Covid-19, insanların birbirleri arasında mesafelerini korumalarını zorunlu kıldı. Bu durum sonucunda robotlar da depoları ve hastaneleri sterilize etmek, test örneklerini laboratuvarlara taşımak ve teletıp avatarları olarak hizmet etmek gibi temel roller için oluşan boşlukları gidermek adına devreye girdi.
Virüs kapma riskini azaltmak için insanlar robotik yardıma giderek daha sıcak bakmaya başladı denebilir. Varsayımsal da olsa kendi kendine giden bir taksi tarafından alınmayı ya da yiyeceklerini robotla teslim ettirmeyi tercih ediyorlar.
Daha akıllı, bağımsız makineler kamusal alana girdikçe mühendisler de robotların sadece topluma nasıl uyum sağladığını değil, aynı zamanda toplumun bu yeni, “çalışan” robotları barındıracak şekilde nasıl değiştirebileceğini de yeniden düşünmeye çağırıyor.
Julie Shah ve Laura Major, “What to Expect When You’re Expecting Robots: The Future of Human-Robot Collaboration” (Robotları Beklerken Aslında Ne Beklemelisiniz? İnsan-Robot İş Birliğinin Geleceği) adlı bir kitap çıkardı. Orada da değindikleri gibi bekleyebileceğimiz şey, geleceğin robotlarının artık bizim için değil, bizimle çalışacağıdır.
Basit görevdeki robotların daha karmaşık hale gelirken kaotik gerçek dünyada insanlarla etkileşime giren ve onlar arasında çalışan ortaklar gibi olacağına değiniyorlar. Bu nedenle Shah ve Major, robotların ve insanların karşılıklı bir anlayış tesis etmesi gerektiğini de vurguluyor.
Shah, “Kitabın bir kısmı daha çok insan gibi düşünen ve çok ince sosyal sinyalleri anlayabilen, dünyamızı işler hale getiren, robotik sistemler tasarlamakla ilgili. Ancak aynı zamanda robotların dünyamızda daha etkili bir şekilde yaşayabilmesi için yaya geçidimizden sosyal normlarımıza kadar hayatlarımızı nasıl yapılandırmamız gerektiğine de eşit vurgu yapıldı” diyor.
Robotlar kamusal alanlara daha fazla girdikçe, insani ve sosyal davranışları daha iyi anlarlarsa yapılacakları güvenli bir şekilde yapabilirler.
İşlek bir kaldırımda bir paket teslim robotu düşünün: Robot, yolundaki trafik konileri ve elektrik direkleri gibi engellere karşı standart bir şekilde programlanabilir. Peki ya robot bir fincan kahveyi dengelemeye çalışırken karşıdan puset kullanan bir kişiye denk gelirse? Yoldan geçen bir insan sosyal ipuçlarını okur ve belki de bebek arabasının geçmesine izin vermek için kenara çekilir. Bir robot, rotasını buna göre değiştirmek için aynı ince sinyalleri alabilir mi?
Shah cevabın evet olduğuna inanıyor. MIT’de Interactive Robotics Group‘un başkanı olarak, robotların; insanların nerede hareket ettikleri, ne yaptıkları ve fiziksel alanlarda kimlerle etkileşime girdikleri gibi insan davranışını anlamasına ve tahmin etmesine yardımcı olacak araçlar geliştiriyor. Bu araçları ise fabrika katı ve hastane koğuşu gibi ortamlarda insanları tanıyabilen ve onlarla iş birliği yapabilen robotlara uyguluyor. Sosyal ipuçlarını okumak için eğitilmiş robotların kamusal alanlarda daha güvenli bir şekilde konuşlandırılabileceğini umuyor.
Major ise günümüzde çoğu sürücüsüz arabanın çalıştığı kontrollü, kapalı ortamların ötesinde, gerçek dünyada robotların ve özellikle kendi kendine giden arabaların güvenli ve güvenilir bir şekilde çalışmasına yardımcı oluyor. Shah ile ilk kez yaklaşık bir yıl önce bir robotik konferansında bir araya gelmişler. Kitaplarının tohumları da ondan sonra filizlenmeye başlamış.
Bir Cyborg Şehri
Mühendisler kitaplarında, robotların ve otomatikleştirilmiş sistemlerin insanları algılayabileceği ve onlarla birlikte çalışabileceği yolların yanı sıra çevremizin ve altyapımızın robotları barındıracak şekilde değiştirebileceği yolları da anlatıyor.
Robotları yönetmek ve yönlendirmek için tasarlanmış cyborg dostu şehirler.
Yakın gelecekte herhangi bir zamanda insanlarla kaldırımı paylaşan birden fazla robot olacaksa Shah ve Major, şehirlerin robotlar ve insanlar arasındaki kazaları önlemek için bisiklet yollarına benzer özel robot şeritleri kurmayı düşünebileceğimizi öne sürüyor. Mühendisler ayrıca, uçakların uçuş sırasında birbirlerini takip etmelerine benzer şekilde, robotları halka açık alanlarda organize etmek için de bir sistem tasarlıyor.
Benzer bir şekilde şunları da ekliyorlar:
“Kamusal alanlardaki robotlar, yazılım platformlarından veya üreticilerinden bağımsız olarak birbirlerini görmelerini ve birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan bir tür evrensel sensörle tasarlanabilir. Bu şekilde, yakındaki robotları algıladıklarında olası kazalardan ve tıkanıklıklardan kaçınarak belirli alanlardan uzak durabilirler.”
Bahsi geçen çoğu şeye hala hazır olmasak da trendin açık olduğunu söylüyorlar: “Robotlar kaldırımlarımıza geliyor, bakkallarımıza ve evlerimize giriyor. Kitabın başlığından da anlaşılacağı gibi, topluma yapılacak bu yeni eklemeler için hazırlanmak, teknoloji algımızda ve altyapımızda da bazı büyük değişiklikler gerektirecektir.”
Sonuç olarak şunu diyebiliriz: Nasıl bir çocuğun pek çok yönden iyi yetiştirilebilmesi için pek çok kişinin yardımı ve desteği gerekiyorsa aynısı robotlar için de geçerli olacaktır.
Çeviren: Elif Akçay
Kaynak: https://news.mit.edu/2020/expect-when-expecting-robots-1022