Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Uygulamalı Felsefe
  4. »
  5. Sosyal Medya Platformlarındaki Bağış Toplama Kampanyalarına Eleştirisel Bir Bakış: Facebook Örneği

Sosyal Medya Platformlarındaki Bağış Toplama Kampanyalarına Eleştirisel Bir Bakış: Facebook Örneği

Sosyal medya platformları üzerinden özellikle de Facebook vasıtasıyla birçok farklı kurum ve kuruluşun, suç örgütlerinin, dolandırıcıların, insanların merhamet duygusunu istismar ederek yardım topladığına şahit olmuşsunuzdur. Peki, bu yardım çığlıkları gerçek mi, yalan mı? Sosyal medyada insanları aldatarak merhamet duygularını istismar eden dolandırıcılar ile gerçek ihtiyaç sahiplerini nasıl ayırt edebiliriz? Facebook her ülkenin dinamiğine uygun olarak sosyal yardım kampanyaları düzenlemektedir. İsrail’de yaptığı paylaşımlarda Yahudi çocukları ve hastaları için yardım topladığını iddia ederken, Budist ülkelerde Budist çocuk ve hastalar için, Hristiyan ülkelerde ise Hristiyanlar için yardım topladığını belirtmektedir ve bunun gibi birçok örnek sıralanabilir.

Dolandırıcılar insanların merhamet duygusunu sömürür. Dolandırıcıları gerçek ihtiyaç sahiplerinden ayırabilmek için Kaspersky Antivirüs yazılım şirketi bu konuda kullanıcılarını şu bilgilerle uyarmakta:

“Facebook’ta bir süredir adeta sahte bağış toplama rüzgârı esiyor. Alışıldık bir yapı söz konusu: Saldırganlar, sıfırdan gruplar oluşturur ve bunlara bir dizi gönderi eklerler. Bir dizi dokunaklı yorumla birlikte banka havalesi bilgileri verirler. Gruplar genel olarak belli bir şablonu izler. Grubun adı, bir yardım çağrısı içerir ve sayfada yayımlanan gönderilerde çoğu zaman çektikleri acı fotoğraflar ve videolarla gösterilen ölümcül hastalıklara sahip çocuklar hakkında duygusal hikayeler yer alır. Gönderilerin bazıları, başka dolandırıcı gruplardaki gönderilerin birebir kopyasıdır. Gruplar arasında tek farklılık, çocuğun adı, hastalığı, tedavi gördüğü hastalık gibi bilgilerdir. Birden fazla grupta iletişim bilgilerinin ve banka havale bilgilerinin aynı olduğu da sıklıkla görülmektedir ki bu da dolandırıcılığın en sağlam göstergesidir. Her ay yeni dolandırıcılık grupları ortaya çıkmakta olup her ne kadar şikayetler üzerine hızlı bir şekilde kapatılsalar da bazı kullanıcılar kaçınılmaz olarak aldanıp dolandırıcılara para gönderir.”

Konu ile ilgili olarak 17.02.2021 tarihinde kendisinin görüşlerine başvurduğumuz Deniz Feneri Derneği Genel Sekreteri Ali Karayılan, yardım konusunun çok hassas bir konu olduğunu ve maalesef insanların iyi niyet duygularının bazı dolandırıcılar tarafından istismar edilebileceğini bu sebepten insanlarımızın başta Kızılay, İHH, Deniz Feneri vb. kurumlar  olmak üzere devlet onaylı, rüştünü ispat etmiş, ihtiyaç sahiplerinin belirlenmesinden, yardımların toplanmasına ve dağıtımına kadar tüm aşamaların kendi yasal organları tarafından takip edilen,  resmi yardım kuruluşları aracılığı ile  iş birliği yapmalarının daha mantıklı olacağını belirtti. Bağışlarını gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasının önemli bir vebal olduğuna değindi.

