Sophos Akademi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Uygulamalı Felsefe
  4. »
  5. Felsefeyi İnternette öğretmek

Felsefeyi İnternette öğretmek

Bana göre felsefeyi internette öğretmek, sadece geleneksel okul eğitimleri için alternatif koşullar oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda belli eğitim hedeflerine ulaşmada daha etkili olunmasını da sağlar.

İnternette lisans eğitimi düzeyindeki felsefe derslerinin pratik değerleri oldukça faydalıdır. Felsefi eğitiminin 3 önemli hedefi, sınıfta olduğu gibi teknoloji aracılığıyla da gerçekleştirilebilir. Bu 3 şekilde olabilir: 1) Felsefe geleneği ile ilgili bilgiler, hipermetin dokümanları aracılığıyla internet ortamlarında iletilebilir olabilir.  2) Felsefi diyalog, sanal forumlara katılım yoluyla kurulabilir. 3) Yazılı ödevleri e-posta ile gönderebilen öğrencilerin yazdıkları, intihal denetimine tabi tutulabilir.

Internet üzerinden felsefe dersleri vermeye başladığımı fark eden meslektaşlarımın çoğu, hepsi benzer çekinceler ortaya koydular. Çoğu zaman, bunun ilginç bir proje olacağını hatta bazen faydalı olabileceğini kabul etseler de başarı beklentisi konusunda oldukça şüpheli bir yaklaşım sergilediler. Sınıf içinde hoca ve öğrenci arasındaki yüz yüze etkileşime alışık olduğumuz için felsefe öğretmenin başka bir yolunu hayal etmekte güçlük çekiyoruz. Bu nedenle alternatif yolların geliştirilmesine “Teoride doğru olabilir fakat uygulamada geçerli değildir” biçiminde şüpheci yaklaşımlar sergileyebiliyoruz.

Bu çalışma, internetin felsefeyi öğretimi için kullanılmasıyla ilgili söz konusu şüpheleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Öncelikle felsefe eğitiminin 3 ana hedefini belirliyor ve sadece elektronik iletişim temelinde bu hedeflerin nasıl gerçekleşebileceğini göstermeyi amaçlıyorum. Bununla birlikte internet kaynaklarının uygun bir şekilde kullanılmasının tüm durumlarda geleneksel bir sınıfta kullanılan yöntemlere göre daha kesin avantajlar sağladığını iddia ediyorum. Dolayısıyla bana göre felsefeyi internette öğretmek, sadece geleneksel okul eğitimleri için alternatif koşullar oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda belli eğitim hedeflerine ulaşmada daha etkili olunmasını da sağlar.

Buradaki amaç dijital öğretimin pratik değerini göstermektir. Bu yüzden açıklamalarım çevrimiçi (online) felsefe derslerinde, lisans öğrencilerine felsefe öğretmek için bilgi teknolojilerini kullandığım derslerin sonuçlarına odaklanıyorum. Bu da öğrencilerim için neyin gerçekten işe yaradığını gösteren bir tanımlama için yeterli görünüyor. Umarım bu çalışma, benim 3 ana hedefimden birini ya da daha fazlasını paylaşan felsefe öğretmenlerinin pratiğe geçmesi açısından teşvik edici olur.

Felsefe eğitiminin ilk önemli hedefi, klasik felsefe metinlerinin yönlendirme yapılarak okunması yoluyla öğrencilere felsefi geleneği kazandırmaktır. Akademik filozoflar olarak geçmiş felsefenin kültürel mirasını korumaktan ve iletmekten sorumlu olduğumuz kadar, bugüne dair bir felsefi katkı yaratmaktan da sorumluyuz. Eğitim felsefesi bu nedenle büyük filozoflar ve felsefi literatür hakkında bilgi aktarma çabası olarak da görülebilir.

Geleneksel sınıflarda genelde öğrencilere bu amaçla ders verilir. Bizler, geçmiş çağ ve günümüz filozofları hakkında, onların hayatlarıyla ilgili söylentileri kullanarak konuşuyoruz, onları daha geniş bir toplumsal ve entelektüel bağlam içine yerleştirmek için çaba sarf ediyoruz. Önemli felsefi konuları tanımlıyoruz ve onlara hitap etmek için belli başlı pozisyonları açıklıyoruz. Dikkatli ayrımlar çıkarıp felsefi uygulamanın dayandığı bu sanat koşullarının kesin tanımlarını sunuyoruz. Metafizik, epistemolojik ve etik doktrinlerin varsayılan gerekçelerini eleştirel olarak inceleyen felsefi argümanları ayrıntılı bir şekilde analiz ediyoruz.

