Gerçekler ortaya çıkmaya başladı: Donald Trump yanlısı fanatik grup ve çetelerin ABD Kongre Binası’na saldırmasından sonra çıkan olaylarda tam 5 kişi hayatını kaybetti. Bu duruma neden olan olay ise eski ABD Başkanı Trump’ın dijital olarak zehirlenmesi ve taraftarlarını da zehirlemesidir. Genellikle yanlış, yanıltıcı ve şiddet içeren ifadeler; Facebook, Instagram, Twitter ve YouTube gibi sosyal medya platformları tarafından engellenmektedir.
Trump’ın hesapları şiddet içerikli mesajlarından sonra Facebook ve Twitter tarafından da askıya alındı. Bu sansür tüm dünyada şok etkisine neden oldu. Yine Trump’a yakın aşırı sağcı mikroblog hizmeti Parler ve Trump destekçilerinin uğrak yeri olan bir başka platform uygulaması da Google ve Apple tarafından yasaklandı. Aynı zamanda Amazon, Trump’ın web barındırma ve yapılandırma hizmetini askıya aldığını duyurdu.
Diğer uygulamalar da Trump’a karşı benzer girişimler gerçekleştirdi. Fakat Trump ve taraftarları da popüler sosyal medya platformlarının bu sansürlerine misilleme olarak alternatif sosyal medya kanallarına yani Pinterest, Reddit, Shopify, TikTok ve Twitch’e yöneldiler ve mesajlarını bu kanallar aracılığı ile tüm dünyaya ulaştırdılar. Bu, bir bakıma, oldukça anlamlı ve başarılı bir karşı hamle oldu (Rupar 2021). Seçim sahtekarlığına ilişkin çevrim içi yanlış bilgiler %73 oranında düşmüştür (Ostrom vd, 1999 ).
Ancak bu günlerde akıllara takılan bazı sorular bulunmaktadır:
Sosyal medya şirketleri gerçekten doğru şeyi mi yapıyorlar?
Görevleri gerçekten bu mu?
Bu sorular dijital toplumların geleceği için çok önemlidir zira demokratik organizasyonlar sosyal medyanın kıskacı altına girebilmektedirler. Artık sosyal medyada meşruiyet ve dijital egemenlik kavramlarını nereye koyabileceğimize karar vermeliyiz. Şu an bunu yapmanın en iyi zamanıdır. Çünkü doğru sorular şimdi sorulmaz ise gelecekte yanlış cevaplar doğruların yerini alacaktır (Liptak 2021).
Gelecekte toplumların kaderi, dev şirketlerin ne zaman keyfi kararlar alacağına bağlı olmamalıdır. Toplumlar geleceklerini sosyal medya şirketlerinin kararlarına terk edemez. Sosyal medya şirketleri de yeri geldiğinde herhangi bir kuraldan muaf olmadan, demokratik olarak hesap verebilmelidirler. Trump’ın devre dışı bırakılmasını onaylayan veya reddedenlerin dünyaya verdiği mesaj şudur ki, “Hiç kimse ulaşılmaz ve dokunulmaz değildir.” Öyleyse, ABD Başkanı’nın başına gelenler, herkesin başına gelebilir. Aradaki fark bulunmaktadır: Kimse kuralların üstünde değildir fakat yasağa karşı olanlar, hepimizin kanunlardan sorumlu olduğumuzu kabul etmek istemiyor gibi davranmakta ve bu durumdan şikayet etmektedirler.
Sosyal medya şirketleri her zaman keyfi yayın politikaları üretmekte ve hesap vermek zorunda değillermiş gibi davranmaktadırlar. Bir süredir insanlar Trump’ın sosyal medyayı kötüye kullanmasından şikayetçidirler. Trump’ın sosyal medyayı popülist, demagojik, yanıltıcı ve kışkırtıcı mesajlar atarak kullanmakla suçlamaktadırlar. Özellikle Trump, pandemi konusunu hafife almakla, seçimlere hile karıştırmakla, beyazlar lehine ırkçılık yapmakla suçlanmaktadır. Son olarak da dijital iletiler göndererek taraflarından meclise ve muhaliflerine baskı yapmalarını isteyerek dikkatleri üzerine çekmiştir.
Halk, Trump’ın konumunu kötüye kullandığını ve çok fazla yanlış bilgi, teyit edilmeye muhtaç haberler yaydığına şahit olmuştur. Bu yüzden şu soru oldukça önemlidir: Deplatforming’in kabul edilebilir mi? Edilemez mi? Günümüzde dijital egemenlik (Floridi 2020a) şu anlama gelir:
Hayatlarımızı çevrim içi olarak kontrol edenler çevrim içi deneyimimizi giderek daha fazla gözlemektedirler (Floridi 2014b). Tüm kişisel verilerimiz ise büyük ölçüde birkaç devasa şirketin elindedir. İşte işin özü burada saklıdır. Sosyal medya kullanımı hem basit hem de kutuplaştırıcıdır.
Trump’ın hesaplarının askıya alınmasından yana olanlar şunu savunmaktadırlar: Söz konusu platformların kendi şartlarında hizmet sunan özel şirketler olması, kuralların kendileri tarafından belirlenmesi ve kullanıcılar tarafından özgürce kabul edilmesinden dolayı şirketlerinin kişisel verileri kullanma ve ticari olarak paraya dönüştürme hakkı vardır. Hizmet şartlarına uyulmaması durumunda ise herhangi bir kullanıcının hesabı askıya alınabilir (Brandom 2021).
Trump aleyhtarlarına göre sosyal medya platformları Trump’ı daha erken bloke etmeliydi. Böylece Sri Lanka, Myanmar, Hindistan, Etiyopya vb. ülkeleri karıştıracak türde mesajlar atamazdı (Satariano 2021). Sonuçta Trump seçimi kaybeden taraf oldu. Çünkü Biden yönetimi, sosyal medya devlerini yanına alarak büyük bir avantaj kazanmıştı. Sosyal medyanın burada asıl oynadığı rol ise Trump’ın fikirlerini paylaşmamalarıydı. Böylece Trump kilitlenmişti.
Trump, sosyal medyayı kontrolü altına alarak iklim sözleşmesi, DSÖ, NATO gibi uluslararası konularda istediği şekilde mesajlar atabilmekte ve uluslararası konuları kendi lehine döndürmek istemekteydi. Ancak unuttuğu bir şey vardı ki karşısındaki sosyal medya şirketlerinin hepsi özeldi ve özel şirketler sadece kazanmak isterler, kendilerine kazandırmayacak siyasetçilere sırtlarını dönerler.
Unutmayalım ki Trump bu konuda sadece bir örnektir. Sosyal medya şirketleri şeffaf ve hesap verebilir olmadığı, yerel, ulusal, uluslararası antlaşmalarla denetlenemediği sürece kişisel verileri aşırmaya ve çıkarları doğrultusunda satmaya devam edecektir.
Çeviri: Halil Ibrahim İşbilici
Kaynak: “Trump, Parler, and Regulating the Infosphere as Our Commons”, Luciano Floridi, Philos Technol. 2021 Mar 8 : 1–5.