Facebook üzerinden paylaşılan yardım kampanyalarına göz attığımız zaman öncelikle dünya üzerinde savaşların, katliamların, kıtlıkların, işkencelerin mağdur ettiği coğrafyalardan çekilmiş video görüntüleri izlettirildikten sonra sözde yetkili kişinin veya yardım gönüllüsünün yardım çığlıkları ve bazen göz yaşları altında tüm Facebook kullanıcılarını bilgilerini verdikleri hesaplara para yatırmaya davet ettiği görülmektedir. Yemende açlık çeken çocuklar için yardım toplayan bir Facebook reklamında “iyilik fırını” ismini verdikleri bir fırının sürekli una ihtiyaç duyduğunu, bu fırının faaliyetlerine devam ederek aç Yemenlilere ücretsiz ekmek verebilmesi için Facebook kullanıcılarının desteğine ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir. Fakat daha önce bu fırından ekmek almış insanların bilgileri veya farklı günlerdeki fotoğrafları gibi delillendirici fotoğraflar veya videolar verilmemektedir. Yardım sayfası incelendiği anlık olarak tüm yardım yapanların yaptığı bağış tutarları ve isimleri yazılmakta toplamda ise milyonlarca dolar toplandığı belirtilmekte fakat bu yardımların hangi aşamalarla kullanıldığı, yasal statüsü, denetim mekanizmaları tarafından denetlenip denetlenmediği, şimdiye kadar kaç insanın hayatında olumlu değişiklik yapıldığı vb. bilgilere yer verilmemektedir. Görsellerde ise hep aynı video görüntülerinin kullanılması kuşku uyandırmaktadır.  O zaman şu sorular akla gelmektedir: Facebook global olarak denetlenen bir kuruluş mudur? Global olarak denetlenmiyorsa faaliyet gösterdiği ülkeler tarafından denetlenmekte midir? Eğer herhangi bir denetime tabi değilse toplanan milyonlarca doların amacı dışında kullanılmasını kim önleyecektir?

Konu ile ilgili olarak Kaspersky Antivirüs Yazılım Şirketi şu tavsiyelerde bulunuyor:

“Dolandırıcıları gerçek kişilerden ve gerçek hayır kuruluşlarından nasıl ayırt edebilirsiniz?”

Şüphesiz, Facebook’ta sahte grupların yanı sıra gerçek sorunları olan gerçek kişiler de bağış toplar. Dolayısıyla buradan çıkarılacak ders, internet üzerinden yapılan tüm yardım çağrılarını göz ardı etmek değildir. Bir bağış kampanyasının gerçek olup olmadığına karar verirken hesaba katacağınız ipuçları şunlar olabilir:

Grubun yaşı ve içeriği: Bir grup sadece birkaç haftalıksa ve sadece üç gönderisi varsa ancak birkaç bin kez görüntülenmiş ve repost edilmişse, muhtemelen dolandırıcıların yönettiği bir gruptur. Gerçek grupların gelişmesi zaman alır ve bu grupları düzenleyenler, ciddi ölçüde daha fazla bilgi verir.

Acıma duygunuzu sömürme: Sarsıcı videolar, düşük kaliteli stok fotoğraflar, hüzünlü sözler ve bol bol ünlem işareti ile tamamı büyük harfle yazılı metinler, hikâyenin gerçekliğini sorgulamadan anlık olarak harekete geçmeniz için tasarlanmıştır. Dürüst kuruluşlar böyle yollara başvurmaz çünkü onlar için, bağışçılarla güven ilişkisi kurmak ve gelecekte de ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmaya devam edebilmek daha önemlidir. Dolayısıyla, hastalarının öykülerini sade bir dille anlatırlar, taleplerini duygu sömürüsüyle dile getirmezler ve tedavinin ilerleyişi ve aldıkları parayı nasıl harcadıkları hakkında ayrıntılı bilgi verirler. Öte yandan dolandırıcılar, grupları kapanmadan önce toplayabilecekleri kadar para toplamaya çalıştıkları için duygu sömürüsüne başvurur. Örneğin dolandırıcı gruplarda, grubun yeni kurulmuş olmasına karşın, hedeflenen bağış tutarına genellikle “neredeyse ulaşılmıştır.” Ayrıca, acilen ödenmesi gereken bir fatura olduğunu ve bağışınıza hemen ihtiyaç duyduklarını söylerler. Ne kadar acele ederseniz, kampanyanın gerçek olup olmadığını sorgulama ihtimaliniz o kadar düşer. Dolayısıyla, bağışlara “dün” ihtiyaç duyduklarından bahsetmeleri şüpheli bir işarettir. Şüphesiz hasta bir çocuğun umutsuz annesi de yardım talebiyle duygusal bir mesaj yazabilir, ancak kederli bir şiir eklemesi pek olası değildir. Bunun yerine, hastalığa ilişkin detaylı bilgi vermesi ve hastalıkla mücadelede yaptıklarını açıklaması daha olasıdır. Bu nedenle, sadece sunum tarzına değil, bütün halinde tüm faktörlere dikkat edin.