Sınıf içerisindeki derslerde takip edilen bu amaçlarının tümüne genel ağdaki hiper metinler aracılığıyla da ulaşılabilir. Tabi ki her zaman aktarmak istediğimiz bilgiler, sözlüden ziyade yazılı ve literatüre geçmiş olan bilgilerdir. (Bazılarımızın ders notlarını kitap haline getirmesi gibi). Ancak üniversitelerin web sunucusundan dijital kopyaları göndermek neredeyse ücretsiz, basılı materyallerin küçük ölçekte yayınlanması bile oldukça pahalı olabilir. Bu tür durumlardan ötürü basılı literatür, teşvik edici değil engelleyici bir güç oluşturur.

Dahası internet, yayınlanmak üzere oluşturulan iyi tasarlanmış belgeler, öğrencilerin her çeşit ders materyali arasında kolayca dolaşmalarına olanak tanıyan köprülü metin bağlantıları ile doludur. Örneğin öğrenciler, Hume’un epistemolojisi üzerine ders notları okurken büyük olasılıkla Hume’un hayatının ve genel çalışmalarının özetine, Locke, Newton, Boyle ve Kant ‘a yapılan atıflarla, fikir ilişkileri ile gerçek meseleler arasındaki ayrımın bir açıklamasına ve “deneycilik”, “şüphecilik”, “nedensellik” ve “fikir” tanımlarına link veren bağlantıları keşfedeceklerdir. Bu link konumlarının her biri, ilgili başka belgelere link veren köprü metin yani hipermetin belgesi olacaktır.

Bu bilgi iletme yöntemi, bireysel farklılığa sahip birçok öğrenciye büyük ölçüde “kişiselleştirilmiş” bir eğitim imkânı sunar. Daha önce karşılaştıkları kritik bir ayrımı gözden geçirmek isteyenler, bir kavramı açıklayan bağlantıyı takip edebilirler; bu kavramı anladıklarına emin olanlar ise başka bağlantıya geçebilirler. Daha genel olarak, bazı öğrenciler felsefi bir konunun yüzeysel incelemesini yapmak isteyebilir, bazıları ise daha ayrıntılı keşfetmeyi ve konuyu derinlemesine irdelemeyi seçebilir. Zaten dersler internette erişilebilir olduklarından beri, tüm öğrenciler istedikleri yerde, istedikleri zamanda ve istedikleri sıklıkta ilgili materyallere ulaşmakta özgürdürler.

Uygun hiper metin materyali üretmek, öğretim görevlisi için fazlaca iş yükü gerektirir ancak yardımcı olacak bazı detaylar elbette var. Büyük filozoflar ve önemli terminolojik tanımların birçoğu hakkında söylenmek istenen ders notlarının bir bölümü, bir kere yazıldıktan sonra tek bir belgede saklanabilir ve bu, pek çok ders için metin köprüsü ile erişilebilir hale getirilebilir. Üstelik burada, bir dersin içeriğinin tek bir hoca tarafından yazılan yerel materyallerle sınırlandırılmaması söz konusudur. Çünkü başka yerlerde bulunan diğer yazarlar tarafından internet belgelerine hiper metin bağlantısı kurmak çok kolaydır. Yani daha fazla akademik filozof için web tabanlı kaynaklar geliştirip öğrencilerimize herhangi birimizin sunmayı ummadığından daha fazla erişilebilir bilgi sağlayabiliriz.

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Öğrenciler, klasik felsefe metinlerini okumak için hâlâ basılı kitaplara bağlı olmalıdır. Çünkü birçok felsefi klasiğin elektronik metinleri internette mevcut olsa da, gittikçe daha fazla görünür ve daha önce bahsettiğim hiper metin avantajlarından yararlansalar da şu anda mevcut olan metinlerin kalitesi farklılık göstermektedir. Üstelik telif hakkı kısıtlamaları, klasiklerin güncel çevirileri de dâhil olmak üzere yakın tarihli çalışmaların çevrimiçi yayınlanmasını genel olarak engellemektedir. Öğrencilerin, mümkün olduğunca orijinal metinlerle bağlantı kurmaları sağlansa da çevrimiçi kaynakların şu anda basılı medyanın yerini alması beklenemez.

