir. Bunun hemen bir bilinçaltı süreci olduğunu ifade etmek aslında çok kolay olurdu. Acaba bilinçsiz bir karardan çok, bilinçli karara sebep olan bilinçsiz bir çekimin ifadesi olabilir mi? ( Bir sonraki gece de muhtemelen daha farklı olacaktır.).
Benzer bir şekilde, birçok sporda da belli bir zaman içerisinde sürekli devam eden bir karar verme süreci vardır: ne zaman hareket edeceksin? Ne tarafa gideceksin? Ne zaman vuracaksın? Ve bir dahaki sefere, yine aynı ya da benzer bir durumda, oyuncu muhtemelen farklı bir karar verecektir.
Anlaşmalar, görüşmeler
Bazı kararlar prosedür anlaşmaları takip eder: bir iş anlaşmazlığını çözmek, malların ve servislerin satış şartlarını belirlemek, politik gücün paylaşılmasını düzenlemek, askeri, siyasi bir uyuşmazlığı sona erdirmek… Görüşmelere katılan insanlar, gelmeden önce muhtemelen sürece kendilerini nasıl dâhil edeceklerine dair kişisel kararlar almışlardır. Ve gruplar genel konulara karar verdikten sonra anlaşmaya geçerler. Görüşmeler her iki taraftan gelen teklifler ve yorum alışverişleriyle başlayacaktır: Bazı fikirler reddedilir, bazıları kabul edilir ya da yenileri öne sürülür. Karar verme, bu aşamaların hepsinde vardır. Ve en son verilen karar müşterektir. Görüşmelere katılan bir gurubun üyesi olduğumda, guruba dâhil olmam kendi kişisel kararımın devamıdır. Görüşmelere dâhil olduğumda ise eğer belli bir teklif çoğunluk tarafından kabul ediliyorsa ve ben de aynı fikirdeysem bu, gurubun seçimi olmuş olur artık.
Dürtüsel kararlar
Dürtüsel kararlar, aslında duyusal bir uyarana verilen ani tepkilerdir. Böyle kararlar daha çok ticari olarak özellikle tasarlanmış uyaranlar tarafından tetiklenir. Örneğin markete girdiğinde mis gibi gelen ekmek kokusu müşteriyi çekecek ve birkaç ekmek almasına sebep olacaktır. Böyle bir karar olasılıklar arasında düşünerek yapılmış bilinçli bir seçim midir yoksa görünüşte bilinçli olan ancak bilinçaltı tarafından karar verilen bir seçim midir? Ya da daha ziyade cezbedilme bilinçsizken satın alma edimine dair verilen karar bilinçli olabilir mi?
Özgür irade üzerine açıklamalar
Her bir seçim olayında, beyinde karar vermeden sorumlu olan bölüm bir uyarana göre hareket etmektedir: Bu, bir problem, bir fırsat ya da beynin tepki göstereceği herhangi bir dürtü olabilir. Bazen olayın ne zaman başladığı ya da asıl dürtünün tam olarak ne olduğu bilinmeyebilir. Libet’nin çalışmalarında ve buna benzer çalışmalarda ise uyaranlar çok basittir ve hemen tanımlanabilir. Gönüllülerden, araştırmacılar tarafından belirlenen basit iki üç hareket seçmeleri beklenir ya da araştırmacılar tarafından belirlenen sadece basit tek bir şey – gönüllülerin eylem zamanı olarak belirlenmiş şeyler – yapmaları beklenir. Fakat gündelik hayatta uyaranın tam olarak ne olduğunu bilmeden bir seçim yapmak zorunda kalabilirim. Hatta ilk başta konunun farkında bile olmayabilirim. Zihnim dehlizlerinde bir yerde durmaktadır fakat çoktan harekete geçmiştir. Ve bir de bakmışım ki seçim yapmanın eşiğindeyim. Meseleyle baya bir boğuştuktan sonra, biraz ara vereyim, sonra yeniden bu konuyu ele alırım diyebilirim. Fakat bu zihnimi meşgul etmeye devam eder. Belli bir zaman sonra ne yapmam gerektiğine karar verebilirim. Mesela ahlaki bir ikilem ya da taşınmak ya da yeni bir kariyere başlamak gibi ciddi bir hayat değişikliği üzerine günlerce kafa patlatabilirim. Ne yapacağıma karar veremediğim için konuyu rafa da kaldırabilirim. Fakat asıl ne zaman yeni bir kariyer hakkında düşünmeye başladım? Beni buna iten, bana bunu düşündürten neydi? Belki uzun zamandan beri süregelen bir memnuniyetsizliğin sonucuydu. Açık bir çıkış noktası ya da net bir uyaran belirlemek zordur. Belki birden fazla sonuca varacağım ya da meseleyi çözebilmek için birden fazla karar vermek durumunda kalacağım. Ya da bir şeyler yapmak için bir karar vereceğim ve sonra yaptığım seçimin zorluğunu algıladığımda kararımı değiştireceğim.
Karar verme, lineer bir süreç mi?
Gün be gün ve haftadan haftaya almak zorunda kaldığım bu kararların sayıları, karar verirken içinde bulunduğum zaman dilimlerinin böyle çeşitliliği, tepki vereceğim ihtiyaç ve isteklerimin bu denli çeşitliliği; günlük hayatımda karar verme edimimde bilincimin de bilinçaltı süreçlerim kadar dâhil olabileceğini pek de mümkün kılmamaktadır. Fakat beynimin bir meseleyi sonlandırma yöntemleri, seçim yaparken harcanacak zaman süreçlerinin değişkenliği, bir seçimi durdurma, ondan geri çekilme, vazgeçme ya da tereddüt etme gibi tavırlarım, bir şeyleri zihnimin derinliklerine gönderme şeklim hepsi birden gösteriyor ki seçim yapma edimim bilinçaltından bilince doğru lineer bir çizgiyi, Libet’nin deneylerindeki gibi belirlenmiş bir güzergâhı ya da her zaman aynı süreci izlemiyor. Bu yüzden, bazı belirli durumlarda, bilinçaltı beyin süreçlerimizin karar verme eylemimize etki ettiği ve katkıda bulunduğu kanıtına istinaden özgür iradeden yoksun olduğumuzu iddia etmek, çok kısıtlı verilerle kesin bir sonuca ulaşmak gibidir.
Libet’in araştırmaları ve benzer araştırmalar sadece şu iddiayı kanıtlamak için kullanılabilir: gönüllüler araştırmacılar tarafından basit bir hareketi belli bir şekilde yapmaları istendiğinde (mesela kolunu öne kaldırmak ve yana kaldırmak gibi ) ve yaptıklarında, eylemin bilinçli bir şekilde yapılmasından hemen önce saliseler içinde bilinçaltı tarafından yönlendirilmiş olabileceğidir. Bunun ise yukarıda belirttiğim seçimlerde özgür irademin ne kadar etkili olup olmadığını uygulamakla bir alakası yoktur. Fakat çoğu insan bu veriyi yorumlamakta ileri gideceklerdir.
Karar vermeden önce verilen karar mı?
2017 yılında The New Scientist’de yayımlanan bir makale (Bkz. Your Conscious Mind) Libet’in araştırmalarının, sen kendin daha bir şeylere karar vermeden önce beyninin bu konuda senin için önceden hazırlıklara başladığını gösterdiğini yazdı:
“Libet’in araştırmalarının en çarpıcı yanı şudur ki siz kendiniz daha ne yapacağınızı bilmezken beyninizin bir şeyleri yapmayı tercih ettiği kısa bir zaman dilimi var.”
Bu söylem, böyle bir çalışmadan çıkarılabilecek çok yanlış bir genellemedir. Özellikle de Libet’in yaptığı ana deneylerden birisinin gönüllülerin ne yapacaklarının bilinmesi ancak tam olarak ne zaman yapacaklarının bilinmemesi iken.
Libet’ninki gibi çalışmalarda uyaran çok basit ve kesindir: Araştırmacı gönüllülerden basit birkaç bir şey yapmasını ister. Ama gerçek hayattaki kararlarımız ve seçimlerimiz çok daha karmaşık ve değişiktir; süreç çok daha gergindir: Seçim ve karar verme süreçleri farklıdır, çıkış noktaları farklıdır ve aynı zamanda işliyor olabilirler. İnsan davranışlarının çoğunun otomatik pilottan geldiği söylense de bu bir şeylere karar verme sürecinin tekrar ve tekrar önceden belirlenmiş bir şekilde gerçekleştiği anlamına gelmez. Çok fazla düşünmeden ya da hiç düşünmeden bir şeyler yapmaya karar verebilirim çünkü bu bana uygundur ve üzerimde bir baskı oluşturmuyordur. Belli aralıklarla bir şeyleri tekrar tekrar yapabilirim çünkü zevkime, ağız tadıma, yetişme tarzıma ve karakterime uyuyordur. Zaten yapmayı sevdiğim ve yapmaktan zevk aldığım bir şeyleri yapabilirken neden başka türlü davranmayı seçeyim ki? Fakat bu, böyle bir durumda dahi benim tekrardan bilinçli bir seçim yapmayacağım anlamına gelmez.
Kevin Loughran
Çeviren: Su Çelikli
Kaynaklar
- Moher Costandi. (2013). 50 Ideas You Really Need to Know About the Human Brain, s.60. (İnsan Beyni Hakkında Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fikir)