Destekleyici dokümanların düzensiz olmaması veya hiç bulunmaması: Genel olarak dolandırıcı gruplarda, sağlık raporu veya diğer tıbbi kayıtlardan eser yoktur. Ama bu gibi dokümanlar varsa, bunları titizlikle okuyun ve yardım talebinde verilen bilgilerle örtüştüklerinden emin olun.

Örneğin kalp hastalığı olan bir kız çocuğunun tedavisi için bağış toplanan bir grupta organizatörler sayfaya çocuğun Down sendromlu olduğunu gösteren sağlık raporlarının fotoğraflarını koymuştu. Belki de kızda her iki hastalık da vardı ancak sadece kullanıcıların kafasını karıştırmaya yarayan alakasız bilgiler gönderilmesi, grupta bir şeylerin yanlış olduğuna dair kuvvetli bir işarettir.

Açıklama sorularına verilen yanıtlar: Konuyla ilgilenen kişilerin grup yöneticilerinden daha fazla bilgi istemesi yaygındır. Örneğin çocuğun durumu ile güncelleme, hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi, doktorlarının ve hemşirelerinin adlarını isterler. Dolandırıcı gruplarında bu yorumlar süratle silinir ve gönderen kişiler engellenir.

Kuruluşların internet siteleri: Bazen bu gruplarda, sözde hayır kuruluşunun internet sitesine bağlantı da verilir. Dolandırıcılar böylelikle sadece Facebook’ta olmadıklarını göstererek sayfalarına olan güveni artırmaya çalışır. Böyle bir internet sitesine girdiğinizde, en azından dikkatli bir şekilde incelemeden hiçbir bilgi girmemenizi öneririz. Son güncelleme tarihine bakarak başlayın ve internet sitesinde gelir-gider raporu olup olmadığını kontrol edin. Hayır kuruluşları bu bilgileri yayımlamak zorundadır. Bir internet sitesi bağış topluyor ancak topladığı bağışları nasıl harcadığını raporlamıyorsa güvenilir değildir.

Eleştirel bakarak başka insanlara yardımcı olma: Başkalarına yardım etme isteği harika bir dürtüdür. Ancak, hayattaki pek çok şeyde olduğu gibi, fevri hareket etmez, eleştirel yaklaşırsanız başkalarına daha fazla yardımınız dokunabilir. Paranızın gerçekten işe yaraması ve dolandırıcıların cebine girmemesi için, biraz zaman harcayarak, gelen bağış talebinin arkasındaki hikayeyi doğrulamaya çalışın. Belki de en iyisi, paranızı şahıslara değil de tanınmış hayır kurumlarına bağışlamaktır. Böylelikle paranızın nereye gittiğini bilirsiniz ve içiniz rahat olur.

Kanunen ülkemizde çevrim içi sistem üzerinden bağış toplamak mümkün olmakla birlikte, toplanan bağışın 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu kapsamına girip girmediğinden emin olunması gerekmektedir. Fakat Facebook gibi küresel düzeydeki sosyal medya platformları şu an için ülkemiz kanunlarına tabi olmadığını belirtmekte ülkemizden topladığı reklam gelirleri için bile vergi vermemekte direnmektedir.

Konu ile ilgisine başvurmak istediğimiz Facebook ise kendi web sayfası üzerinden yaptığı duyuruda gerekli başvuruları sağlayan ve dijital makbuz temin edebilecek kullanıcıların bağış kampanyası açmalarına izin verebileceklerini internet sitesi üzerinde detaylı bir şekilde açıklamaktadır. Fakat bu web sayfasındaki açıklamaları incelediğimiz zaman ise maalesef tıpkı Kaspersky’ın belirttiği gibi bu sistemin dolandırıcılar tarafından istismar edilmeye son derece açık olduğu ve Facebook’un ise toplanan her ücretten komisyon aldığı görülmektedir.

Tüm bu gelişmeler “merhamet” duygumuzun da mantık, kalp, araştırma, bilgi ve denetim süzgecimizden geçmesi gerektiğini bizlere açıkça göstermektedir.

                                                              Halil İbrahim İşbilici

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir