Pasif izleyici ne demek, ilk önce buna bir cevap verelim. Pasif izleyci şu demek: Mesela evdeki dört çocuk çizgifilm izlerken evin hanımı bir yandan el işini örüp bir yandan da maça göz atar ki bu gibi durumlara maruz kalan izleyici pasif izleyicidir. Pasif izleyci soru sormaz, bir amaç ile izlemez. Edilgen insan gibi.
Edilgen insan da günlük hayatta oldukça fazla kullanılmakta olan kelimeler arasında yer almaktadır. Türk Dil Kurumuna göre edilgen insan, yapılan bir işten etkilenen kişiyi ifade etmek için kullanılmaktadır. Edilgen insan aynı zamanda pasif olarak da ifade edilebilir.
Son yıldaki literatürde şiddetli bir çekişmenin olduğu görülmektedir. Bir tarafta bireyci, etkilenmeye kapalı, rasyonel ve seçici olan aktif izleyici bulunmaktadır. Diğer tarafta kolay kandırılabilen, amaçsız ve savunmasız pasif izleyici vardır. Karşıt görüşlerdeki medya teorisyenleri kendi algıladıkları sosyal gerçekliği savunmuşlardır.
Aktif izleyci, edilgen olmayan bilinçli izleyen kitledir. Aktif izleyici yaklaşımına göre izleyiciler, maruz kaldıkları mesajların pasif alıcıları değil, aksine bu mesajları anlamlandırmada aktiflerdir (hem bilişsel hem de duygusal olarak) belirtmektedir. Bu aktif ilginliğin birbiriyle ilişkili çeşitli boyutları algı, anlama, yorumlama, değerlendirme ve tepki verme olarak sıralanabilir.
Aktif izleyici yaklaşımı, iletilen metnin anlamının önceden sabitlenerek tüm izleyiciler tarafından aynı şekilde anlaşılacağı düşüncesini reddetmektedir çünkü anlam, izleyici ve belirli bir bağlam içerisinde gelen metinler arasındaki müzakerenin sonucunda ortaya çıkan bir üründür. İzleyiciler medyayı kendi amaçları için kullanmaktadır.
Aktif izleyicilik kavramının yaratıcısı ise Sosyal Psikolog Raymond Bauer. İzleyici bağımsızlığını ilan eden makalesiyle Bauer, kullanımlar ve doyumlar alanında yapılan çalışmalarda en fazla alıntı yapılan bilim insanı oldu. Bauer’in bu öncü makalesi, alıcı (receiver) odaklı araştırma yaklaşımlarına yönelik bir paradigma kaymasında öncü biri oldu.
“Aktif İzleyici Teorisi, medya zleyicilerinin yalnızca pasif olarak bilgi almadıklarını, kişisel ve sosyal bağlam içinde mesajı anlamlandırmaya aktif olarak, genellikle de bilinçsizce dahil olduklarını savunur. Bu nedenle, bir medya mesajının kodunun çözülmesi, aile geçmişi, inançlar, değerler, kültür, ilgi alanları, eğitim ve deneyimler gibi şeylerden etkilenebilir. Bir mesajın kodunun çözülmesi, bir kişinin bir mesajı ne kadar etkili bir şekilde alabildiği ve anlayabildiği anlamına gelir.” Özellikle kitle ileitşim araçlarının kullanılmasıyla ilişkilendirilir. Ve Stuart Hall’ün Kodlama ve Kod Çözümü Modelinin bir koludur.
Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı bağlamında aktif izleyici kavramı çok kritik bir role sahiptir. Bu yaklaşımı benimseyen teorisyenler, aktif izleyicinin kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının temel prensibi olduğunu ve kitle iletişim araştırmaları için çok önemli bir kavram olduğunu belirtmektedirler.
Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı, kullanıcıların kitle iletişim araçlarından nasıl yararlandığını ve ne şekilde doyum elde ettiklerini açıklamaktadır. Kullanıcılar, kitle iletişim araçlarından aldıkları bilgiler arasında kendi gereksinimlerini karşılamak amacıyla bazılarını seçer, alır ve kullanırlar.
Yakınsamanın önemli sonuçlarından biri, televizyona ait uylaşımların internet mecrasına taşınması, özellikle Netflix gibi platformlarda izleyici ve kullanıcı konumlarının iç içe geçtiği pratiklerin ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda çoklu medya ortamlarının izleyici alışkanlıklarını değiştiren dolaylı etkilerinden de söz etmek gerekir. Diğer medya ortamlarında kazanılan deneyimlerden ve hazlardan bağımsız televizyon izleyicisini hayal etmek giderek güçleşmektedir. Yakınsamayla ortaya çıkan izleyicilik, haz ve deneyimlerinin giderek bireyselleştiğini de vurgulamak gerekir. Bununla kast edilen kişiye özel program listelerinin oluşturulabilmesi ve dijital yayıncılığın kişinin izlediklerinden yola çıkarak önerilerde bulunabilmesi olduğu kadar, izleyicinin ulus-aile-tüketici üçlemesi dışında kişisel beğenilerle kurulan bir ağa, sanal bir kolektiviteye de dönüşebilmiş olmasıdır. Bu kolektivitenin nasıl tarif edildiği sorusu ise izleyici araştırmaları açısından oldukça vaat edici bir alan açmaktadır.
Türkiye bağlamında düşünüldüğünde, izleyici çalışmalarının verimli bir alan olduğu söylenebilir. Yukarıda bütün sorularla birlikte Türkiyede izleyici büyük ölçüde tarihsel, kültürel, yerel ve uluslararası düzeylerde araştırılmayı bekleyen bir muğlaklıktır. Yeni ve güncel araştırma konuları sıralanacak olursa uzun ve ilginç bir liste ortaya çıkar. Yerel kimlikler ve yerel televizyon izleyiciliği, Kürtçe ve başka dillerde yayın yapan kanalların, izleyicilerin kültürel kimliği açısından ne anlam ifade ettiği, televizyon izleyiciliğini internet mecrası üzerinden gerçekleştirme süreci, kurumsal ve aile içi denetim bağlamında çocuk izleyiciler, dijital platformlarda izleyici alışkanları ve benzeri çalışma önerilerini çeşitlendirmek mümkündür.
İzleyici araştırmaları özellikle Türkiye bağlamı düşünüldüğünde vaat edici bir çalışma alanı olarak daha fazla sayıda araştırmacının ilgisini beklemektedir. Bireylerin internet gibi yeni medya teknolojilerini kullanım ve doyum biçimleri, gazete ve televizyon gibi daha eski medya teknolojilerinden farklılıklar göstermektedir.
Blumler ve Katz’ın 1970’li yılların başında kullanımlar ve doyumlar üzerine yaptıkları çalışmalar doğal olarak o dönemin medya teknolojileriyle sınırlı kalmıştır. İnternet öncesi medya teknolojilerinde günümüzdeki kadar etkileşim ve kullanıcı üretkenliğinden söz etmek mümkün değildir. İzleyicilerin medya içeriğinin sadece pasif alıcısı olmadığı tam tersine aktif oldukları yönündeki keşifleri, bulgularının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ayrıca kullanımlar ve doyumlar üzerine yapılmış ilk araştırmalar, gelecekte medya teknolojilerinin gelişerek üretim olanaklarını arttıracağı, dolayısıyla kullanıcıların daha aktif ve etkileşimli hale geleceğini öngörmüştür.
Ekran karşısına geçtigimizde aktif izleyici olmaya çalışmalı, niçin ve neye göre izledigimizi kendimiz bilmeliyiz. Pasif izleyici kitlesi gibi ne maksat ve niyet ile izledigimizi bilmeyen toplum olmamalıyız.
Yazan: Nazik Ovezova