Yine de hiper metin ders materyalleri, felsefe hakkında bilgi vermek üzere tasarlanmış sınıf dersleri için uygun bir ikame olarak görülebilir. Bu materyallerin kullanımı, daha önce herhangi bir sınıfta sergilenen ders sunumda desteklenebileceklerinden daha zengin ve çeşitli yollar kullanarak öğrenebilmelerini sağlar. Bununla birlikte filozoflar hakkında bilgi edinmek, tam anlamıyla bir felsefe eğitiminin tümünü almak demek değildir.

Çok önemli kabul ettiğimiz hedeflerden bir diğeri, ciddi felsefi konuların eleştirel olarak tartışıldığı bir konuşmaya katılma becerisiyle ilgilidir. Bu da akıl yürütme konusunda etkili becerilerin geliştirilmesiyle mümkündür. Geleneksel sınıflarda bizler bunu, öğrencileri felsefi diyaloğa davet ederek yapıyoruz. Onları rasyonel söylemin ilkelerine uygun olarak yapılan bir konuşmaya katılmaya teşvik ediyoruz. Tartışmalı önerileri geliştiriyoruz, açıklama taleplerine yanıt olarak onları yeniden şekillendiriyoruz ve başkaları tarafından sunulan eleştirilere karşı savunmalarını teşvik ediyoruz. Görüşlerimizin gerekçesi olarak mantıksal argümanları kullanıyoruz ve diğerlerinin kendi alanlarındaki gerçeği inkâr etme veya çıkarımlarının geçerliliğini sorgulama çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz. Felsefe öğretiminin bu yönünde, öğrencilerimizi “uygulayarak” öğrenmeye çağırıyoruz.

Bu önemli etkinlik, sanal sohbet forumu oluşturulmasıyla, sınıf üyelerinin birbirleriyle özgürce iletişim kurduğu bir “siber alan” oluşturulmasıyla dijital olarak da yapılabilir. Bu tür bir yöntemi uygulamak için çeşitli teknik kaynaklar kullanılabilir: Bir bülten tahtası sistemi veya haber grubunun yanı sıra güvenilen bir e-posta listesi teknolojisi de işe yarayabilir. Bu formların her birinde kullanıcıların işlevselliği benzer olduğu için, aralarındaki seçim öncelikle hangi yazılımın yerel olarak en kolay şekilde kullanıldığına bağlıdır. Önemli olan sınıf üyelerinin, dış gözlem ve müdahale korkusu olmadan düşüncelerini mükemmel bir özgürlük içinde değiştirebilmeleri ve ifade edebilmeleridir. (Bu nedenle ben, posta listesinde her İnternet sınıfı için yönettiğim abonelikler üzerinde mutlak kontrol sağlamama rağmen, abone olan kullanıcılar tarafından gönderilenler üzerinde hiç bir kontrol yapmıyorum.)

Uygulamada, elektronik forum etkili bir sınıf tartışmasına oldukça benzemektedir. Geleneksel yöntemlerde belli bir konuyla ilgili cevaplar genellikle bir öğretmen tarafında yöneltilen bir soruya tepki olarak verilse de genellikle diğer öğrencilerin de ek sorularıyla tartışma zenginleştirilir. Ama nasıl ortaya çıkarsa çıksın, her tartışma konusu doğal bir yaşam döngüsü sergiler. Bu döngü basit bir açıklama veya sorgu ile başlar, başlangıç safhaları açıklığa kavuşturulduktan sonra hızla ivme kazanarak tartışmanın son derece üretken bir aşamasına geçilir ve daha sonra kademeli olarak olaydan uzaklaşılır.  Elektronik forumlarda bu tür tartışmaların birçoğunu döngülerinin uygun safhalarında dengelemek görece olarak daha kolaydır.

Elektronik forumların bu kadar değerli olması, bir bakıma gerçek zamanlı tartışmaların baskı ve kısıtlamalarını ortadan kaldırmasından kaynaklanır. Gruptakiler mesajı okuyup yanıtlamadan önce mesajların gruptan seçilip yayımlanması gerektiğinden dolayı hız önemli derecede yavaşlar. Fakat bu geçici gecikmenin yararlı sonuçları vardır. Örneğin sözünü kesme ya da gürültü ile karşı tarafı bastırma davranışları söz konusu olmaz. Öğrenciler felsefi soruları yazılı olarak tartışmaya alışkanlık kazandıkça felsefeye ve tartışmaya katkıları daha özenli ve düşünceli bir hal alır.

En dikkat çekici taraf ise bu eş-zamansız formatın, hem sınıfın üyeleri tarafından üretilen tartışma miktarını hem de tartışmanın kalitesini iyileştirmiş gibi görünmesidir. Bir iki günlük “sanal” sessizlikte hoca, genellikle sınıfın diğer üyelerinin yanıtlarını teşvik ettiğinden dolayı öğrencilerin birbirleriyle etkileşime girmesi daha kolaydır. Geleneksel sınıfta konuşmaya isteksiz olan öğrencilerin, şahsen cevap verme zorunluluğundan kurtulduklarında daha aktif bir şekilde katılım gösterdikleri gözlenmiştir. Diğer öğrenciler, tartışmaya hâlâ sık ve uzun yazılanlarla hâkim olma eğiliminde olabilirler ancak burada da hoca, yönlendirici davranarak kolayca dengeyi sağlayabilmektedir.

Burada bir yeterlilikten söz etmek gerekir. Sanal forum, 10 ila 20 kişilik öğrenci gruplar için ideal etkiyi sağlıyor, görünmektedir. Bu bağlamda öğrenci sayısı arttıkça, mesaj hacmi sık etkileşimi teşvik etmek için çok büyük bir hale gelir ki forum, sadece tartışmasız “geyik” muhabbetinin bir koleksiyonu haline gelme eğiliminde olabilir. Bu nedenle büyük sınıflar, elektronik tartışmalar için daha küçük bölümlere bölünmelidir. Öte yandan, yalnızca bir avuç öğrenci bir sınıfa kaydolduğunda, tartışmalar bazen gereken ivmeyi sağlayamaz ve forum sadece bireysel öğrenci-hoca diyaloglarının bir kümesi olma eğilimi gösterebilir. Bu aslında üstesinden gelinmesi daha zor olan bir sorundur.

Yine de sanal forum, sınıf tartışmalarına uygun bir alternatif sunmaktadır. Geleneksel sınıflardakine oranla çevrimiçi platformlarda felsefi sohbetlere katıldıklarında öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeleri için daha fazla fırsatları vardır.

Felsefi eğitimin üçüncü önemli amacı ise, öğrencilerin görüşlerini tartışmaya açık ifade etme ve savunma yeteneğini arttırmaktır. Birçok yükseköğretim kurumu, müfredat boyunca yazılı iletişimde öğrencinin başarısı için zorunlu yeterlilikler oluşturmuştur ve çoğu felsefe öğretmeni, öğrencilerin iyi yazmayı öğrenmesine yardımcı olan rollerini ciddiye almaktadır.

Bunu yapmak, yazma sürecindeki her adımı titiz bir şekilde denetlemeyi gerektirir. Bizler en güzel öğrenci yanıtlarını ortaya koyacak açık ve net yazı ödevleri hazırlamaya özen gösteririz. Derslere uygun birincil ve ikincil kaynakları tavsiye ederek ve öğrencilerin de bulduklarını değerlendirmelerinde yardımcı olarak öğrenci araştırmasının gelişimini gözleriz. Öğrenci yazımına ilişkin taslakları okuruz; biçimsel değerlendirme için bize gönderilmesi gereken son sürümü geliştirecek içerik, stil ve ifade değişiklikleri hakkında tavsiyeler sunarız.

Yazma becerilerinin geliştirilmesi çabası, bu rehberlik faaliyetlerinin vicdanen yerine getirilmesinin yerini alamaz. Ancak bu çabaların başarısı için öğretim görevlisi ile öğrenci arasında bir yüz yüze görüşme elbette zorunlu değildir. Yazma sürecinin yakın denetimi, doğrudan e-posta iletişimi yoluyla da kolayca gerçekleşebilir. Birçok okulda kompozisyon öğretmenleri, yazma sürecinde elektronik yöntemlere başvurmaya başlamışlar ve birçok öğrenci de bu yöntemlere zaten eğilim göstermektedir. Buradaki avantajlar tamamen kolaylık ile ilgilidir. Kelime işlem yazılımı kullanmak, kompozisyon, eleştiri ve revizyon döngüsünü öğrenciler için daha kolay hale getirir. Üstelik ben bunun öğrenciyi sürece daha fazla katılmaya teşvik ettiğini fark ettim.

Bu bağlamda gözlemlediğim tek zorluk, yazılı ödevin, öğrencilerin ciddi araştırmalara girmesini gerektirmesidir. Sanal ortamda yeni bilgiler edinmeye alışmış öğrenciler, yalnızca internet kaynaklarını kullanarak felsefi bir konunun tamamen araştırılabileceğini düşünüyorlar. Ne yazık ki durum böyle değil. Daha önce de belirttiğim gibi, klasik metinler bile çevrimiçi olarak hazır olamayabilirken ikincil literatür ve çağdaş felsefe tartışmalarının derinlemesine bir çevrimiçi sunumunun var olamayacağı bilinmelidir. Bu da daha uzun yıllar boyunca felsefe biliminin, basılı medyaya güvenmeye devam edeceğini gösterir.

Ama yine de öğrencilere İnternet üzerinden elektronik iletişimi kullanarak bilgi edinmeyi ve ödev yapmayı öğretmek mümkündür. Hem eğitmen hem de öğrenci arasındaki değişimlerin miktarı ve kalitesi, elektronik ortam uygulamaları ile arttırılabilir.

O halde felsefe eğitiminin 3 önemli hedefi, geleneksel sınıfta olduğu gibi internette de gerçekleştirilebilir. Çeşitli elektronik iletişim biçimlerinin dikkatli bir şekilde uygulanması ile öğrenciler, felsefi mirasla tanıştırılabilir. Bunun yanı sıra elektronik ortamlar, öğrencilere düşünmek ve çalışma kapasitelerinin geliştirilmesini açıkça teşvik etmek için de etkili araçlar sağlar.

Bu açıkladığım 3 hedefin birbirinden bağımsız olarak da kullanılabileceğini aklınızda bulundurmakta fayda var. Yani bunlardan herhangi biri, sıradan bir felsefe dersinde olağan öğretim metotlarına ek olarak kendi başına kullanılabilir.

Yine de bu 3 tekniği birlikte kullanarak internet üzerinden kayda değer bir felsefe eğitimi mümkün kılınabilir. Hiper metinli ders materyalleri, sanal tartışma grupları ve e-posta kombinasyonları, yüz yüze bir etkileşim olmaksızın etkili felsefe öğretimini desteklemek için yeterlidir. Herhangi bir dersin öğrenci deneyiminin spesifik hedeflerine göre bu 3 bileşenin her birine uyarlanacak önem dengesi değişebilir ancak dikkatli bir planlama ve hoca tarafından yetkili yürütme güvenilir sonuçlar verebilir. Dolayısıyla felsefeyi internet üzerinden öğretmek mümkündür. Ancak bu arzulanan bir şey midir? Kendi görüşlerimi belirtmem için birkaç sözcükle sonuçlandırabilmeme izin verin.

Bilgisayar çağının okuryazar olan yeni nesil lisans öğrencileri, eğitim hedeflerine ulaşmak için dijital ortamı kullanıyorlar. Bizim sorumluluğumuz ise onlara uygun alt yapıyı sağlayacak ciddi çevrimiçi içerikler sunmaktır. Daha önceden üç tekniği tanımlamamdan yola çıkarak internetten felsefe öğretme sürecinin başarılı olabilmesi için felsefe öğretmeni tarafından önceden yapılması gereken hazırlık aşamalarının büyük miktarda zor bir iş süreci gerektirdiği unutulmamalıdır. Ancak, katılan öğrenciler için de önemli eğitim avantajları sağlayabilmesi açısından yatırım yapılan zamanın iyi değerlendirilmesi gerekir. Yani öğrenciler çevrimiçi eğitim süresinde zamanlarını boşa değil, uygun metotlarla doğru bir şekilde eğitilerek geçirmelidirler.

Buna ek olarak internette felsefe öğretimi, yeterli eğitim fırsatı olmayan ama istekli olan birçok kişi için de kullanılabilir hale getirebilir. Yani hareket yeteneği kısıtlı olan, görme ya da işitme engelli kişiler ya da coğrafi olarak eğitime ulaşamayanlar, benzer engellerle karşılaşmayanların yanında eğitim sürecine katılmak için sanal alemden faydalanabilirler.  Yirminci Dünya Felsefe Kongresi’nin temasına uygun olarak söyleyecek olursak internette felsefe öğretmek, “insanlığı eğitme felsefesi” hedefimize ulaşmada önemli bir katkıda bulunacaktır.

Garth Kemerling / 20. Dünya Felsefe Kongresi Bildirisi

Çeviren Dilan Eser

Kaynak: 20. Dünya Felsefe Kongresi Web Sitesi/http://www.bu.edu/wcp/Teaching Philosophy on Internet/10-15 Ağust 1998.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir